Ümraniye Eczacı Neşem Özlen Güray Lisesinde 15 Ekim tarihinde gerçekleştirilen veli toplantısına öğrenim gören bir öğrencimizin velisinin ricası üzerine Halkevci öğretmen bir arkadaşımız katılmıştır. Toplantıda ‘okul aile birliğinin seçimi’ temel başlıktı, ancak para ihtiyacı ve temini dışında hiçbir konu konuşulmamıştır. Toplantı okul aile birliği seçildikten sonra okul müdürü Betül Kuru nun konuşmalarıyla sürdü. Okul müdürü konuşmalarını sürdürürken bir velinin: ‘hocam aidat konusuna mı gelmeye çalışıyorsunuz’ demesiyle, ana gündeme geçildi. Okul müdürü devletin okullara ödenek göndermediğini ancak okulların bir şekilde ekonomik açıdan kendisini yürütmesi gerektiğini belirtti. Geçen sene belirlenen aidatın okul velilerinin %50 si tarafından verildiğini; diğer aidat parası ödemeyen velilerin ise para verenlerin hakkını yediği belirtildi. bu eğitim yılında geçen sene aidat parasını vermeyen velilere daha “hassas” olması gerektiği söylenerek bu yılın aidat parası 50 lira olarak belirlendi.
Aidat parasıyla veliler üzerinde kurulan baskının ardından gündeme getirilen eşofman paraları ile, okul yönetiminin veliler üzerinden geçineceği tek para toplama şeklinin aidat parası olmadığı anlaşıldı. Öğrencilerin tek tek ölçüleri alınarak diktirilmek zorunda bırakılan ve her öğrenci başına 50 liraya mal olduğu söylenen eşofman takımları gündeme getirildi. Buna göre toplanan eşofman parasından 6000 liranın okul aile birliği bütçesine kalacağı fakat bunun istenen bütçe miktarı için yeterli olmadığı 10000 liraya çıkarmak gerektiği dile getirildi. Ve okul müdürü giderek piyasalaşan devlet okulları ile özel okullar arasındaki kıyaslamayı şu cümlelerle daha da somutlaştırmış oldu: “ benim kızım da Bilfen Kolejine gidiyor, onların istediği her şeyi biz yapıyoruz, bu durum böyledir okulların istekleri yapılır…”
O sıra bir veli ben bu kıyafeti alamam çocuğuma dedi, bir veli ise bu kıyafetin çok kötü, kalitesiz olduğunu ve çocuklarının beğenmediğini söyledi. Ancak okul müdürü Betül Kuru velilerin bu itirazlarını geçiştirdi. O sırada toplantı sırasında defalarca söz almak istemesine rağmen söz hakkı verilmeyen öğretmen arkadaşımız, kendisi söz alarak il milli eğitim müdürlüğünün okullara gönderilen yazısını hatırlatarak ‘velilerin kendi imkanları doğrultusunda beden eğitimi kıyafeti alabileceğini, bunda okul yönetimlerinin zorlamasının olamayacağını, isteyen okuldan alır; istemeyen kendi beden eğitimi kıyafetiyle gelir’ diye belirtti. Bunun üzerine telaşlanan okul müdürü “siz bizim velimiz misiniz?” diye sordu ardından öğretmenimiz kimin velisi olarak katıldığını belirtti. O sırada müdürün görevlendirdiği müdür yardımcısı ile öğretmen arkadaşımız toplantı salonundan çıkartılarak idarenin odasına götürüldü. O sırada bir grup velide müdür yardımcısının odasına gelerek : “ neden alıyorsunuz, ne var söylediklerinde” diye tartıştı. Daha sonra öğretmenimizin kimliğini ibraz etmesi istenerek, okula polis çağrıldı ve okul yönetimi ve polisler eşliğinde öğretmenimiz karakola götürüldü.
Öğretmen arkadaşımıza, siz ortalığı karıştırmak için geldiniz, sizi velinin gönderdiğine inanmıyoruz, öğretmen olduğunuza inanmıyoruz, tek derdiniz muhalefet etmek gibi bir çok haksız itamda bulunulmuştur. Ardından polisler tarafından veli telefonla aranmış ve durum teyit edilmiştir, bu da yeterli görülmeyerek öğretmenimizin görev yaptığı okulu aranıp öğretmen olduğu teyit edilmiştir. Ama hala dinmeyen öfke “sizden şikâyetçi olacağız” diye sürmüştür. O sırada öğretmen arkadaşımız ise: “benim söylediklerimde bir yanlışlık yoktur, ortada bir suç vardı ben de il milli eğitim müdürlüğünün okullara gönderdiği yazı çerçevesinde doğruyu söyledim” diye belirtmiştir.
Ancak okul yönetiminin dinmeyen öfkesi ile durum adli bir çerçeve kazanmıştır. Arkadaşımız 4 saat üst arama kabininde bekletilmiş, terör şube çağrılmış, görüştürülmüştür. Okul müdür yardımcısının ve matematik öğretmenin şikayeti üzerine ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama’ suçundan işlem yapılmıştır. Öğretmen arkadaşımız da ifadesinde kendisinin, arkadaşının ricası üzerine toplantıya katıldığını ve ortada bir suç işleniyordu, kendisinin de öğretmen olarak bu duruma sessiz kalmayarak doğruyu söylediğini ve hakkını aradığını belirtmiştir.
Şu an okulda beden eğitimi kıyafeti alma konusunda seçim veliye bırakılmıştır. Beden eğitimi kıyafeti almadığı için kimse beden eğitimi dersinden atılmayacak ve kalmayacak.