Bugün 75’inci gün. AKP iktidarı Tekel işçilerine saldırmaya, Tekel işçileri direnmeye devam ediyor. Polisleriyle, rüşvetiyle, bankalarıyla, tarikatlarıyla, medyalarıyla saldırıyorlar. Çünkü AKP tüm işçileri köle olarak görmek istiyor. Herkes 4-C’li olsun, herkes taşerona kul olsun, herkes istihdam bürolarına mahkûm olsun, tüm emekçiler sermayeye tam anlamıyla köle olsun istiyorlar. AKP iktidarı tüm ülkeyi güvencesiz işçi cehennemine çevirmeye çalışıyor ve o cehennemin amele çavuşluğuna soyunuyor.
“Yetim hakkı yedirmem” diyen Tayyip Erdoğan’a soruyoruz? Senin yetimlerin kim?
Tekel binalarını peşkeş çektiğiniz sermaye ve tarikat çevreleri mi? Gemicikleri ile meşhur oğlun mu yetim? Milyarlarca maaş alan milletvekillerin ve bakanların mı? Evlerimizi, ormanlarımızı peşkeş çektiğin müteahhit şirketler mi? Deniz Feneri’nin yöneticileri mi yetim? Yoksa banka sahipleri, fabrikatörler mi? Madenlerde işçileri ölüme süren patronlar ve o patronları koruyan AKP iktidarı mı yetim? Yoksa madenlerde, tersanelerde, kölece çalıştırılıp ölüme sürülen işçilerin çocukları mı?
Sözü uzatmaya gerek yok! Tayyip Erdoğan ağzından garip guraba, fakir fukara, yetim öksüz gibi lafları düşürmese de gerçekte zenginlerin, patronların, işçi kanıyla beslenenlerin Başbakanı’dır. Türkiye’nin en zengin 100 kişisinin serveti bir yılda 56 milyar dolardan 87 milyar dolara yükseldiyse bunda AKP iktidarının payı çok büyüktür. Milyonların işsizlik ve yoksullukla boğuştuğu kriz döneminde birileri servetini yüzde 55 arttırdıysa, kriz teğet geçti diyen Erdoğan’ın kimlerin Başbakanı olduğu açıktır. O yüzden de kendi ifadesiyle ülkeyi özel sektör mantığı ile yönetmektedir.
Ülkeyi özel sektör mantığıyla yönettikleri için işçiler madenlerde ölüme sürülmekte ve Sosyal Güvenlik Bakanı kendini patronların güvenliğini sağlamaktan sorumlu saymaktadır. Ülkeyi özel sektör mantığıyla yönettikleri için sağlık hizmetlerinden katkı payı almaktadırlar. Son günlerde devlet hastanelerinde yatan hastalara ilaç sağlanamaması bu özel sektör mantığının eseridir. Ülkeyi özel sektör mantığıyla yönettikleri için okullarda kayıt parası diye halkı soymaktadırlar. Ülkeyi özel sektör mantığıyla yönettikleri için villa ve alışveriş merkezi yapmak için evlerimizin başımıza yıkmakta, ormanlarımızı yağmalamakta, sularımızı zehirlemektedirler. Ülkeyi özel sektör mantığıyla yönettikleri için ulaşımdan suya her şeye zam üstüne zam yapmaktadırlar. Ülkeyi özel sektör mantığıyla yönettikleri için Tekel işçisinin haklarını gasp etmekte, güvencesiz çalışmayı dayatmaktadırlar.
Onların daha fazla kar etmesi, halkın en temel haklarının elinden alınması haline gelmektedir. Halk bu duruma isyan edince de bir taraftan polislerini diğer taraftan “merhametli” yardım derneklerini üzerimize sürmektedirler. İstedikleri itirazsız itaat etmemiz, biat etmemizdir. İstedikleri bizi kendilerine kul-köle etmektir!
Bizler, Halkevciler olarak buradan ilan ediyoruz ki, AKP’nin kulu ve sermayenin kölesi olmayacak, direneceğiz, direneceğiz, direneceğiz.
Güvenceli iş, güvenli gelecek ve insanca yaşama hakkımızı alana kadar yürümeye devam edeceğiz. Dün Ankara’da kentsel yapma projesini, bugün İstanbul’da ulaşım zamlarını kazanırken gördük ki, birleşip direndikçe kazanacağız. Tekel işçilerinin direniş ruhunu sürdürecek, ülkenin dört bir yanına taşımaya devam edeceğiz. Ve mutlaka biz kazanacağız, çünkü biz üretenleriz, biz halkız!
Oya Ersoy
Halkevleri Genel Sekreteri
