İstanbul
12 Eylül’ün AKP eliyle sürdürüldüğü haykırmak için Halkevleri İstanbul Tünel meydanınıda topalndı. Polisin yolu kapatması ile sloganlarla eyleme devam eden Halkevleri daha sonra yürüyüşe başladı. Hırsız katil AKP sloganında gerginlik çıkaran polis daha sonra geri çekildi. Başkanlık hayalleri ve iktidarını kaptırmama hırsı için savaş çıkarmayı göze AKP’ ye karşı barışın özgürlüğün kardeşliğin ükesini kurmak için mücadele çağrısı yapıldı. Galatasaray önünde Genel Başkan Oya Ersoy yaptığı konuşmada;
“Bugün 12 Eylül! Askeri darbenin 35. Yılı.
Darbenin 35. Yılında, Cizre’de yaşanan vahşete, AKP’nin halklara karşı açtığı savaşa, gerici faşist saldırılara karşı Barışın ve kardeşliğin sesini yükseltmek için alanlardayız!
12 Eylül darbesinin çocuğu olarak doğdular, 12 Eylül 2010 da kendi gerici iktidarlarını güçlendirmek, sermayeye daha fazla talan ve sömürü özgürlüğü sağlamak için Anayasa’da değişiklik yaptılar. Şimdi bu da onlara yetmiyor, ülkeyi diktatörlükle yönetmek istiyorlar.
12 Eylül yüzde 10 seçim barajıdır. Anti-demokratik seçim yasalarıdır. Türk-İslam senteziyle gericileştirmedir. Bugün ele geçirdiği 12 Eylül kurumlarıdır; YÖK’tür. HSYK’dır. AKP eliyle kurulan Sulh Ceza Hakimlikleridir. İç güvenlik yasasıdır. Twitter yasakları, web sitelerin kapatılması, medyanın zapturapt altına alınması, halkın haber alma hakkının engellenmesidir. Seçim barajıyla dahi halk iradesine engel olamadığını gördüğünde 7 Haziran seçim sonuçlarını tanımamaktır. Halkın iradesinin yok sayılmasıdır. Her gün bir yerde ilan edilen Özel Güvenlik Bölgeleridir. Savaştır.
Bu gün karşımızda;
7 Haziran’da yenilen, seçim sonuçlarını tanımayan, halkın iradesini tanımayan, parlamentoyu devredışı bırakan, fiili iktidarını sürdüren bir AKP var!
Sokakta da sandıkta da meşruluğu kalmayan fiili iktidarlarını sürdürebilmek için, diktatörlüklerini kalıcı hale getirebilmek için savaş başlattılar. Bu ülkeyi adım adım iç savaşa sürüklüyorlar. Ortalığa saldıkları gerici faşistlerle sokakları zapturapt altına almak istiyorlar.
Bu savaşın hedefinde sadece Kürt halkı yok. Kürtler, alviler, işçiler, emekçiler, kadınlar, kentlerini ve doğayı savunanlar, gençler... Diktatörlüklerinin önünde engel gördükleri herkes var!
Bu gün “1 Kasım’da ne olursa olsun Erdoğan’ı başkan yapacağız” diye bağıran zaatın kongre divanına oturtulduğu bir AKP kongresi yapıyorlar.
Biz biliyoruz ki bu kongrede yağma ve talan düzenlerini sürdürebilmek için kendilerine bir yol haritası belirleyecekler. Diktatörlük düzenlerinin kadrolarını belirleyecekler.
Buradan bir kez daha ilan ediyoruz.
Diktatörlüğe meydan vermeyeceğiz.
Savaşa, iç savaş kışkırtmalarına sokağı zaptetmek için ortalığa saldıkları faşistlere meydan vermeyeceğiz!
Mahallelerimizi, sokaklarımızı, meydanlarımızı, kentlerimizi, gerici faşistlere teslim etmeyeceğiz!
Bu ülkenin sokaklarında gerici-faşistlerin savaş naraları değil barışın ve kardeşliğin çığlığı yükselecek.
Eşit, özgür, kardeşçe yaşayacağımız bir ülkeyi biz kuracağız. Dedi.
Genel Başkan Oya Ersoy, “Başta Cizre olmak üzere AKP iktidarının 13 yıldır yaşamın her alanında yarattığı tahribatı gidereceğiz.”diyerek yarın Halkevleri Genel Başkan Yardımcısı Samut Karabulut ile birlikte Çukurova Halkevlerinin Cizre’ye doğru yola çıkacağını duyurdu.
