Bursa eğitim hakkı forumu, yüzlerce veli, öğretmen ve öğrencinin katılımıyla bugün gerçekleşti. Foruma ilköğretim öğrencilerinin “para veremeyince notlarımızı düşürüyorlar” sözleri ve liseli öğrencilerin “aç kalıyoruz” sözleri damgasını vurdu.
Halkevleri 4. Bölge Temsilcisi Ahmet Keskin’in moderatörlüğünde 14:00’da başlayan forumda, ilk söz Halkevleri Genel Başkanı İlknur Birol’undu. Hak olarak eğitimden bahseden Birol, Ankara’da düzenlenecek olan Halkın Hakları Forumu’nda da, Bursa’daki Eğitim Hakkı Forumu’nda da yapılmaya çalışılanın Türkiye’de geriletilen en temel hakların tekrar kazanımını sağlamak için mücadele hatları örmek olduğunu söyledi. Eğitimin sermayedarlar için büyük bir kar alanı olduğunu dile getiren Birol, eğitim hakkının paralı hale getirilmesinin, insan olmanın önünde önemli bir engel oluşturduğunu vurguladı.
Türkiye’nin taahhüdü %48 piyasalaştırma
İlknur Birol’un ardından sözü alan Dr. Deniz Yıldırım, AKP’nin eğitimde piyasalaştırma politikaları konusuna değindi. Türkiye’de özel okullaşma oranının %10 iken, eğitimde velilerin finansmanının %45’lerde olduğunu belirten Yıldırım, GATS sözleşmesi ile dünya için 600 milyar dolarlık kar oluşturacak olan kamu hizmetlerinin ticarileştirilmesinde ülkelerin verdiği taahhütlerin arasında Türkiye’nin %48 ile birinci sırada olduğunu ifade etti.
Hak mücadelesi hukukta değil sokakta
Torba yasayla birlikte Anayasa Mahkemesi’nin Danıştay Kararlarını iptal edebileceğini söyleyen Dr. Yıldırım, bunun hak mücadelesinin artık hukuksal alanda değil, sokakta mücadele ederek yapılacağını işaret etti. Güney Afrika, Meksika ve Brezilya gibi neo-liberal politikaların laboratuarı haline gelmiş ülkelerde, eğitimdeki yıkıcı politikaların toplumsal hareketlenmeler yarattığını belirten Yıldırım, Latin Amerika ülkelerinde “halk iktidarı için kamusal eğitim” programları ile iktidar değişikliklerinin sağlandığını da ifade etti.
Okul binaları medreseye dönüştürülecek
18. Milli Eğitim Şurası’nda yaptığı incelemelerde AKP’nin gericileştirme politikalarını ağırlaştıracağını gören Mübeccel Karabat, “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi”nin dışında bir de “Değerler Dersi”nin ekleneceğini ifade etti. Değerler dersinde Türk-İslam yapısına uygun bireyler yetiştirmek amacıyla müfredatlar uygulanacağını bildiren Eğitimci Mübeccel Karabat, “değerler dersi” konusunda hizmet içi eğitimle, öğretmenlerin de bu amaçla bilgilendirileceğini de ekledi. Ayrıca 18. Milli Eğitim Şurası kararlarında yer alan okul binalarının Türk kültür ve mimarisine uygun okul binaları yaptırılacağının, camilere ve medreselere benzeyen okullarda ders vereceklerine dikkat çekti.
Mevsimlik işçi: Güvencesiz Öğretmen
Eğitimci Mübeccel Karabat’tan sonra sözü alan Sözleşmeli Öğretmen Öznur Koyuncular, güvencesizleştirme saldırıları ile tüm bir yaşamın teslim alınmaya çalışıldığını söyleyerek konuşmasına başladı. İşyerlerinde üretim sürecinin ve istihdamın kurallara bağlı kalmadan, piyasanın talepleri doğrultusunda düzenlendiğini belirten Koyuncular, piyasa koşullarında emek maliyetini düşürmek amacıyla, öğretmenleri sözleşmeli, ücretli olarak sınıflandırıldığını ifade etti.
Eskiden öğretmen denince yalnızca kadrolu öğretmenin akla geldiğini söyleyen Koyuncular, artık kadrolu öğretmenden daha çok sözleşmeli, ücretli ve vekil öğretmenlik kavramlarının esnek çalışmayla eğitimin içine sokulduğunu vurguladı.
Ücretli öğretmenleri “mevsimlik işçi” olarak nitelendiren Koyuncular, sözleşmeli-ücretli öğretmenler ile kadrolu öğretmenler arasındaki farkları şöyle sıraladı;
*Sözleşmeli öğretmenin özür durumu hariç il içi ve il dışı tayin hakkı yoktur.
*Sözleşmeli öğretmenin ek dersinden SSK kesintisi yapılıyor, kadroludan yapılmıyor.
*Sözleşmeli-ücretli öğretmenlere, eş, çocuk ve doğum yardımı yok. Mazeret izinleri kadrolulardan daha az.
*Kadrolularda kıdem ve kademe ilerleme varken, sözleşmelilerde böyle bir uygulama yoktur.
