Kilitlenen Türkiye'ye halkın anahtarı

Çar, 21/02/2007 - 02:00
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

Ülkemiz, geleceğimiz kritik bir yıla giriyor. Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve ardından yapılacak genel seçimler ülkemiz açısından oldukça önemli bir süreci işaret ediyor. İyi bildiğimiz bir şey var ki o da bu seçimlerde halkın gerçek sorunlarına çözüm bulunmayacak, hatta bulunmaya da çalışılmayacak. Çok açık ki ulusalcısı, milliyetçisi, ırkçısı, liberali, gericisi, dincisi, laikçisi, AB’cisi, ABD’cisi hepsinin tek derdi koltuk, güç. Hiçbirisinin birbirinden farkı yok.

Çünkü eğitim hakkını, sağlık hakkını paralı hale getirenler, ülkemizin yer altı ve yer üstü kaynaklarını satanlar, Amerika’nın çıkarı için Ortadoğu halklarının katledilmesine yardım edenler, Türk, Kürt halkının birlikte, eşit özgür yaşamasını engelleyenler, daha çok işsizlik yaratıp emeği ucuzlatanlar, halkı yoksullaştıranlar, mülksüzleştirenler HEP BUNLAR.

HALKIN HAKLARI KARŞISINDA HEPSİ AYNI CEPHEDE

 

 

Hangisi ABD’ye, emperyalizme karşı tam bağımsızlık istiyor.

Hangisi eğitimi, sağlığı, ulaşımı, enerjiyi parasız yapacak.

Hangisi Kürt sorununda demokratik eşitlikçi çözümü sağlayacak.

Hangisi özelleştirmeleri durdurup kamulaştırmaları gerçekleştirebilecek.

Hangisi yoksulların haklarını savunabilecek. HİÇBİRİ

Egemenlerin çıkarları hiçbir zaman halkın çıkarları olmamıştır. Halkın haklarını sadece halkın örgütlü gücü savunabilir.

 

 

HALKEVCİLER HALKIN HAKLARI İÇİN YOLA ÇIKTI

 

 

Eğitim ve sağlık başta olmak üzere yurttaşların tüm temel hizmetlerden eşit bir biçimde yararlanamadığı bir ülke, zenginle yoksul arasındaki uçurumun büyüdüğü, geleceği karanlık bir ülkedir.

Eğitim ve sağlık hizmetleri tümüyle parasız hale getirilmeli, gereken kaynaklar adaletli ve etkin bir vergi düzeniyle sağlanmalı, halkın doğrudan denetimi altında yürütülmelidir.

İşte bu yüzden elektir, su, doğal gaz, ulaşım hizmetleri yeniden kamulaştırılmalı ve insanca bir yaşam için kamu kaynaklarıyla desteklenmelidir.

PARASIZ-EŞİT-NİTELİKLİ EĞİTİM VE SAĞLIK HALKIN HAKKIDIR

 

 

TEMEL HİZMETMER YENİDEN KAMULAŞTIRILMALIDIR

 

 

Amerikancı iktidarlar Türkiye’yi, ABD’nin Ortadoğu ve Kafkaslardaki kanlı ve ahlaksız saldırganlığının onursuz bir işbirlikçisi durumuna düşürdü.

Türkiye halkı ise, ABD ve işbirlikçilerine lanet okuyor. Ama lanet okumak bu katilleri bölgemizden ve ülkemizden atmaya yetmiyor.

Bunun için bağımsız bir devlet ve onun barışı, özgürlüğü, halkların kardeşliğini onurla savunan, hiçbir yabancı ülkeden emir almayan başı dik iktidarına ihtiyaç  var! Bağımsız, Demokratik Türkiye’ye ihtiyaç var!

BARIŞ İÇİNDE GELİŞEN, ÖZGÜR VE DEMOKRATİK BİR ORTADOĞU İÇİN

 

 

TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE

 

 

Kürt sorunu nedeniyle 30 bini aşkın insanımız hayatını kaybetti. Ve ne yazık ki böyle giderse daha birçok insan ölecek. Bu gün halkların bir arada, kardeşçe yaşaması engellenmeye, ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır.

