1 Mayıs. İşçi sınıfının uluslararası birlik mücadele ve dayanışma günü. Dünyayı emekle yaratanlarla emeğe el koyanların; insanlığın tüm değerlerini yaratanlarla insanlığı ortadan kaldıranların, hakları için yola çıkanlarla halkın haklarını gasp edenlerin dolaysız, çırılçıplak karşı karşıya geldikleri büyük mücadele günü.
1 Mayıs’a bir gün kala Türkiye kilitlendi. Bu kilitlenmenin bir sorumlusu Cumhurbaşkanlığı
seçimlerini devletin tüm temsil kademelerinde gerici şeriatçı güçleri egemen kılmak üzere, dayatmacı bir yöntemle kurgulayan AKP hükümetidir. Bir diğer sorumlu ise siyasal İslam örgütlenmelerinin önünü açan, darbe ve muhtıralarla demokratları, devrimcileri idam sehpalarına, cezaevlerine gönderirken gerçek bir demokrasinin gelişme zeminini ortadan kaldıran ordu ve destekçileridir.
Biz şeriatçıları tanıyoruz Maraş’tan tanıyoruz, Sivas’tan tanıyoruz, Malatya’dan tanıyoruz... Çocuklarımızı emperyalist savaşlara sürmek için; ılımlı İslam projesinde yer almak için Amerikayla oturdukları pazarlık masalarından tanıyoruz.
Biz darbecileri tanıyoruz Hıdır Aslan’ın, Erdal Eren’in, Mustafa Özenç’in idamlarından tanıyoruz. Cezaevlerini dolduran binlerce devrimcinin işkence tezgahlarında katledilmesinden tanıyoruz. 12 Eylül 1980’de Amerikalı ajanın Pentagona yolladığı bizim çocuklar darbe yaptı mesajından tanıyoruz.
Şeriatçı ya da faşist bir darbe yönündeki bu gidiş durdurulmalıdır. Türkiye’yi kilitleyen; bu gidişin zeminini hazırlayan; halkın siyasetin dışına atılmasıdır.
Milliyetçisi, liberali, ırkçısı, dincisi, ABcisi Amerikancısı Cumhurbaşkanlığı etrafında güç ve iktidar kavgasına giriştiler. Türlü katliamlar ve provokasyonlarla; dayatma ve muhtıralarla siyasete yön veriyorlar. Halkı kendi çıkarlarının arkasında saflaştırmaya çalışan egemenlere söyleyecek sözümüz var. Bağımsız, demokratik, laik bir rejim için tek yol, sol tarafından kurulacak bir halk demokrasisidir.
Halka alternatifin yok, birimizin kuyruğuna takılacaksan konuş yoksa sonsuza kadar sus diyenlere söylüyoruz. Susmayacağız!
Bu ülkenin kaderini egemenlerin ellerine; ne orduya ne AKP’ye; ne ABD’ye ne sermayeye teslim etmeyeceğiz. Türkiye kilitlendiyse çözüm var! Çözüm “halkın örgütlü gücüyle yaratılacak” demek için bizler 1 Mayıs’ta Taksim’de olacağız!
1980 darbesiyle emeğe yasaklanan Taksim Meydanı’nı 1 Mayıs’a kavuşturmaya; bu ülkede halkın sesini duyulmaz kılanların yasaklarını yıkıp atmaya, halkın haklarını haykıran sesimizi, gücümüzü birleştirmeye hazırız.
Emeği, insan yaratıcılığını ve hayal gücünü sermayenin; emperyalistlerin; halk düşmanı işbirlikçilerin karşısına dikmenin; insanlıktan koparılan tüm zenginlikleri yeniden insanlığın hizmetine sunmanın yolu bu 1 Mayıs’ta Taksim Meydanı’ndan geçiyor.
Türkiye’nin emekçileri; yoksul halkları, tüm ezilenleri, onurlu insanları olarak; bu yola çıkmak için çok sebebimiz var.
Bu yola çıkacağız çünkü;
Başta Irak olmak üzere tüm Ortadoğu kan ve baruta kesmiş; ABD emperyalizminin sömürgeleştirme hamlesi büyüyor. Türkiye sürekli savaş ve işgalle dolu bir coğrafyanın ortasında emperyalizm işbirlikçisi iktidarların elinde oyuncak, dost halklara düşman ediliyor. Ekonomik, askeri, siyasi tüm kararlar emperyalistler ve işbirlikçileri tarafından alınıyor. Bizler; Türkiye’nin işçileri, emekçileri, gençleri, kadınları özgür, demokratik barış içinde bir Ortadoğu istiyoruz. 2007 1 Mayıs’ında Taksim’e giden yola bağımsızlık için, halkların eşitlik, kardeşlik ve barış içinde yaşadığı bir Ortadoğu için çıkıyoruz!
