HDK, KESK, DİSK, TTB, TMMOB, Halkevleri, İHD, ÖDP, TKP 1920 ve UİD-Der, bugün düzenledikleri basın toplantısı ile 1 Eylül'de Kadıköy'de düzenlenecek mitine çağrı yaptı. Kurumlar adına açıklamayı Tertip Komitesi Başkanı Atilla Özdoğan yaptı. Türkiye'de de son 30 yıl içinde on binlerce insanın yaşamını yitirdiğini hatırlatan Özdoğan, "Kürt sorunu hala kanayan bir yara olmaya devam ediyor" dedi. Ayrıca Özdoğan yaptığı açıklamada AKP'nin sadece kendi halkıyla değil, komşu ülkenin halklarıyla da savaş içinde olduğunu ifade etti.
Yapılan açıklamanın ardından İstanbul Bağımsız Milletvekili Levent Tüzel, ÖDP, DİSK ve Halkevleri temsilcileri de birer konuşma yaparak barışı savunanları 1 Eylül'de Kadıköy'e çağırdı.
Yapılan açıklamanın tam metni:
Ortadoğu’ya Emperyalist Müdahaleye, Suriye ile Savaşa Hayır Diyenler;
Kürt Sorununun Demokratik Eşit Haklara Dayalı Barışçıl Çözümünü İsteyenler;
Barıştan, Kardeşlikten Yana Olanlar, Eşitlik ve Adalet arayanlar;
Emek, Demokrasi ve Özgürlük İçin Mücadele Edenler;
Yaşamak ve Yaşatmaktan Yana Olanlar;
Dünya Barış Günü’nde güçlerimizi birleştiriyoruz. Türkiye’ de ve bölgede barış, eşitlik ve özgürlük içerisinde, kardeşçe bir arada yaşam talebiyle 1 Eylül “BARIŞ MİTİNGİNİ” birlikte düzenliyoruz.
Dünyanın birçok ülkesinde yaşanmakta olan çatışmalar ve savaşlar insanlığın geleceğini tehdit etmekte ve insanın en temel evrensel hakkı olan "yaşama hakkı" nı elinden almaktadır. Rakamlara göre Dünyada barış için harcanan her 1 dolara karşılık, silahlanmaya 2000 Dolar harcanıyor.
1 Eylül 1939 da Hitler faşizmi tarafından Polonya’nın işgali ile başlayan ikinci Dünya Savaşı’nda 52 milyon insan hayatını kaybetti. Savaştan sonra 1 Eylül Dünya Barış Günü ilan edildi. Ancak 1946 dan bugüne yaşanan bölgesel ve iç savaşlarda 25 milyona yakın insan ölmüş, 40 milyonun üzerinde insan yaşadıkları topraklardan zorla çıkarılmış ve savaşların yarattığı ağır yoksulluk koşularına terk edilmiş durumdadır.
Ülkemizde ise son otuz yıl içerisinde on binlerce insanımız hayatını kaybetmiş, yüz binlerce insanımız zorla yaşam alanlarını terk etmek zorunda bırakılmıştır. Kürt sorunu hala kanayan bir yara olmaya devam ediyor.
Bu durum bile Dünya da ve ülkemizde barış talebinin ne kadar ertelenemez ve acil bir talep olduğunu ortaya koyuyor.
AKP hükümeti sorunları demokratik bir platformda çözmeyi ret ediyor. Çözümü savaş politikalarında ve emperyalistlerin bölgesel çıkarlarına bağlanmakta arıyor. Komşularla “sıfır sorun” politikası ve kardeşlik demagojisi üstünden yıllardır yürütülmeye çalışılan iki yüzlü hükümet politikasının bugün geldiği nokta bütün komşularla gerginlik ve savaş durumudur. Suriye ve Irak’ın iç işlerine müdahale ediyor. İran’la sorunlar yaşanıyor. Rusya, Ermenistan ve Yunanistan dahil hiç bir komşu ülke ile olağan sayılabilecek ilişkiler içerisinde değiliz. Her gün basına yansıyan karşılıklı “diplomatik” açıklamalar ve karşılıklı “tehdit”ler bile AKP Hükümeti eliyle iç savaş da dahil olmak üzere bölgesel bir savaşa doğru hızla yol aldığımızı gösteriyor.
