Ülkemiz kritik bir süreçten geçerken tarihimiz açısından oldukça önemli bir gün olan 2 Temmuz bu yıl İstanbul’da bütün toplumsal muhalefet bileşenlerinin katıldığı tek bir eylemle anılamıyor.
Seçim sürecini yaşadığımız, düzen partilerinin yalanlarının havada uçuştuğu şu günlerde, egemenlerin halka yoksulluk, düşmanlık, ölümden başka bir şey vaat etmediği ortadayken bu yıl 2 Temmuz anmalarının “gericiliğe, faşizme, linçlere, kışkırtmalara karşı” solun güçlü, ortak sesinin yükseldiği bir gün olarak gerçekleştirilmesi için çaba gösterdik.
Halkevleri olarak PSAKD ile yıllardır yan yana, omuz omuza çalışmalar yürütüyor, eylemler, mitingler örgütlüyoruz. Bu yıl da hem genel merkez düzeyinde hem de bulunduğumuz birçok ilde PSAKD ile yan yana geldik Ancak İstanbul’da, gösterdiğimiz çaba PSAKD tarafından karşılıksız bırakılmıştır.
Ne yazık ki “gericiliğe, faşizme, linç kışkırtmalarına” karşı solun ortak sesinin binlerce insanı alana çıkarması mümkünken, İstanbul’da Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) yönetiminin gayrı ciddi tutumu bu olasılığı ortadan kaldırmıştır.
İstanbul’da Etkinlikler Nasıl Bölündü
PSAKD İstanbul’da düzenlenecek 2 Temmuz anmaları için ilk olarak 30 Mayıs tarihine bir toplantı çağrısı yaptı. Toplantıya bir çok demokratik kitle örgütü, sendika, parti ve meslek örgütü katıldı. Toplantının yürütmesini de üstlenen PSAKD “2 Temmuz mitingini toplumsal muhalefetin bütün bileşenleriyle birlikte gerçekleştirmek istediklerini, ancak İstanbul’da yapılacak mitingin genel merkezlerinin kararı ve şehit ailelerinin isteği doğrultusunda 2 Temmuz Pazartesi günü yapılacağını ve mitingde okunacak metnin Ankara’da hazırlanacağını, bu iki kararın değişmeyeceğini, onun dışında her şeyin ortak belirlenebileceğini söylediler. PSAKD’nin bu önerisi -daha doğrusu karar bildirimi- toplantıya katılan örgütlerin çoğunluğu tarafından itirazla karşılandı. İstanbul Halkevleri olarak toplantıda; “bu yılki 2 Temmuz mitinginin ülkemizin geçtiği kritik dönem sebebiyle toplumsal muhalefet açısından oldukça önemli olduğunu, bu yüzden ilk olarak mitingin en güçlü nasıl örgütleneceği üzerinde tartışılması gerektiğini ve İstanbul’un kendi özgün koşullarıyla değerlendirilmesi gerektiğini” söyledik. Ayrıca “gericiliğe, faşizme, linç kışkırtmalarına karşı” güçlü bir eylemin yapılabilmesi için mitingin 1 Temmuz Pazar günü yapılması gerektiğini belirttik. Toplantıya katılan PSAKD Genel Başkanı Kazım Genç de söz alarak İstanbul’un kendi öznel koşulları ile değerlendirilmesi gerektiğini söyleyerek, kararların bu duruma göre İstanbul’daki örgütler tarafından alınabileceğini söyledi. Bunun üzerine PSAKD mitingin Pazar günü yapılmasını kabul etti ve toplantı mitingin komitesinin seçilmesiyle son buldu. Halkevleri olarak 1 Temmuz’da yapılacak mitingin komitesinde PSAKD ve dokuz örgütle birlikte yer aldık.
5 Haziran’da yapılan ikinci toplantıda PSAKD Temsilcisi 1 Temmuz’da yapılacak mitinge katılmayacağını, 2 Temmuz’da veya başka bir tarihte miting yapmayacağını belirterek 1 Temmuz’da yapılacak mitingin komitesinden çekildi.
PSAKD’nin çekilmesinin ardından örgütler mitinge dönük çalışmalarını sürdürürken, PSAKD 2 Temmuz Pazartesi günü miting yapacağını açıkladı ve bu yönde resmi başvuruda bulundu.
PSAKD’nin başvurusundan sonra 1 Temmuz’da miting yapmayı planlayan örgütlerin büyük çoğunluğu iki ayrı miting yapılmasının toplumsal muhalefete zarar vereceğini düşünerek ve parçalanmanın önüne geçmek için bu planlarından vazgeçtiler.
