AKP hükümeti emeğe yönelik saldırılarını sürdürüyor. TBMM’de kabul edilen Toplu İş İlişkileri Yasası’nın ardından şimdi de emeklilik yaşını yukarı çekme planları yapılıyor. Halkevleri Emeklilik ve Emekli Hakları Atölyesi Yürütmesinden Abdullah Aydın ile emekli hakları hakkında konuştuk
Öncelikler Emeklilik Hakkı ve Emekli Hakları Atölyesi diyoruz. İki başlık var ve bunları açıklayarak başlayalım
Tabii. Çünkü ülkemizde emekli olabilmek de çok zor. Bugün bu güvencesizleştirme, taşeronlaştırma, prim ödenmeyişi, işten çıkarmalar, köleleştirme, düzensiz çalışma emekliliği hayalleştirdi. Bu uğurda da gerçek somut bir mücadele gerekiyor. Ancak emekli olduktan sonra da emeklilerin insanca yaşamı yani eğitim, sağlık, ulaşım gibi haklarının sağlanabilmesi için ayrıca mücadele gerekiyor. Bu yüzden iç içe ve iki başlıklı bir tanımı var bunun.
Sınıflar mücadelesinde zaten emekliler emekten yana işçi sınıfının yanında konumlanmış durumda. Zaten eskiden bürokrat olanlar da emekli olunca eski haklarını kaybediyor. Bu kesimlerde bile bir maddi birikimi yoksa insanca yaşamak giderek zorlaşıyor.
Bu atölyenin kuruluşu nasıl gerçekleşti?
Halkevleri Emekli Hakları öyküsü halkın hakları mücadelesinin bir dönemine dayanıyor. Temelleri, Halkevleri tarafından 2007’de gerçekleştirilen Halkın Hakları Forumu’nda atıldı aslında. O zaman, sağlık hakkı atölyesi içinde yer alan “Güvencesizlik” başlığı altında bir konuydu emeklilik ve emekli hakları.
2007 den 2011’e büyük değişiklikler oldu. Reform, dönüşüm dedikleri projeler aslında Neoliberal politikaların topluma dayatılmasının en yoğun yaşandığı süreç oldu. Bu dönem emeklilerle ilgili düzenlemeler de yapıldı. Sağlıkta dönüşüm en çok emeklileri vurdu. Yine sosyal güvenlik kurumlarının işlevsiz kılınması, mal varlıklarına, birikimine, arsalarına hastanelerine el konulması… Emeklilerin ve çalışanların ücretleri ve hakları üzerine kurulu yapılardı bunlar. Dört dörtlük hizmet vermiyordu ama kısmen bir koruma sağlıyordu. Sağlıkta dönüşüm denilen özelleştirmelerle bu hizmetler toplumdan koparılarak sermayeye peşkeş çekildi. Bununla kalmadı emekliliğin tutunduğu dallar kırıldı.
Tabii 1994’te emeklilerin haklarıyla ilgili Dünya Bankası ile bir sözleşme imzalandı. Emeklilerin haklarının kısıtlanması ve ücretlerinin düşürülmesi, sosyal hakların budanması noktasında talimatları oldu. Buradan başlayarak bizim işbirlikçi iktidarlar Tayip Erdoğan’a kadar bu süreci taşıdı. Erdoğan’la birlikte bu hak gaspları vb. çok daha ileri boyuta taşındı. Bu süreçte emekliler alanında hoşnutsuzluklar çıkarmıştı. O dönem 1995’te kısmen Emekli-Sen’in önderliğinde parça parça isyanlar oluşturulmuştu.
2007’den 2011’e gelinen noktada bizler, Halkevciler de halkın hakları mücadelesi yürütenler olarak emekliliğin başlı başına bir konu olarak ele alınması gerektiğini, toplumda çok büyük bir potansiyel güç olduklarını ayrıca birikimiyle, deneyimiyle, geçmişten getirdiği kültürle topluma yararlı, mücadeleye katkı sunabileceklerini düşündük. Her şeyden önce emeklilerin kendi özgüçleriyle örgütlenmeleri gerektiğini ve adım atmaları gerektiğini saptadık.
2011’deki Halkın Hakları Forumu’nda Emeklilik ve Emekli Hakları Atölyesi oluşturduk. Bu atölye, tam anlamıyla yürüyen bir mücadele üzerinden oluşmadı. Sadece Halkevleri zemininde duyarlı arkadaşların bir araya gelmesi ve Emekli-Sen’den arkadaşların katıldığı bir atölye oluşturduk. Bu atölyede emeklilerin örgütlenme hakkı, sosyal hakları, sağlık hakkı, her şeyden önce de emeklilerin toplumdaki genel durumları üzerine bir takım tartışmalar yapıldı ve bazı kararlar alındı. Bunların başında bu atölyenin ete kemiğe büründürülmesi ve mahallelerde ve her yerde bu tür atölyelerin geliştirilmesi kararları alındı. Bu kararların ardından emekli hakları sonuç bildirgesi yayımlandı.