Daha dün Afganistan da, Irak’ta, Libya’da milyonlarca insanın ölümüne yol açan ve bütün bu ülkeleri harabeye çeviren, halkları ve inançları birbirine kırdırma pahasına gerçekleştirilen Emperyalist yıkım orta yerde dururken, bir benzer politika da Suriye üzerinden gerçekleştirilmeye çalışılıyor. AKP hükümeti de bu emperyalist politikanın bölgedeki temsilcisi durumunda olmakta ısrar etmeye devam ediyor.
AKP Hükümeti sadece komşu devletlerle sorunlu ve savaşa girmeye yatkın bir hükümet olmakla kalmıyor, içeride de çatışmadan savaş koşullarına doğru hızla yol alınıyor. Kürt halkına, Alevi yurttaşlarımıza, işçilere, çevresine ve yaşam koşullarına sahip çıkan emekçilere ve köylülere, kadınlara, gençlere bütün ilerici güçlere karşı başlatılmış bir saldırı ve çatışma süreci yaşanıyor. En son Şemdinli’de yaşanan ve yirmi gün süren bölgesel çatışma ve savaş durumu, Malatya Sürgü’de Alevilere, İstanbul Ayazağa ve Muğla Dalyan’da Kürt işçilere yönelik linç girişimleri gibi gelişmeler durumun vehamet ini daha da arttırıyor. . Antep’te gerçekleştirilen bombalı saldırı ve katliamı kınıyor ve halkların kardeşliğine zarar veren provakatif bir eylem olarak değerlendiriyoruz.
Kürt’lerin ve Alevi yurttaşlarımızın ayrımcılığa tabii tutulması; farklı dillerin, kültürlerin, inançların yok sayılması; Cemevlerinin “ucube” ilan edilmesi; 4+4+4 eğitim sistemi ile çocuk işçiliğinin, çocuk gelinlerinin önünün açılması ve imam hatip döneminin başlatılması halklarımız arasındaki kopuşu büyütmekte, çatışma potansiyelini artırmaktadır.
Bu gelişmeler karşısında tüm halklarımızı duyarlı olmaya, savaş kışkırtıcı ve düşmanlaştırıcı politikaları mahkum etmeye, Kürt halkının özgürlük, Alevi yurttaşlarımızın eşitlik, işçi ve emekçilerin hak mücadelelerinin yanında durmaya çağırıyoruz.
Bütün emek ve meslek örgütlerine, yüreği insanlıktan ve emekten yana atan tüm siyasal, toplumsal yapılara, çevrelere, platformlara buradan bir kez daha sesleniyoruz!
Emperyalistlere uşaklık ve kölece bağımlılık ilişkileri içerisinde değil, Türkiye’de ve Bölgede barış, eşitlik ve özgürlük içerisinde kardeşçe bir arada yaşamak İstiyoruz.
Dünya da ve ülkemizde ekilen nefret tohumlarına, halklar ve inançlar arasında yaratılan düşmanlığa karşı barış istiyoruz. Halkların demokratik, kültürel ve insani haklarına saygı gösterilmesini istiyoruz. 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısı ile ülkenin her köşesinden barışa dair çağrılarımızı yapmak üzere buluşmak, barışın hepimiz için en onurlu ve insani çözüm olduğunu bir kez daha haykırmak istiyoruz.
Vicdanlarımızın sesine kulak veriyor ve Ortadoğu halklarının barış ve kardeşliği için alanlarda buluşuyoruz. Ölümlere seyirci kalmayacağımızı bir kez daha vurgulamak için, Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü için buluşuyoruz.
Haklarımızın taleplerini karşılayan, hak ve özgürlüklerin teminatı olacak demokratik bir anayasa için, özgürlük, eşitlik ve barış için buluşuyoruz.
Irkçılığa, ayrımcılığa, militarizme ve savaşa 'hayır!' demek için buluşuyoruz.
Yaşasın Barış!
Biji Aşiti!
Savaş Değil Barış, Ölüm Değil Yaşam!
DİSK İST.TEM, KESK İST. ŞUB. PL.,TMMOB, TTB, İHD, HDK,ÖDP, HALKEVLERİ, TKP 1920, UİD-DER