Bizlerin, yani halkın, yani bu savaştan çıkarı olmayanların, yani savaştan para ve iktidar kazanmayanların, ordu müteahidi, silah tüccarı olmayanların, evladını kardeşini askere göndermek zorunda olan bizlerin bu kanlı çözümsüzlüğün sürüp gitmesine tahammülümüz kalmadı.

“Kürt sorunu terör sorunudur; kuzey Irak’a girersek çözeriz” saçmalıklarına artık bu ülke halklarının karnı tok.

Kürt sorunu var ve bu sorun çözülmeden şiddet bitmeyecek.

Türkiye Halklarının yani Türklerin, Kürtlerin hep birlikte bu soruna dur demesi gerekmektedir. Bunun için;

  • Her halk gibi, Kürt halkının da kültürel kimliğine saygı gösteren;
  • Dilini, kültürünü koruması ve geliştirmesi için gerekli koşulları sağlayan;
  • Kendi siyasi temsilcilerini seçmesinin önündeki engelleri ortadan kaldıran;
  • Dağlara çıkmak zorunda kalmış gençlere ve köylerinden göç ettirilmiş köylülerle demokratik, huzur içinde bir yaşam sunan KARDEŞLİĞİN ÜLKESİ bu sorunu çözecektir.

Türk ve Kürt halkı arasında kin ve düşmanlık o6luşturmaya çalışanlar bilmelidir ki iki halkın derdi ortaktır, geleceği de ortak olacaktır. Türk ve Kürt halkının çıkarları yönetenlerle aynı değildir. Çünkü Kürtler tıpkı Türkler ve ülkemizde yaşayan diğer halklar gibi kamusal haklarından yoksun bırakılanlardır. Çünkü onlar ABD emperyalizminin mağdurudurlar. Çünkü onl barış isteyenlerdir.

YA DÜŞMANLIK, SAVAŞ VE ŞOVENİZMİN BATAKLIĞINDA

 

 

ÇÜRÜYÜP GİDECEĞİZ

 

 

YA DA KARDEŞLİĞİN BARIŞIN VE ÖZGÜRLÜĞÜN TÜRKİYE’SİNİ YARATACAĞIZ

 

 

Ülkemizde her seçim sürecinde sanki demokrasi varmış gibi bir hava estirilir. Demokrasi 5 yılda bir sandık başına gitmekten ibaretmiş gibi gösterilir. “Beğenmediğin hükümete bir dahaki seçime oy vermezsin” denir. Bu yüzden insanlarımızın aklına “siyaset” “siyaset adamı” denilince rüşvetten, adam kayırmaktan başka bir şey gelmemektedir. Oysa adına “çok partili parlamenter demokrasi” dedikleri sistemdeki partilerin hepsi birbirinin aynısı.

Üstelik halkın oylarıyla seçilenlerin elleri parti liderlerinin isteğine göre kalmaktadır. Parti liderleri de iktidara gelmek için önce ABD’den sonra da Türkiye’deki para babalarından izin alıyorlar. Çünkü bu sistem halkın kendi kendisini yönetmesi için değil ABD’nin, para babalarının işlerini görmek için kurulmuştur. O yüzden halkın örgütlü gücüne dayanmıyor ve bu yüzden halkın sürekli denetimi altında da değil.

Demokrasi ancak halkın kendi gücüne ve irade özgürlüğüne dayanan bir sistem olarak çalıştığında halkın çıkarlarını savunan kararlar alınabilir. Böyle bir demokrasi için her emekçinin, kamu çalışanının, köylünün gerçek bir sendikası; her mahallenin, köyün, beldenin bir halk meclisi olmalı. Böyle bir demokrasi temsilcinin en az doğrudan temsilinin olduğu bir demokrasidir. Halk kendisini ilgilendiren her konuda kendi kendine karar alabilmeli ve uygulayabilmelidir.

Böyle bir demokraside “korkutma” olmaz, ne işkence vardır ne tecrit, ne idam cezası…

Böyle bir demokraside “fikre yasak” olmaz, fikri olanın fikrini söyleyebilmesi, tartışmak isteyenin her her fikre ulaşılmasını sağlamak kamu görevidir.

TAM VE GERÇEK DEMOKRASİ HALK DEMOKRASİSİDİR

 

İNSANCA YAŞAMAK İSTİYORUZ

 

 

A-LA-CA-ĞIZ