Ankara
Halkevleri’nin çağrısıyla bir araya gelen emek ve demokrasi güçleri AKP iktidarının savaş politikalarını, Cizre’deki katliamı ve faşist saldırıları protesto ederken, 12 Eylül faşist darbesini de unutmadı.
Konur Sokak’ta toplanan emek ve demokrasi güçleri 12 Eylül askeri faşist darbesinin 35. yıldönümünde, günün anlam ve önemine uygun şekilde kongresini toplayarak yeni kadro ve programını belirleyen AKP’nin İl Başkanlığı’na yürüdü.
Yürüyüşün önünü kesen polis barikatına rağmen yürüyen kitle “Saray savaş, halklar barış istiyor” sloganını attı. 12 Eylül faşist darbesini aratmayacak günleri yaşarken; kitle, ülkeyi ırkçı nefret ve AKP faşizmininden doğan ortaçağ karanlığına teslim etmeyeceklerini duyurdu.
Konuşmacılar 12 Eylül faşist darbesinin 35. yılında ‘Bu kirli savaşa ve onun ürünü olan AKP faşizmine karşı, barışı amasız ve ancaksız savunmanın’ insanların ortak hedefi olması gerektiğini belirtirken, seçimlerde ilan edilemeyen başkanlık dayatmasının, baskı ve zor kullanılarak kabul ettirilmeye çalıştığının altını çizdi.
Açıklamalarda 12 Eylül darbesinde yargılanarak idam edilenler gibi bugün de yargısız infazların olduğu ve uygulamaya konan İç Güvenlik Yasası’na bir madde daha eklenerek, komşuların birbirlerini ihbar etmelerine yasal zemin hazırlandığı belirtildi. 12 Eylül’de olduğu gibi, bugün de ihbarcıların sıraya girmesinin beklenmekte olduğu ve devlet eliyle işlenen cinayetlerin üstünün örtüldüğü kaydedildi.
Basın açıklamasının sonunda “Ne kıymetli sarayları, ne kıymetli makamları, ne kıymetli koltukları varmış. 7 Haziran’da sandıkta kazanamadıklarını, savaşla, darbeyle, baskıyla, kanla kazanmaya çalışıyorlar. Fakat biz insanlığı kıyıya vurdurmayacağız” dendi.
Eylemin öncesinde yürüyen kitleye karşılık olarak Nazi selamı veren ve göğsündeki Nazi sembolünün dövmesini gösteren faşist Halkevciler tarafından cezalandırıldı. Bunun ardından Konur Sokak’ın faşistlere, Osmanlı Ocakları’na teslim edilmeyeceği, girmeye cesaret edenin de aynı şekilde karşılık alacağı ifade edildi.
Çanakkale
12 Eylül askeri darbenin yıldönümü ve aynı güne denk getirilen AKP Kongresi’yle de 12 Eylül’ün devam ettiğini teşhir etmek için Çanakkale’de, Halkevleri AKP binası önünde basın açıklaması yapmak istedi. Polis açıklamaya izin vermedi.
Çanakkale Halkevinde saat 17.00’da toplanan Halkevciler, basın açıklamasını polis barikatı önünde okundu.
Açıklamada, 7 ve 8 Eylül’de Çanakkale’de Belediye Başkanı, Çanakkale Milletvekili, HDP binası ve Çanakkale Halkevi’ne yapılan saldırılara müdahele etme gereği duymayan AKP polisinin, söz konusu devrimciler olunca basın açıklaması okumalarına dahi izin vermemesi 12 Eylül’ün AKP eliyle devam ettiğini de gözler önüne serdiği ifade edildi.
Halkevi binasının içinde insanların olduğu esnada yapılan faşist saldırılar, camların kırılması, binanın çatısına çıkılıp, çatıdan içerinin taşlanmasına bile müdahale etmeyen, bina içindeki Halkevcilere, “anlayış gösterin, gelsinler bayrak assınlar başka bir şey yapmazlar”, diyen, camların, binaların taşlanmasını, kapıların kırılmasını, binanın yakılma girişimlerini bile anlayış ile karşılayan Çanakkale Güvenlik Şube Müdürü, AKP binası önünde yapılmak istenen basın açıklamasının yapılamayacağını söylemesi tepkilere neden oldu.
Hopa
Halkevleri, Birleşik Haziran Hareketi, Egitim Sen ve Dayanışma Evi’nin çağrısıyla bir araya gelen Hopalılar “Savaşı durduracagız. Sarayın rejimine can vermeyeceğiz” pankartı arkasında Hopa Parkı’ndan yürüyüşe geçti.
