İstanbul'da üç koldan Taksim'e yürüyen Halkevciler'in eylemde okuduğu basın açıklamasının tam metni aşağıdadır:
Ne Sadaka Ne Ayrıcalık Parasız Eğitim Parasız Sağlık!
Okul kayıtlarında, hastane kapılarında soyguna dur diyoruz!
Çünkü eğitimin parayla satılması halkın cahil bırakılmasıdır.
Çünkü sağlığı parayla satmak “parası olmayan ölsün” demektir.
Amacımız ödediğimiz vergilerin IMF’ye veya özel okul patronlarına değil bize geri dönmesi ve kaynaklarımızın bizim çocuklarımızın eğitimi ve sağlığı için harcanması.
İstediğimiz okullarımız ve hastanelerimize elektriğin, suyun, doğalgazın, telefonun, kırtasiyenin ücretsiz verilmesi.
Bu tüm halkın talebi, ancak tek başına hiçbir soruna çare yok! Bu nedenle 19 Kasım’da Ankara sokaklarında halkın “parasız eğitim-parasız sağlık” talebini hep birlikte haykıracağız.
Beş aydır kapı kapı, sokak sokak, meydan meydan dolaşarak topladığımız yüz binlerce imzadaki çığlığı Ankara sokaklarına götürüyoruz.
Okulu olmayan öğrencilerin, hiçbir iş güvencesi olmayan öğretmenlerin, öğretmeni olmayan okulların, kaynak ayrılmayarak yok olmaya terk edilen, personel atanmayan hastanelerin, işsiz bırakılan sağlık emekçilerinin, doktor istediği için Tayyip Erdoğan’dan fırça yiyen halkın sesini Ankara sokaklarına götürüyoruz.
Ucuza mal olsun diye taşeron şirketlere devredilen yuvalarda işkenceye uğrayan Çocuklarımızın çığlığını, personeli yetersiz hastanelerde bebeklerini kaybeden ailelerin davasını Ankara’ya taşıyoruz.
“Ben ülkemi pazarlamakla mükellefim” diyen Başbakana karşı, bizler neyle mükellef olduğumuzu biliyoruz. Biz bu ülkeyi ve halkı pazarlamaya çalışanları bu memleketten defetmekle mükellefiz! Biz, “Bu ülke bu halk satılık değil” diyen yoksul emekçilerin tamamının öfkesini temsil ediyoruz. “Bu ülke, bu topraklardaki tüm değerleri üreten işçilerin, emekçilerin, köylülerin, alın teri dökenlerindir”, “Bu ülke Tayip Erdoğan’ın pazarlamak istediği her şeyi var edenlerindir” demek için yola çıkıyoruz.
AKP hükümeti bizim kulak verdiğimiz sese değil, IMF’ye kulaklarını açıyor. Bize değil İMF ve Dünya Bankası toplantılarında hesap veriyor. Konuşurken de sahibinin sesini dillendiriyor; o nedenle doktor isteyen halka fırça atıyor, sosyal güvenlik ve genel sağlık sigortası yasasını bir an önce çıkarmaya çalışıyor.
Bizler bu ülkenin gerçek sahipleri; yoksulları, işçileri, öğretmenleri, öğrencileri, velileri, kadınları;
Okullarımızda ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmek, cehalete mahkum olmak istemiyoruz…
Hastane kapılarında paramız yok diye itilip kakılmak istemiyoruz…
Bütçeden eğitim ve sağlık hizmetlerine daha fazla pay ayrılmasını, okullarımızı ve hastanelerimizi birer ticarethaneye çeviren uygulamalara son verilmesini istiyoruz…
Bizler sadaka, ayrıcalık talep etmiyoruz; yalnızca hakkımız olanı istiyoruz ! Hakkımız olan şeyler için para ödemek istemiyoruz !…
Parasız eğitim parasız sağlık istiyoruz
Kavgamız üç-beş kuruşun kavgası değildir.
Bu kavga; en temel haklarımıza bile göz koyan sermaye saldırganlığına yanıttır.
Bu kavga; kamusal hizmetlerin gerçekten kamusal olmasının, yani toplum için üretilmesinin kavgasıdır.
Bu kavga; ülkenin tüm kaynaklarının bu ülke halkı yararına kullandırılması kavgasıdır. 19 Kasım’da Ankara’ya taleplerimizi haykırmaya gidiyoruz. 19 Kasım’dan sonra da kaderine terk edilen her yoksul mahalle okulunda, hem soyulup hem de tedavi olamadığımız her hastanede bu kavgayı büyütmeye devam edeceğiz. AKP hükümeti, emperyalistlerle haklarımızın pazarlaması üzerine konuştukça biz karşılarında olacağız!
AKP’ye sesleniyoruz; Siz bu ülkeyi AB’ye, ABD’ye, IMF’ye peşkeş çekerken, fabrikalarla, limanlarla, ormanlarla, piyasaya düşürdüğünüz eğitim ve sağlık hakkımızla şeyhleri, holdingleri, çok uluslu şirketleri beslerken öfkemiz büyüyor.
Yıllardır haykırıyoruz ve haykırmaya devam edeceğiz:
BU ÜLKE BU HALK SATILIK DEĞİL!
Bu sese ses vermek, haklarına ve ülkesine sahip çıkmak isteyen herkesi 19 Kasım’da Ankara’ya çağırıyoruz.