Halkevleri ‘boyunun ölçüsünü’ almak istedi. Ne var bunda şaşıracak? Siz, ara ara ihtiyaç duymaz mısınız neye, ne kadar muktedir olduğunuzu anlamaya?
Aynaya bakmak gibidir, “yalın kılıç” mitingler. Ne varsa orta yerde haneye yazılır çünkü; kalabalık önemlidir bu nedenle, katılımcıların profili de. Bilinir; dost düşman izleyecektir yürüyüş kolunu.
Hayal kırıklığı yaşanabilir, caka satma ihtimalinin olacağı gibi. Tehlikelidir bu nedenle.
Henüz Dikimevi turuncuya teslim olmadan önce, Halkevcilerin yüzlerinden okunan tedirginliği böyle okumak gerekir. Haklı bir tedirginliktir. Her şey daha önce kurgulandığı gibi olmayabilir, kalabalık beklentiyi karşılamayabilir. Ankara dışından gelecekler bellidir belli olmasına da, ama ya Ankara ne yapacaktır? Asıl soru budur.
Turuncu Dikimevi’ni teslim aldıktan sonra yüzlerdeki rahatlamayı böyle okumak gerekir. Haklı bir rahatlamadır. Hedefin şaşmadığı anlaşılmıştır; onca emek boşa gitmemiştir. Mitingin yükünü Ankara omuzlamıştır; caka satma halini ortaya çıkaran Dikmenliler ve Mamaklılar olmuştur.
Şimdi mağrur ve bir o kadar da vakur olma zamanıdır. Yürüyüş kolundaki bu duygunun kimseleri rahatsız etmediğini görmek ya da bunun böyle olması gerektiğine inanmak, solun artık bencillik sınırlarına takılıp kalmamasına dair bir temennidir.
Daha başka temennilerimiz de olabilir elbette. 2 Kasım’ın binlerle ifade edilmesini değil, alanın on binlerin buluşmasına sahne olmasını isteyebiliriz örneğin. Sadece barınma sorunu olanların canhıraş katılmasını değil, sudan, çevreden, ulaşımdan, enerjiden, eğitim ve sağlıktan canı yananların, yani AKP ve onun gerici- neo liberal politikalarından yaka silkenlerin, gelmiş geçmiş en Amerikancı siyasi iktidardan kurtulmak isteyenlerin arz-ı endam etmesini de arzulayabiliriz.
Bunun böyle olmaması, hayal kırıklığına yol açmamalı, bir dahaki buluşmaya dair vazifelerimizi hatırlatan önemli bir not olarak kayda alınmalıdır.
Kayda alınacak daha başka şeyler de bulunuyor. Bunları yazıya düşmemek haksızlık olacaktır.
‘Yukarda Allah var’ yalan söyleyemem: Başkaları gördü mü bilmem ama ben, uzun pek uzun yıllardan sonra, siyah beyaz fotoğraflardan sonra ilk kez tanık oldum bunca yoksulun biraraya gelişine. Daha büyük mitingleri gördüm, daha coşkulularını, daha dikkat çekici olanlarını ama bu kadar çok yoksulu birarada görmedim. Belli ki, Ankara gecekondularında bir şeyler oluyor; siyah beyaz günlerden kalma.
Mitingin başından sonuna kadar yüzüme oturan ifade ondandı demek ki. ÖDP üyesi bir genç arkadaşımın, “seni ilk defa bir mitingde bu kadar neşeli görüyorum” demesinin müsebbibi olabilir miydi, ancak siyah beyaz fotoğraflarla canlanan hatıralar? Kim bilir..?
Kim bilir, belki de yürüyüş güzergâhı bile bunda etkili olmuştur.
Mitingin en kayda değer kalabalığını oluşturan gençler bilmez elbette; vakti zamanının heybetli yürüyüşlerinin Tandoğan’dan başlayıp, tren garı, Hacettepe, Cebeci hattını izleyerek Kurtuluş Meydanı’nda sonlandığını.
Gençler bilmez elbette, o yürüyüş kollarında büyüyen bizler için, 2 Kasım mitinginde yoksullarla aynı kortejde yer almanın ne anlama geldiğini.
Evet doğru aslında; yoksullarla devrimcilerin kader birliğini resmeden bir tabloydu karşımızda duran. Bizi çarpan bu oldu, unuttuğumuz buydu; 2 Kasım, sadece unutulanları hatırlattığı için bile övgüye değer bir gün olarak geçmeli kayıtlara.
Tablo böyle olduktan sonra, bir önemi kalır mı kalabalığın ne kadar olduğunun?
Yazının buraya kadar kısmı biraz duygusal biraz da kişisel gözlemler. Ama asıl önemli olan 2 Kasım’ın siyaseten ne anlama geldiğidir ki, gözlemlerin bu anlamı desteklediği, ortaya çıkarır nitelik taşıdığı bilinmelidir.
Herkesin diline pelesenk olan ama solun pek çok kesiminin gereğini yerine getirmediği ‘neo liberalizme karşı mücadelenin’ dayanak noktaları 2 Kasım’da ete kemiğe bürünmüş, sol bir program olarak varlığını, ağırlığını hissettirmiştir. Programın bir başka yönünün ise solda büyük kafa karışıklığına, liberal ve ulusalcı savrulmalara yol açan gericilik ve gericiliğe tavizsiz mücadele olduğu beyan edilmiş, özgürlük ve eşitlik 2 Kasım’ın tamamlayıcısı olmuştur.
Bütün bunların test edilmesine ihtiyaç duyan herkes boyunun ölçüsünü almak için çıkardı sokaklara; Halkevlerinin de yaptığı buydu. Halkevleri boyunun ölçüsünden memnun mu bilemeyiz ama biz teşekkürü borç biliriz.