“Yaşasın halkların kardeşliği”, “Ne Dağlıca ne Cizre Bilal gitsin askere” sloganları atarak Dumlupınar caddesinden Hopa Meydanı’na yüründü.
Halkevleri adına konuşma yapan Kamil Ustabaş “12 Eylül 1980’de yaşanan darbe, bugün o darbenin çocuğu Tayyip Erdoğan tarafından devam ediyor. 400 milletvekili alamayan Tayyip Erdoğan ve AKP iktidarı göz göre göre ülkeyi bir ic savaşa sürükleyip ülkede faşizm uyguluyor. Ne yaparlarsa yapsınlar 400 milletvekilini alamayacaklar. Vermeyeceğiz. Onların Başkanlık sevdası yüzünden Cizrede Keskin nişancılar insanları öldürüyor katliam yapıyor. Ve Daglıca… Daha 20 yaşındaki gençlerimiz ölüyor. Bunun hesabını verecekler” dedi. Ustabaş Hopa HDP binasına yapılan saldırı esnasında esnafın canlarının da kırıldığını bu saldırıyı gerçekleştirenlerin Rize, Trabzon ve çevre ilçelerden gelen gerici faşistler olduğunu söyledi. İçlerindeki Hopalıları da iyi tanıdıklarını ifade eden Ustabaş, “Bu saldırıyı bütün bir kente mal edemeyiz. Çünkü Rize’de, Trabzon’da HES mücadelesi veren doğasını talan ettirmeyen, çayına sahip çıkan onurlu insanlar da var” dedi.
Ustabaş sözlerine “Hopalılar her zaman kardeşlikten, barıştan, insanca yaşamdan yanadır. Emeğimizi sömürenlerden hesap soranların memeleketidir Hopa. Burada faşizme asla geçit vermeyeceğiz” diyerek son verdi.
Dayanışma Evi adına yapılan açıklamada ülkeyi iç savaşın eşiğine getiren ülkede kaos yaratmaya çalışan AKP’nin asker ölümlerinin ve Kürt bölgelerinde öldürülen çocukların sorumlusu olduğu söylendi ve “Hopa’yla uğraşan Hopa dışından getirilen faşist gurühlarla Hopa esnafına zarar veren faşistler şunu unutmasınlar: Bu memleket sizin gibi 3-5 çapulcuyla yıkılmaz. Hopa İhsan Hacımuratoğlu’nun, Alaattin Demirci’nin memeleketidir. Bu memlekette faşizme geçit vermeyiz.” dedi.
BHH adına yapılan konuşmada, “Başlatılan bu savaşın sorumlusu Tayyip Erdoğan’dır. Dağlıca, Cizre’de ölen gencecik insanların hesabını vereceksiniz. Bu faşist uygulamalarla bizleri kokutamayacaksınız.” denilirken Eğitim Sen adına yapılan açıklamada “Çocuklarımızı sarayın savaşına kurban etmeyeceğiz. Tayyip Erdoğan’ın başkanlık sevdası yüzünden bir sürü genç insan can veriyor ve kendilerine vatansever diyen ülkücü gruplar ülkede iç savaş çıkarmak için AKP’yle beraber HDP binalarına sol sosyalistlerin binalarına saldırıyor. Bizler, egitim emekçileri, her zaman bu faşizme meydan vermeyeceğiz. Sarayın saltanatına son vereceğiz” denildi.
Kocaeli
Kocaeli Halkevleri 12 Eylül AKP ile sürüyor. Saraya can AKP’ye meydan vermeyeceğiz” yazılı pankartıyla Belediye İş Merkezi önünde buluştu.
Körfez Halkevi İlçe Başkanı Meliha Kaplan, okuduğu basın açıklamasında, “Bundan 35 yıl önce ülkemizin sokaklarında tanklar dolaşıyor insanlar işkencelerle katlediliyorlardı. Binlerce insan cezaevlerine atılıyordu. ABD’nin çocukları, halkı ezmek için darbe yapıyordu. 2015 Eylül’ünde sokaklara çıkmak yine yasaklanıyor, ülkemiz hiçbir meşruiyeti olamayan bir savaş hükümetiyle yönetiliyor. Seçimler sonrasında AKP adeta bir darbeyle ülkemizi ele geçirmek istiyor. Gayrimeşru iktidarın dayatmalarını kabul etmeyeceğiz. Haklarımızı, özgürlüğümüzü, geleceğimizi saraya teslim etmeyeceğiz” dedi.