Halkevleri olarak tüm bu aksaklıklara ve PSAKD yöneticilerinin tutarsız davranışlarına karşı tekrar toparlanabilme umuduyla birçok çaba ve girişimin içerisinde olduk. Genel merkez düzeyinde PSAKD Genel Merkezi’yle görüşerek mitingin Pazar gününe alınmasını ve kendilerinin İstanbul’daki örgütleri derhal toplaması gerektiğini kendilerine ilettik. Ancak tüm bu taleplerimiz “Pir Sultan Abdal Kültür Derneği tüm Türkiye’de 2 Temmuz anmalarını gününde gerçekleştirme kararı aldı” gerekçesiyle reddedildi.
Dolayısıyla faşizme, gericiliğe, ırkçılığa karşı solun birlikte örgütleyebileceği güçlü bir 1 Temmuz mitingi bizzat 2 Temmuz anmalarının sahibi değil ama en önemli örgütleyicisi PSAKD tarafından alevi örgütleri arasında yaşanan “iç tartışmalar” nedeniyle heba edilmiş oldu. Üstelik genelkurmay açıklamalarıyla başlayan süreçle halklar arasında düşmanlık körüklenirken ve 1 Temmuz’da yapılacak miting buna karşı en güçlü duruşu sergileyebilecekken.
Bütün bir süreç böylece heba edilmişken, PSAKD, 2 Temmuz Pazartesi günü yapacağı mitingi “ortaklaştırmak” için tüm toplumsal muhalefet bileşenlerine yeni bir toplantı çağrısı yaptı. Bu çağrıya her şeye rağmen hemen hemen bütün muhalefet bileşenleri icabet etti. Ve katılımcıların hemen hepsi genel olarak PSAKD yönetiminin tavrını kabul edilemez bulduklarını, ama her şeye rağmen, yine de bir ortaklaşma sağlanması umuduyla toplantıya geldiklerini, ancak PSAKD’nin sürece dair özeleştiri vermesi ve özür dilemesi gerektiğini ifade ettiler. Halkevleri olarak her şeye rağmen Sivas Katliamı anmalarının ayrı ayrı yapılmaması gerektiğini Pazartesi günü yapılacak mitingin ortaklaştırılması gerektiğini, ancak PSAKD’nin tavrının kabul edilemez olduğunu, özeleştiri vermesi gerektiğini söyledik. Ancak PSAKD Temsilcisi, ısrarla bizim ve diğer örgütlerin söylediklerini adeta “anlamazlıktan gelerek” ve mitingin ortaklaştırılması için çağrı yapan örgütün kendisi olduğunu “unutarak”, toparlayıcı olmak yerine dağıtıcı bir misyon üstlendi.
Bunun üzerine birçok örgüt toplantıdan 2 Temmuz’da yapılacak mitinge katılmayacaklarını, kendi programlarını uygulayacaklarını açıklayarak ayrıldı.
İstanbul Halkevleri olarak böyle bir süreçte 2 Temmuz anmalarının bölünmesini toplumsal muhalefet açısından ciddi bir başarısızlık olarak değerlendiriyoruz. Belirtilmelidir ki; bu başarısızlıkta asıl pay ve sorumluluk Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nin yönetimini üstlenenlerindir. Özetle anlatmaya çalıştığımız “acemilik, beceriksizlik, sorumsuzluk” olarak değerlendirilebilecek bu gelişmelerin 2 Temmuz’u protesto programında dahi yaşanması bizi bu açıklamayı yapmak zorunda bırakmıştır. Tarihimizde yaşanan birçok olay bir yana tek başına 2 Temmuz Sivas katliamı bile “dostu düşmanı ayırmakta”, “bir”lik olmakta “acemilik, beceriksizlik, sorumsuzluk” hakkımız olmadığını açık biçimde bize göstermektedir. Bu, halka karşı sorumluluğumuzdur.
Tüm bu gelişmeler karşısında; Sivas şehitlerine, toplumsal muhalefete, halkımıza olan sorumluluğumuzla “Sivas’ı Yakanlara, Ülkeyi Satanlara karşı eşitliğin ve kardeşliğin ülkesini kuracağız” şiarıyla İstanbul’da yapılacak tüm eylemlere ve 2 Temmuz günü yapılacak mitinge katılacağımızı kamuoyuna saygıyla duyururuz.
İSTANBUL HALKEVLERİ