Bu yola çıkacağız çünkü;
Ülkemizde halkların kardeşçe yaşam olanakları ortadan kaldırılıyor. Siyaset hakkına, kültürel, demokratik haklara konulan yasaklar sürüyor; Kürt sorununda çözümsüzlük derinleştiriliyor. Milliyetçiliğin, şovenizmin her türlüsü kışkırtılıyor; halklar arasına düşmanlık tohumları ekilmeye çalışılıyor. Bizler “yurdumuz kardeşliğin ülkesidir” diyenler; halkların eşit, özgür ve onurlu biraradalığını; ve bağımsız, demokratik bir ülkeyi kurmanın yolunun kardeşleşmeden geçtiğini biliyoruz. 2007 1 Mayısı’nda Taksim’e giden yola kardeşliğin ülkesini kurmak için çıkıyoruz!
Bu yola çıkacağız çünkü;
Sermayenin neo-liberal düzeni ve onun sözcüsü AKP iktidarı yaşamımız üzerinde paranın saltanatını kuruyor. Bize paran yoksa öl, paran kadar eğitim al, ancak paran varsa insan gibi yaşayabilirsin diyorlar. Eğitim hakkımıza, sağlık hakkımıza, barınma hakkımıza el konuluyor. Ülkenin tüm kaynakları sermayeye devrediliyor. Ve emeğimiz hiç olmadığı kadar değersizleştiriliyor. Sigortasız ve güvencesiz; yarınımızdan habersiz ve sürekli tehdit altında yaşamaya mahkum ediliyoruz. Haklarımızı gasp edenlere, ülkemizi satışa çıkaranlara karşı 2007 1 Mayısı’nda Taksim’e giden yola; güvenceli, insanca bir yaşam için çıkıyoruz!
Bu yola çıkacağız çünkü;
Yaşamlarımızı, geleceğimizi ilgilendiren hiçbir kararda söz hakkına sahip değiliz. Siyasal iktidarlar halkın değil, ABD’nin, AB’nin, IMF’nin, DB’nin sözünü dinliyor. Oysa biliyoruz gerçek bir demokrasi halkın kendi gücüne, irade özgürlüğüne ve örgütlülüğüne dayanır. Ancak işyerlerinde, mahallede, köyde, kentte, ülkede kendi kendimize karar alabildiğimiz, uygulayabildiğimiz ve denetim bizim ellerimizde olduğunda gerçek bir demokrasiden bahsedilebilir. Ve özgürce bir yaşam ancak böyle kurulabilir! İşte bu yüzden 2007 1 Mayıs’ında Taksim’e giden yola söz yetki ve karar hakkı için; halk demokrasisi için çıkıyoruz!
Bu yola çıkacağız çünkü;
1977’de emperyalizme ve faşizme karşı tek yürek olup Taksime akan yüzbinlere, kontr-gerilla kurşunları ile yaşamını 1 Mayıs meydanına bırakan 36 arkadaşımıza sözümüz var;
1989’da darbecilerin yasaklarını yırtarak 1 Mayıs’ı özgürleştirenlere, öldürülen Mehmet Akif Dalcı’ya, bir yıl sonra aynı kurşunlarla felç olan Gülay Beceren’e sözümüz var;
96’da kaybettiğimiz 3 devrimciye; yaşamlarını insanca bir yaşam için; kardeşlik için; demokrasi için; bağımsızlık için; sosyalizm için veren tüm insanlarımıza sözümüz var; Yasakları kaldıracak; 1 Mayıs Meydanını geri alacağız!
Yola Çıktık Geliyoruz!
75 yıllık onurlu mirasın sahipleri; Halkevciler yola çıkıyor.
Eğitim ve sağlığın ticarileştirilmesine karşı mücadele edenler,
İnsanca yaşanılabilir konut, halkın hakkıdır diyerek barınma haklarına örgütleyenler,
Karadeniz halkına çizilen kaderi kabul etmeyip Karadeniz Kararmasın diyerek, kanserin daha fazla can yakmaması için; parasız erken tanı ve tedavi hizmeti için mücadele edenler,
Özgürlük ve eşitlik için halkın kadın yarısı, haklarını istiyor diyerek yürüyen kadınlar,
Tüm Türkiye’den bağımsız ve demokratik bir ülke için yola çıkıyor!
Tüm halkların ,eşit haklara sahip olduğu bir ülke için mücadele eden Halkevciler; Kürt, Türk, Laz, Çerkez, Alevi Sunni kolkola; halkı birbirine düşmanlaştıran faşizme ve şovenizme karşı kardeşliğin ülkesini yaratma ısrarıyla yola çıkıyor!
1 Mayıs 2007’de emeğin bayramında buluşmak için çıktığımız yol, kapalı salonlara, alay edercesine gösterilen çayırlara ve tecrit edilmiş boş caddelere değil, 1 MAYIS MEYDANINA, TAKSİM’E ÇIKIYOR!
1 Mayıs’ta buluşmamız var!
Çoluk çocuk, genç yaşlı, kadın erkek emekçi sınıfların birlik mücadele ve dayanışma ruhunu görkemli bir 1 Mayıs kutlamasına taşımak için buluşmayı Taksim’e kestik!
1 Mayıs onların kabusu ise bizim emeğimiz, barışımız ve özgürlüğümüzdür.
Yaşasın 1 Mayıs!