Halkevleri üyesi Ali Gaffar Akkar, Okmeydanı Halkevi önünde yapılan anmayla ailesi, yoldaşları ve sevenleri tarafından son yolculuğuna uğurlandı. Akkar, Feriköy Mezarlığı'nda toprağa verildi
Bir kaza sonucu geçirdiği beyin kanamasının ardından 23 Temmuz’da tedavi gördüğü Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yaşamını yitiren Halkevleri üyesi Ali Gaffar Akkar, farklı kuşaklardan yoldaşlarının ve yakınlarının katıldığı kalabalık bir törenle son yolculuğuna uğurlandı.
Akkar’ın cenazesi önce son vedalaşma için evine ardından da törenin düzenleneceği Okmeydanı Halkevi’ne götürüldü. Okmeydanı’ndaki törene Halkevleri yönetici ve üyelerinin yanı sıra Akkar’ın ailesi, Devrimci Gençlik’ten ve Devrimci Yol davalarından arkadaşları, hapishane arkadaşları; HDP, ÖDP, CHP, TİP temsilcileri, HDP İstanbul Milletvekili Oya Ersoy ve TTB Merkez Konsey II. Başkanı Ali Çerkezoğlu katıldı.
Halkevleri Eş Başkanı Nuri Günay, Ali Gaffar Akkar için yaptığı konuşmada şunları söyledi:
Gaffar abinin sevgili ailesi, arkadaşları, yoldaşları… Bugün burada çocukluk denebilecek yaşlarda devrimciliği seçmiş bir devrimciyi, üniversitede faşist işgali kırmak için mücadele etmiş bir Beyazıtlıyı, canla başla çalışmış bir Devrimci Yolcuyu, hapishanelerdeki her türlü baskıya ve tek tipe karşı direnişin içinde yer almış bir direnişçiyi uğurluyoruz.
Gaffar abimiz İnsan Hakları Derneği’nde (İHD) ve Halkevleri’nde mücadele etti. Bahçelievler Halkevi’nde yönetim kurulu üyeliği yaptı. O dönem örnek çalışmalarımızdan biri olan Halkokulu’nun emekçiliğini yaptı. Gaffar abi moral bozmadı, yeni mücadeleleri asla küçümsemedi. Yüzünü asmadı, genç devrimcileri kıracak tek bir söz söylemedi. Bize düşen görevleri yaparken Gaffar abi hep aramızda olacak. Güle güle Gaffar abi…
“O derdi olsa da yüzü gülen biriydi”
Günay’ın ardından sözü ilk devrimcilik yıllarından beri Akkar’ın arkadaşı olan Bülent Aydın aldı:
Gaffar ailesinin temel direğiydi. Bir 12 Eylül annesi olan annesi ve ailesine başsağlığı diliyorum. Devrimci olmak iyi insan olmayı gerektirir ama içimizden bazılarının daha iyi olduğunu da biliyoruz. Gaffar onlardan biriydi. Gaffar üniversiteye ilk girdiği yıllardan itibaren mahallenin abisiydi. Gaffar’ı ‘fırıncı Ali’ diye tanıyoruz. Sabah 4’ten 11’e kadar fırında çalışır orada kazandığı harçlıkla arkadaşlarının karnını doyurmaya çalışırdı. O dönemde Aksaray, Beyazıt anti-faşist mücadelenin merkezi olan bir yerdi. Gaffar, Beyazıt’ta direnen bir avuç devrimciden biriydi. O bütün fotoğraflarda gülümser. Zannedersiniz ki derdi yok ama o derdi olsa da yüzü gülen biriydi. Son eylemi Cumartesi Anneleri’ydi, oradan da yakında ameliyat olacak olan bir arkadaşımızın evine gitmişti ve orada çıkarken bu talihsiz olay oldu. Evet, Gaffar’ın kalbi durdu ama o bizim kalbimizde yaşamaya devam edecek. Ali Gaffar Akkar’la hayatının çeşitli dönemlerinde karşılaşmış arkadaşları adına başsağlığı diliyorum. Sevgiyle anısını selamlıyorum.