“Kızımın yemek parasını ben okula aidat olarak vermek istemiyorum”
Uzmanların konuşmalarıyla biten I. Oturumun ardından “Eğitim Hakkı Kürsüsü” ile II. Oturum başladı. Kürsüde ilk söze Bursa Eğitim Hakkı Meclisi’nden veli Özlem Taniş aldı.
Taniş, kızıyla birlikte kürsüye çıktı ve okul müdüründen sürekli para vermeleri konusunda baskı gördüklerini, veliler para vermeyince de çocuklara yöneldiklerini dile getirdi. Eşinin asgari ücret aldığını ve kirada oturduğunu söyleyen Taniş, “kızımın yemek parasını ben okula aidat olarak vermek istemiyorum” dedi. Öykü Taniş, okullarda para toplanmamasını ve milli eğitim bakanlığının okullara ödenek ayırmasını talep etti.
Halkevi yöneticilerinin katıldığı bir televizyon programında yapılan çağrıyla foruma gelen bir Okul-Aile Birliği Başkanı, para toplamadan okulu döndürmeye çalıştığını, fakat okul idaresi tarafından sürekli para toplaması için zorlandığını ifade etti. Hükümetin eğitime bütçe ayırmadığını dile getiren veli, bir araya gelmeden bu sorunu çözemeyiz dedi.
Kürsüde konuşan 5. Sınıf öğrencisi İdil, sınav stresine sokulduklarını, para vermezlerse tüm notlarını düşürmekle tehdit edildiklerini söyledi. İdil öğrenci, annesinin temizlik işçisi olduğunu söyleyerek, okula para vermeyince tahtaya kaldırılıp bekletildiğini de ekledi.
Yaklaşık iki haftadır Mehmet Akif Ersoy İlköğretim Okulu’nda toplanan paralara karşı imza toplayan velilerinden Serpil Koca kürsüden şu talepleri sıraladı;
*Okullarımızda katkı payı, aidat gibi çeşitli adlar altında zorunlu bağış toplanmasının yasaklanmasını,
*Eğitim-öğretim sürecinde parasal hiçbir konuda çocuklarımızla konuşulmaması ve haberci olarak kullanılmamasını,
*Öğrencilerimizin daha nitelikli bir eğitim alabilmesi için eğitime bütçe,okulumuza yeterli ödeneğin ayrılmasını
*Eğitimde süreklilik ilkesinin gereği ve nitelikli bir eğitim için, okullarımıza öğretmen açığı kadar kadrolu öğretmen atanmasını
*Okullarımıza kadrolu hizmetli atanmasını istiyoruz.
Üniversiteliler yoksul öğrencilerin yanında
Uludağ Üniversitesi Öğrenci Kolektifleri adına kürsüye çıkan Nergis Şişek ise, üniversitelerde harç paralarına, barınma ve ulaşım masraflarının fazlalığına karşı mücadele ettiklerini söyleyerek, okullarımıza gelen AKP’lileri de bizim taleplerimizi dinlemedikleri için bizleri susturmaya çalıştıkları için yumurtaladıklarını dile getirdi. Ayrıca iki yıldır yaz aylarında örgütledikleri “okumuş insan halkın yanındadır” kampanyasından da bahseden Şişek; parasız, bilimsel ve demokratik eğitim mücadelesinde tüm veli, öğretmen ve öğrenci arkadaşlarının yanında olduklarını söyledi.
“Bari 35 lira verin!”
Bursa’da uzun yıllardır parasız, bilimsel ve demokratik eğitim mücadelesi veren Liseli Genç umuT adına eğitim hakkı kürsüsüne gelen Ali Osman Koçum, okula gittiği ilk günde 130 lira, kimse para ödemeyince 70 lira, daha sonra o da verilmeyince “bari 35 lira verin” diyerek idarenin kendini küçük düşürdüğünü ifade etti. Ayrıca Bursa Hürriyet Anadolu Lisesi 10. Sınıf öğrencisi olduğunu belirtirken, kendi okulunun yemekhanesinde yoksul öğrenciler için 3,5 liraya, yoksul olmayan öğrenciler için 5 liraya ayrı yemekler çıkarıldığını da ekledi. Bu durumun gündeme getirilmesinin üzerine İl Milli Eğitim Müdürü’nün okula ziyaretinin ardından idarenin 3,5 liralık yemeği kaldırması üzerine, artık kimsenin yemek yiyemediğini de vurguladı.
Yine Liseli Genç Umut adına konuşan Oğulcan Küçük, AKP’nin güvencesizleştirme, gericileştirme ve piyasalaştırma politikalarına karşı, “robot, kobay, müşteri değil genciz genç” dediklerini ve parasız ulaşım, yemekhane için tüm Türkiye’de topladıkları imzaları Meclis’e götüreceklerini, Meclis’ten hesap soracaklarını ifade etti.
Kürsüde söz alan Bursa Erkek Lisesi eski müdürü Yunus Temiz, 18 yaşından küçük hiç kimseden para istenemeyeceğini söyledi ve bu yapılanların suç olduğunu vurguladı.