Basına ve kamuoyuna
Geçtiğimiz günlerde Mersin’de yaşanan olaylar bizlere yeni bir dönemin başladığını işaret ediyor.
Halka rağmen yürütülen yıkım politikalarının içte ve dışta tıkanmasıyla birlikte, egemen güçler yine solu hedef tahtası olarak seçtiler. Demokratik kitle örgütleri, dergiler, kültür merkezleri ve yoksul mahallelerde girişilen solu bitirme operasyonları bu kez yönetim-polis-ülkücü işbirliği ile üniversitelere sıçratıldı.
Üniversitelerde yürütülen mücadeleler ve demokratik tepkiler, bu yıl faşist güçleri daha da azgınlaştırdı. 3 Kasım’da Ankara’da Gazi Üniversitesi’nde başlayan panzerli, silahlı, satırlı saldırılar, İzmir, Çanakkale, Tokat, İzmit, Trabzon, Samsun ve en Mersin’de geliştirilen provokasyon ve operasyonlarla ülke çapında yeni boyutlara ulaştı.
Üniversitelerde özelleştirmelere ve paralı eğitime karşı herkese eşit parasız, nitelikli kamusal eğitim talebini yükselten ilerici devrimci demokrat öğrencilerin karşısına, yine eli satırlı organize çeteler çıkartılıyor.
Mersinde bir haftadır yaşanan olaylar, sağ sol çatışması değil; üniversiteleri ticarethaneye dönüştüren Amerikancı, AB’ci, özelleştirmeci güçlere karşı ülkesine ve geleceğine sahip çıkanların mücadelesidir. Mersindeki saldırının başlatılma biçimi ve sürdürülüşü bu düşünceyi doğruluyor. Mersinde 10 gün önce salt Kürt kökenli oldukları için iki öğrenci ülkücüler tarafından feci şekilde dövülmüşlerdir. Eğitimde ırkçı, cinsiyetçi, ayrımcı anlayışa karşı olan 400 e yakın öğrenci bu faşist saldırıyı teşhir etmek amacıyla bir araya gelmişler ve basın açıklaması yapmışlardır. Bu kez basın açıklamasına bölgede Ülkü Ocaklı olduğu bilinen öğrenci olmayanların da katıldığı bir grup ikinci bir saldırı da bulunmuştur. Bu saldırıda birçok öğrenci yaralanmıştır. Bu saldırıyı kınamak ve rektöre taleplerini iletmek amacıyla ertesi günü Mersin Meslek Yüksekokulu önünde bir basın açıklaması yapmak isteyen öğrencilerle demokratik kitle örgütlerine, yönetici-polis-ülkücü işbirliğinde yeni bir saldırı daha yapılmış ve onlarca kişi feci şekilde yaralanmıştır. Üstelik saldırıya uğrayan kitleden 65 kişi gözaltına alınmıştır. Gözaltına alınanlardan 12'si çıkarıldıkları mahkemece tutuklanmıştır. Bu olayda polisin ve rektörlüğün açık taraf olduğu görülüyor. Tutulan resmi fezlekede sağcı öğrencilerin iyi niyetli! oldukları, olaylara solcuların neden olduğu yolunda bir not düşülmüştür. Öğrenci olmayanların satırla, sopayla üniversitelere saldırmalarını iyi niyetli diye niteleyen anlayış hiçbir devlet görevlisi sorumluluğu ile bağdaşamaz. Bu tür anlayışlar ülkeyi iç çatışmalara ve kaosa sürükleyen anlayışlardır.
Ülkemizde son iki ayda yaşanan olaylarda 30’a yakın öğrenci yaralandı. Bir polis öldü, bir öğretim elemanı can güvenliği olmadığı için kürsüsünü terk etmek zorunda kaldı. Yüzlerce öğrenci eğitim hakkı elinden alınmak üzere disiplin kurullarına sevk edildi.
Tüm bunlar göstermektedir ki; bizzat emperyalizm tarafından beslenip büyütülen faşist hareket halka saldırı için hazır kıta görev beklemektedir.
Mersindeki demokrasi güçleri Türk-Kürt, Alevi-Sünni inanç ve cinsiyet ayrımcılığı gözetmeden, eşitlik ve kardeşlik temelinde örnek bir birliktelik sergiliyorlar.
Bu gelişmeler karşısında bizler de yeni bir dönemi işaret etmeliyiz.
Halkevciler olarak ülkemizin geleceğinden kaygı duyan tüm demokrasi güçlerini bu gelişmeler karşısında taraf olmaya, demokratik zeminde birlikte mücadele imkanlarını düşünmeye çağırıyoruz.
BU ÜLKE BU HALK SATILIK DEĞİL
FAŞİZME KARŞI OMUZ OMUZA
Abdullah Aydın
Halkevleri Genel Başkanı