“Hoşça kal benim güzel abim”
Bahçelievler Halkevi’nden çalışma arkadaşı Duygu Semiz, Akkar’ın genç kuşaktan Halkevciler için önemini şöyle anlattı:
Bahçelievler Halkevi Genel Kurul toplantısında tanıdım Gaffar abiyi. O dönem mahallede filizlenen ve büyüyen Halkokulu’nun emekçisiydi. Biz bir mahallede varolmayı öğrenirken o hep yanımızda oldu. Bahçelievler Halkevi’ne emek vermiş tüm gençlerde Gaffar abinin etkisi büyüktü. Haznedar’daki dükkanına uğrardık bazı zamanlarda. Orası bizim nefes aldığımız yerdi. 80’lerin sıkı devrimcilerindendi benim güzel abim. Mücadele kuşaktan kuşağa geçsin diye yanımızda durdu. Gaffar abi bugünün, yarının nasıl inşa edileceğini konuşurdu. Ağır işkenceden geçmişti. Ayak bağlarında yaşadığı sıkıntı onu yavaşlatsa da İstiklal’de yaşanan eylemlerde yanımda bulurdum onu. Halkevci gençlerin Gaffar abisini yıldızlara uğurlarken ağız dolusu gülmek, onu gülüşüyle hatırlamak düşüyor bizlere. Hoşça kal benim güzel abim.
“Gaffar mücadelemizde yaşayacaksın”
Okmeydanı Halkevi önündeki törenin ardından Akkar, Feriköy Mezarlığı’nda toprağa verildi. Mezarı başındaki son konuşmayı Akkar’ın mücadele arkadaşı Ferda Koç yaptı:
Gaffar’ı bilincinde her zaman beraber olduğu kainatla bedenini buluşturmak için buraya getirdik. Onu ilk tanıdığım zaman Ahmet Kaya yeni çıkmıştı. İstanbul davasından başka gruptan arkadaşlarla birlikte başka koğuşta o şarkılardan birini dinlemiştik. Sözleri şöyleydi: ‘Ne çıramız ne lambamız, karanlık yollarda kaldık. Kor kor ateşlerde yandık. Çok uslandık, çok uslandık, usanmadık. Bir rüzgar gibi tarihten geçtiler. Neler görüp neleri geçirdiler. Aç kaldılar yine dilenmediler. Kimdi bunlar, kimdi bunlar, kimdi bunlar, kimdi…’
Gaffar tanıdığım en sert, en yumuşak adamdı. İçinde muazzam bir çetin ceviz, dışında ipek gibi bir insan vardı. Bir benzerini birkaç ay önce kaybettik, İsmail Levent Aksan…
Gaffar bambaşkaydı, hapishane sonrasında birlikte olduğum bir arkadaşımdı. Gaffar, ‘Devrimci bir hareketin olmadığı koşullarda devrimci bir hareketi yaratmak devrimcinin birinci görevidir’ ilkesine başından sonuna kadar bağlı kaldı. Çok rahat bir insandı, çok eziyet çektiğini, sorumluluklarını biliyorduk, ama o yine de rahattı çünkü abdestinden emindi. Niyetinde küçük bir gölge bile bulundurmadı. Gaffar, devrimci mücadelenin gereklerini pratik olarak bilen bir arkadaşımızdı. Bizim hareketimizin nöbetçi militanıydı. Fiziken mücadelesi bitti ama Gaffar’ı örnek alan birçok genç var şimdi. Devrimci harekete süreklilik kazandırdığımız sürece o hep yaşayacak. Onun bizim omuzlarımıza bıraktığı görevleri aynı yumuşaklıkla ve sertlikle, sağlam iradeyle sürdüreceğiz. Gaffar mücadelemizde yaşayacaksın.