1 Eylül dünya barış günü,
Dünyanın ezilen halklarına kutlu olsun.
Bugün 1 Eylül, ikinci dünya savaşından sonra, dünyanın insanlıktan, kardeşlikten, eşitlikten, barıştan yana kalbi çarpan halklarının büyük bedeller ödeyerek faşizmi durdurmasının adına ilan ettiği gündür.
Dünyanın ezilen halklarına kutlu olsun.
Bugün de ülkemizin, Ortadoğu’nun ve dünyanın ezilen halklarının barışı özlediği günlerde yaşıyoruz. Barış, soyut içi boş bir slogan değil bugün. Kürt kızı Berivan’ın, Arap kızı Leyla’nın, Afgan kızı Sharbat’ın gözlerindeki umut ve hüzündür. Bu toprakların binlerce yıllık susuzluğudur. Başta ülkemiz halklarının da yaşadığı bu coğrafya, barışa en çok aç olan mazlum insanların toprakları kardeşliğin yolunu arıyor. Barışın yolunu arıyor.
Otuz yıldır bu ülke toprakları özgürlük ve eşit yurttaşlık için kardeşlik için kanıyor. Otuz yıldır kan ve ölüm bu toprakların insanlarına reva görülmüş bir kader gibi yaşanıyor.
Bugün otuz yıllık kanayan yaramızın acımızın duracağına dair bir umut yayıldı. Umutlu olmak isteriz. Ancak yaşadıklarımız ve bugün olup bitenler, düşün gerçeğe dönüşeceğine dair bize umut vermiyor. Demokratikleşme, açılım diyenler bir yandan savaşı ve düşmanlığı tırmandırmak için elinden geleni yapıyor.
Sahte barış çağrılarına karnımız tok. Göstermelik demokratikleşme girişimleri bizi doyurmuyor.
Devlet katında, emperyalist güç ve hesapların doğrultusunda yapılan barış ve demokratikleşme çağrılarının sahteliğinin farkındayız. Bizi kandıramazsınız.
Ülkemizde gerçek bir demokrasinin kurulmasının yolunun, ancak toplumun demokratikleşmesinden halkların kardeşliğinden geçtiğini çok iyi biliyoruz.
Açılım sahipleri ve onlarla şovenizm yarıştıranlar bu doğrultuda herhangi bir sorumluluk göstermiyor. Göstermesi de beklenemez.
Bizim egemenleri otuz yıllık kan ve göz yaşının yüz yıllık inkarın sorumlularından demokratik açılım bekleme lüksümüz yok. Egemenlerin gönlünü etmek gibi beklentimiz olamaz.
Halkların kalbini ve eylemini kazanmamız esastır. Muhatabımız Türk ve Kürt halkıdır.
Bugün demokrasiden gerçek bir barış ve kardeşlikten yana olanların sesinin daha gür çıkma zamanı. Ülkemiz, meydanın ırkçılara, şovenistlere, gericilere asla bırakılmayacağı kadar önemli bir süreçten geçiyor. Kürt halkı barış için elini uzatıyor. Türk halkının bu eli tutabilmesi, inkar ve savaş yılları içinde oluşmuş milliyetçi önyargıların aşılması ile mümkündür. Bu gerçek kabul edilerek gereken adımlar atılmadan söylenen bütün sözler sahtedir.
Yumurta küfesi bizim sırtımızdadır. Bugün durmak, bugün susmak zamanı değil. Ancak bu toprakların çocukları halkların kardeşliklerini buluşturabilir.
Savaşa karşı barışın, ölüme karşı yaşamın kazanabilmesi için şartlarımız, gerçek bir demokratikleşme çözüm planı için atılacak acil adımlar vardır.
1. Silahların gölgesinde demokratik açılım olmaz. Barışın tesis edilebilmesi için operasyonlar durdurulmalı, çatışma ve ölüme yol açacak tüm askeri hareketlilik derhal bitirilmelidir.
2. Demokratikleşme ve Kürt sorununun yasaksız baskısız bir ortamda tüm toplumda özgürce korkusuzca ve sınırsız tartışılıp konuşulacağı ortam sağlanmalıdır.
3. Başta ABD ve AB olmak üzere tüm emperyalist güçlerin sömürgeci amaçları doğrultusunda soruna müdahil olmalarını önleyecek tedbirleri alınmalı, bu sorunun, bu topraklar üzerinde yaşamış ve yaşayacak olan yani ortak geçmişe ve ortak geleceğe sahip olan halklar arasında çözüleceğini bilinçlere kazınmalıdır.
4. Hükümetin samimiyetini göstermesi ve sürece katkı yapması için, Terörle Mücadele Kanunu’ndaki değişiklik yüzünden hapse atılan binlerce çocuğumuz ve sendikacılarımız serbest bırakılmalıdır.
