Mücadelemiz yolumuzu açık edecek!

Pt, 02/11/2009 - 09:00
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

Ülkemiz son derece kritik bir dönemden geçerken, AKP hükümeti ülke ve bölge halkları açısından son derece önemli bir dizi gelişmenin adımlarını atıyor. Kürt sorununda çözüm için açılım diyor, halkı dışında bırakıyor. Halk yılların mücadele birikimi ve barış özlemiyle bu oyunu bozuyor, AKP planı bozulunca hemen süreci durduruyor. Hükümet bir yandan Alevi açılımı diyor, öbür taraftan zorunlu din dersi zulmü sürüyor, imam hatiplerin, ilahiyat fakültelerinin kontenjanı artırılıyor. Aynı şekilde Ermeni açılımı diyor, ama açılım sözünün altında halkların diyalog, karşılıklı anlayış ve hoşgörü zemini değil, emperyalist stratejinin planları var. Oysa gerek ülke içinde, gerekse Ortadoğu ve Kafkaslarda barış ve kardeşlik ancak halkların mücadelesi ile mümkün olacak.

Diğer yandan hükümet ekonomik krizin yükünü halka yıkmaya devam edecek, kocaman ekonomik açığı halka zulmeden vergilerle, zamlarla kapatacak. Zor bir kış bizleri bekliyor.

Ödenemeyecek faturaların, yakılamayacak sobaların, dolmayan alışveriş torbalarının yanı sıra domuz gribi salgını önümüzdeki günlerin tehlikesi. Salgın her zamanki gibi önce en güvencesizimizi, en yoksulumuzu vuruyor. Hayatını kaybeden insanlarımızın hepsinin ortak özelliği yoksul olmaları. Hükümet ise neredeyse sadece korkutuyor. İstanbul’da okullar tatil edilerek yapılan dezenfekte işlemi göz boyamaktan ibaret. Alınması gereken önlemleri sıralayan halk örgütleri ve ilgili meslek örgütleri dikkate dahi alınmıyor.

Tüm bu olumsuz tablo ise sadece ve sadece halk tarafından değiştirilebilir. Halk kendisi için yazılan ve içinde insanca yaşama hakkının tamamen elinden alınmasını öngören, düşmanlığı, ayrımcılığı emreden fermanı ancak hakları için mücadele ederek yırtabilir. Hak mücadelesi demek sadece barınma, sadece sağlık ya da sadece bir başka başlık için mücadele etmek demek değildir. Hak mücadelesi var olan bütün hakların korunması, kazanılması ve bütün hakların demokratik bir biçimde kamusal yeniden inşası demektedir. Hak mücadelesi aynı zamanda Kürtlerle Türklerin ortak mücadele zeminidir ve halkların eşit haklara sahip yurttaşlar olarak yaşamasının mücadelesidir.

Geçtiğimiz hafta 25 Ekim’de Halkın Hakları İçin Ankara’nın meydanını dolduranlar bu bilinçle haykırdı “Ferman Devletin Haklar Bizimdir” diyerek. Türkiye’nin dört bir yanından binler haklarına sahip çıkacağını haykırdı. Herkes hakkına sahip çıkacaktı ama yanındakinin kine de sahip çıkarak. O yüzden barınma hakkına, eğitim sağlık hakkına sahip çıkanlar Kürt halkının haklarına da sahip çıktı, “yaşasın halkların kardeşliği” dedi insanca yaşanacak bir ülke için.

Şimdi mücadele sürüyor. Halkevciler mücadelelerini büyütmek, çoğaltmak için işe koyuldular yeniden.

25 Ekimi başaranlar 7 Kasım’da Devrimci Sağlık İş’in yanındalar, yürekleri ve inançlarıyla. 8 Kasım’da ise hakları için ayrımcılığa karşı İstanbul’da Kadıköy meydanını dolduracak on binlerin daha da artması için Halkevciler çalışmalarını hızlandırdı. Başta Alevi örgütleri olmak üzere toplumun bütün ilerici kesimleriyle gericiliğe, ayrımcılığa ve AKP’ye karşı eylemde olacaklar.

Yani mücadele sürüyor ve emin olalım büyüyerek sürecek. Sabırlı, kararlı, inatçı adımlarla.  

Son olarak 25 Ekim mitingindeki konuşmamın sonunda söylediklerimi tekrar etmek istiyorum İnsanca yaşam isteyen herkes sözde değil, gerçek yurttaşlık için yeniden inşa ettiğimiz bu geleceğin işçisi olun, harcımızı kararken alın terimiz ortak, kavgamız ortak olsun.

Yürüdüğümüz bu yolun emekçileri yolumuz açık olsun…

İlknur Birol

Halkevleri Genel Başkanı