Ankara'da Malatya'da Alevi halkına yönelik gerici-faşist saldırganlık protesto edilirken Halkevleri Kadın Sekreteri Dilşat Aktaş 31 Mayıs'ta Metin Lokumcu'nun ölümüne neden olan Hopa saldırılarını protesto eylemi sırasıdna kendisine saldıran, linç etmeye çalışan polislerden birini teşhis etti.
AKP Hatay Milletvekili Hacı Bayram Türkoğlu'nun oğlu İstemi Kağan’ın tartıştığı polislerin teşhis için 3 saat içinde sıraya dizilmesiyle birlikte, Hopa olayları sırasında kendine saldıran polisleri teşhis etmek için aylardır bekletilen Dilşat Aktaş'ın durumu yeniden gündeme gelmişti. Halkevleri Kadın Sekreteri Dilşat Aktaş'ın teşhis ettiği polis eylem alanındaki diğer polisler tarafından kaçırıldı
Çember içine alınan kişi Dilşat Aktaş’a 31 Mayıs günü işkence ederek kalça kemiğini kıranlar arasında yer alıyor. Aktaş bu işkenceciyi teşhis etmesine rağmen polis bu kişiyi panzerlerin arasından kaçırıyor
Eylemin ardından tespit edilen ve Ankara emniyetinde foto-film görevi yapan işkenceciyi gören Aktaş eylemin ardından saldırganı basına teşhir etti ancak panzerlerin ve çevik kuvvetin arkasında bulunan saldırgan alandan uzaklaştı. Olay anında polis amirlerini göreve çağıran Aktaş’ın çağrısına hiçbir polis amiri karşılık vermedi.
İşkenceciyi tespit etmesine rağmen hiçbir işlem yapılmamasıyla ilgili polisler hakkında suç duyurusunda bulunacağını söyleyen Aktaş bu konunun sonuna kadar takipçisini olacağını ifade etti. Alanı terk edeceği sırada işkencecisiyle tekrar karşılaşan Aktaş’ın önünü polis amirleri kesti. İşkenceci ise panzerlerin ve çevik kuvvetin arasından geçirilerek alandan uzaklaştırıldı.
Olay sırasında Aktaş’ın yanında bulunan ve Hopa Davası'nın avukatlarından bir olan Deniz Özbilgin ise 155’i arayarak konuyla ilgili farklı polisleri çağırmak zorunda kaldı. Kendilerine verilen 2 bin polis fotoğrafının arasında bu kişinin fotoğrafı olmadığını söyleyen Özbilgin bu kişinin Ankara Emniyeti tarafından korunduğunu ifade etti.
Özbilgin 155’e çağrısıyla gelen polislere olayla ilgili tutanak tutturdu. Halkevleri Genel Sekreteri Nuri Günay ise işkencecilerin artık sokaklardan kaçırılamayacağını söyleyerek bu konunun peşinde olduklarını belirtti.
Olayın ardından konuyla ilgili konuşma yapan Aktaş, bir yıl önce 31 Mayıs günü AKP İl Binası önünde gerçekleşen polis saldırısı aynı yerde işkenceci polisi koruyarak gerçekleşti diye konuştu. Aktaş şöyle konuştu: “ Malatya’da yaşananları büyütmeye gerek yok diyerek saldırıyı ve saldırganları aklamaya çalışan AKP iktidarı orada yaşananları protesto etmek için bulunduğum yerde bu kez de işkencecileri koruyarak gerçek yüzünü gösterdi. Onlarca polisin arasında bana saldıran polislerden birini teşhis etmeme, bunu orada bulunan bütün polis amirlerine ifade etmeme rağmen polis bir kez daha suç işledi ve suçluyu kaçırdı. Oysa daha 3 gün önce Hatay’da AKP’li bir milletvekilinin oğlunu tartakladığı iddia edilen bir polisin jet hızıyla açığa alındığına hep birlikte tanık olduk. İstendiğinde hukuka aykırı şekilde bile teşhisler yapılabiliyor, ancak söz konusu halka yönelik bir saldırı olduğunda iktidar polis de dahil olmak üzere bütün aygıtlarıyla bu saldırıyı savunmak için seferber oluyor. Ben 31 Mayıs 2011 tarihinde Ankara’nın göbeğinde onlarca kişi gibi işkence gördüm. Kalça kemiğim kırıldı. Benim ve benim gibi demokratik hakkını kullanan onlarca kişi hakkında davalar açıldı, ancak işkenceciler hakkında yapılmış bir işlem yok. Hopa’da AKP’nin doğayı talan etme politikasına karşı nasıl tek yol sokak dediysek bugün de demokrasi mücadelesi için tek yol sokaktır, kaçamayacaklar”.