5. Sorun muhataplarıyla çözülür. Kürtlerin siyasal temsilcilerini muhatap alan bir süreç şartsız, koşulsuz yaşanmalıdır.
6. Uzun yıllar süren inkâr ve savaş politikalarıyla yara alan kardeşliğin yeniden sağlanması için bir “yeniden kardeşleşme” programı hayata geçirilmeli, bu programı desteklemek için, Türk ve Kürt kökenliler başta olmak üzere tüm yurttaşlara yönelik şovenizm ve ırkçılık karşıtı kültürel programlar düzenlenmelidir.
7. Tüm halkların eşit yurttaşlık haklarını engelleyen inkârcı, imhacı, şoven tüm siyasal ve örgütsel yapıları tasfiye edilmeli, süreci sabote edecek provokatif girişimlerin engellenmesi için koruculuk dâhil kontrgerilla tipi örgütlenmeleri dağıtılmalıdır.
8. Bölgede gücü bilinen ve Kürt halkını emperyalist ve gerici politikalara eklemeye çalışan Fethullah örgütlenmesi başta olmak üzere bütün tarikatlar dağıtılmalıdır.
9. Ortak bir tarih bilinci oluşturmak amacıyla gerçekleri araştırma komisyonları kurarak yeniden kardeşleşmenin ve ortak bir geleceğin önündeki tarihsel engelleri ortadan kaldıracak çalışmalar yapılmalıdır.
10. Irkçı, şoven ve din temelli yaklaşımlarla sorunu çözümsüzlüğe mahkûm eden veya yeni biçimlerde üreten yaklaşımları önleyecek eğitici, çözücü programlar hayata geçirilmelidir. Buna rağmen, yeniden çatışma ve düşmanlaşmayı körükleyecek söz ve girişimlerde bulunanlara dönük ağır cezalar getirilmelidir.
Demokratik halkçı bir çözüm planı için,
1. Yeniden kardeşleşmenin sağlanması için herkese eşit yurttaşlık hakkı sağlanması gereklidir. Yeni bir anayasa ve yeni bir yurttaşlık tanımını yapılmalıdır. Bireysel insan hakları safsatası terk edilerek, halkın kolektif haklarının kullanılması gerçekleşmeden gerçek bir eşitliğin sağlanamayacağı kabül edilmelidir. Anadilde, parasız, laik eğitim hakkı sağlanmalı; eşit siyasal temsili; yeni bir yerel yönetim sistemini; düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğünü önündeki tüm yasal, siyasal ve idari engellerin kaldırılmalı; “ortak bir gelecek ve gerçek bir barış” için halk demokrasisini yaşama geçirecek bir program doğrultusunda hareket edilmelidir.
2. Bölge halkının dincileştirilmesi/dilencileştirilmesi operasyonları durdurulmalı, halkın “sadakaya” muhtaç edilme politikalarına son verilmelidir. Ülke bütçesinden bölgenin hak ettiği payın “geçiş döneminde” pozitif ayrımcılığa tabi tutularak harcanması sağlanarak, işsizlik sigortası fonu gibi emekçilere ait birikimlere dokunulmamalıdır.
3. Yoksul Kürt köylüsünün ihtiyacı olan toprak reformunu yaparak, tarımda küçük üreticinin desteklenmeli ve hizmetler alanında neoliberal politikalara son vererek tüm yurttaşlara kamusal hizmetlerin parasız verilmesini sağlanmalıdır. Kürt emekçilerinin ve yoksullarının taleplerine öncelik verilmelidir. Göç hareketleri, kırsal ve kentsel yoksulluk, işsizlik, ucuz ve güvencesiz işçilik, mevsimlik işçilik, temel kamusal hizmetlerin yıkımından kaynaklanan eğitim, sağlık, barınma, beslenme, ulaşım, enerji gibi sorunlardan doğan talepleri kamu tarafından gidermeyi esas alan bir program uygulanmalıdır. Şiddet, töreler, feodal ve gerici dokunun beraberinde getirdiği tüm eşitsizliklerini ortadan kaldırmaya yönelik olarak pozitif ayrımcı bir ilke ile Kürt kadınlarının ekonomik sosyal güvenceleri oluşturulmalıdır.
4. Devletin yapısında köklü değişiklikler yapılarak, Türk, Kürt, Sünni, Alevi ve diğer tüm yurttaşların eşit olduğu yeni bir emekçi ulusu inşa etmeyi hedefleyen; yeni sömürgeciliğin, neoliberal kapitalizmin, faşizmin ortadan kalktığı halkçı, devrimci, demokratik bir devlet yapısı oluşturulmalıdır.
5. Emperyalizmle ilişkilerin derinleştirilmesi, pazarlıkçı taşeronluk girişimleri engellenmeli, Türklerin ve Kürtlerin tam bağımsız demokratik ülkesi için çalışılmalıdır.
İlknur BİROL
Halkevleri Genel Başkanı