İstanbul’da Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu(STHP) dün (1 Eylül) öğlen saatlerinde Taksim Tramvay Durağında bir araya gelerek Alianoi’nin yok edilmek istenmesine karşı bir basın açıklaması gerçekleştirdi.
Platform adına basın açıklamasını İstanbul Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Ahmet Atalık okudu.
Platformun yaptığı basın açıklamasının tam metni aşağıdadır.
Alianoi’yi, insanlığın ortak mirasını, kültürünü ve tarihini katletmenize izin vermeyeceğiz!
Dostlar,
Doğanın, insan ve toprak başta olmak üzere bütün bileşenlerini kendi kâr ve birikim döngüsünü var etmek için kullanan kapitalizmde sıra artık rüzgâra, güneşe, havaya ve suya gelmiş bulunuyor. Bu doludizgin metalaşma süreci, karşısına çıkan tarih, kültür ne varsa silip süpürüyor, yutuyor ve yok ediyor. Zaman içersinde sözde kapitalizmin en vahşi boyutlarını zapt u rapt altına almak için oluşturulmuş olan kurumlar, yapılar da bir bir dönüştürülüyor ve sistemi ehlileştirmek şöyle dursun sermaye birikim hızını, yani vahşeti ve yıkımı daha da arttıracak unsurlar haline getiriliyor.
İşte bu nedenle bizler, Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu’nun bileşenleri olarak diyoruz ki, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu artık toplumu aldatmaktan vaz geçmeli ve adını: Özel Mülkiyeti ve Sermaye Birikimini Kollama Kurulu olarak değiştirmelidir. Çünkü bu Kurul, halkların, gerçek bilim insanlarının bütün uyarıları ve tepkilerine kulak tıkamış; yalnızca sermaye çıkarlarına odaklanarak Allianoi gibi bir kültür ve tarih mirasını gömmeye karar vermiştir. Çünkü bu Kurul, tarih boyunca bütün yok etme çabalarına karşın Ortaçağ’dan günümüze kadar ayakta kalmayı başarmış Hasankeyf için de “koruma” yerine “kurtarma” gibi tarih ve kültür değerleri için kabul edilemeyecek, saldırıya başka bir isim koymaktan öte bir işe yaramayacak yollara işaret etmektedir. Kurul, Alianoi özelinde ve bugün içinde bulunduğumuz aşamada Yortanlı Baraj inşaatının üstlenicisi olan Özdemir İnşaat, Turizm ve Enerji A.Ş adlı şirketin çıkarlarını korumak için Alianoi’nin gömülmesine karar vermiştir. Ancak bu karar, projeye fon sağlayan banka ve finans kuruluşlarından inşaatla ilintili bütün şirketlere kadar sermayenin genel çıkarlarının korunduğu anlamına gelmektedir.
Yortanlı Barajı’nın bugün için DSİ mülkiyeti altında görünmesi de son derece yanıltıcıdır. Nasıl ki geçtiğimiz hafta DSİ’ye ait 50 adet HES’in satışına karar verildiyse, zamanı geldiğinde bu barajlar da özel sektöre devredilecektir. İşte o zaman geldiğinde Özel Mülkiyet ve Sermaye Birikimini Kollama Kurulu tarafından kollanan sermaye grupları listesine enerji, tohum, sulama suyu ve karbon ticareti şirketlerinin de dâhil edildiği görülecektir. Benzer bir durum Allianoi antik kentini de kapsayan Bergama ilçesinde yayılmaya çalışılan “ovayı suya kavuşturacağız” masalı için de geçerlidir. Soruyoruz ve bir açıklama bekliyoruz: Acaba bölgede yaşayan küçük çiftçiler ve köylülere gerçekler söylendi mi? Örneğin Yortanlı Barajının suyunun yöredeki çiftçilere piyasa bedelleri karşılığında hem de kontörlü hale getirilmiş sayaçlarla ölçülerek satılacağı açıklandı mı?
Bizler ayrıca, baraj yapımının sermaye çıkarlarını temsil ettiğini görmek için bir özelleştirme sürecinin yaşanmasının mutlaka şart olmadığını da biliyoruz. Suyun, doğanın, kültürün ve tarihin yok edilişi bizzat devlet mülkiyeti altında yaşanırken; bütün devlet kurumları bu tükeniş sürecini hızlandırmak için birbirleriyle yarışa girmişken baraj mülkiyetinin kimde olduğu ile ilgilenmiyoruz. Çünkü bizler, organize edilen yıkımdan kimlerin ne şekilde nemalanacağını gayet iyi biliyoruz.
- 1800 yıl öncesinde Roma İmparatorluğu döneminde inşa edilmiş olan Allianoi antik kentini gömenler,
- gerçek tarihin bugüne kadar ulaşan tek kanıtı olan kültür mirasını yok edenler;
- insan emeğinin geçirdiği evrimin canlı delillerinden kurtulmak için can atanlar
Gerçeklerden korktuğu için ancak düzmece tarihle teselli bulabilenlerdir.
Bizler,
Bu saldırıya geçit vermeyeceğiz…