Burada emeklilerin özgür, bağımsız ve kendi iradeleriyle örgütlenmeleri ve bu örgütlenmeyi de halkın hakları mücadelesiyle aynı eksende olması birleşik bir mücadeleyi hedeflemesi kararlaştırıldı. Çünkü, emeklilerin de eğitim, sağlık, barınma, çalışma vb. hakları yani Halkın Hakları Forumu’nun işaret ettiği tüm hak mücadelesi alanları emeklileri de içeriyor. Bu nedenle ortak bir mücadelesi olmalı.
Neler yaptınız?
Ankara’daki Halkevleri Şubelerine çağrı yaptık. Tanışma toplantıları yapıldı. Bütçe dönemlerinde eylemler yapma kararı aldık. Bu eylemleri yaptık. Bazı eylemlerde Emekli-Sen’le birlikte hareket ettik. Sonrasında bir Emekli hakları meclisi kurma kararı aldık. Henüz hayata geçmese de bu yönde adımlarımız oldu. Bir yürütme oluşturduk. Daha sonra İstanbul’da benzer toplantılar yaptık. Toplantılar neticesinde emeklilik konusunda bir duyarlılık oluştu. İstanbul’un üç ana bölgesinde tüm Halkevi Şubelerinde toplantılar yaptık ve burada da 12 kişilik bir yürütme oluşturduk. Somut adımlarımız oldu İstanbul’da da. Emeklilerin sorunları ve çözüm önerilerini tartışmak için bir panel yaptık. Çok ilgi gördü. 50-60 arkadaş katıldı. Konuşmacılar da fikirlerini ortaya attı ve önemli sonuçlar çıktı.
Öncelikle, AKP’nin son uygulamalarının emeklilerin yaşamsal haklarını yok ettiğini belirledik. Bu hakların yok edilmesi ücretlerin kısıtlanması daha büyük tehlikeleri de barındırıyor. Sağlık alanındaki dönüşüm, maaşlardaki düşüş, ulaşım zamları, enerjiye yapılan zamlar vb. daha da sorunlu bir hal alacak emekliler için hayat. Emekliler bu yüzden örgütlenmeli.
Emekli-Sen’i güçlendirir
Emekli-Sen yok mu?
Halkevleri Emeklilik ve Emekli Hakları Atölyesi asla Emekli-Sen’in alternatifi değil. Tabii ki Emekli-Sen bunun örgütüdür ama yeterli değil. Emekli-Sen de bizim örgütümüz. Biz haklar mücadelesi yürütüyoruz. Emekli hakları da ortada. Bu çözüme kavuşmuş değil. Halkın hakları mücadelesi veren Halkevleri emekli haklarını görmezden gelemez. Bir de bu Halkevleri’ne yakışır. Halkevleri halkın örgütü. Örneğin ulaşım zamlarını geri aldırma, yıkımları durdurma, HES’leri durdurma gibi eylemleri ve kısmi kazanımları oldu. Halkevleri de emekli haklarının önünü açacak bir dinamik taşıyor. Halkevlerinin hak sahiplerini mücadelenin öznesi yaparak hak koparma gibi bir özelliği var. Emekli hakkı mücadelesi veren bir Halkevi, Emekli-Sen’i de güçlendirecektir.
Mahallelerde Halkevleri emekli hakları atölyeleri gibi fiili örgütler de kurulmalı. Meclisler oluşturulmalı. Meşru, fiili, militan bir mücadeleyle emeklilerin söz ve karar sahibi oldukları, kendi iktidarlarını hayata geçirdikleri anlayışı hayata geçiren örgütlenmeler bu dönemde büyük önem taşıyor. Çünkü elimizi kolumuzu bağlayıp izlersek emeklileri iyi şeyler beklemiyor, AKP hak gasplarını ileriye götürecek.
‘Unumu eledim, eleğimi astım’a karşı mücadele
Bir de emeklilerin unumu eledim eleğimi astım tavrından kurtulmaları gerekiyor. Bu çok kötü bir şey. Toplumda da var bu. En beklenmedik insanlarda bile var. Emekli denince bir dudak bükme hali var. Emeklilerin kendisi de ne yazık ki böyle bir ruh haline bürünmüşler. “Çok şey yaptım geçmişte, şimdi gençler yapsın, başkaları yapsın” noktasında kendini belli bir yere çekmiş, kendi sınırlarına çekilmiş. Bu ruh halini yıkmak lazım, yoksa çok fazla bir şey kazanamayız.
‘Emekliler yeniden bir kimlik ve kişilik kazanmalı’
Bakıyoruz emeklilere. Kahvedekilerin yüzde 90’ı emekli ve kahve ağzına kadar dolu. Oraya sinmiş, oynadığı oyun, dünyasından vazgeçmiş. Sanki başka bir gezegende yaşıyor oysa emekliler için hayat böyle değil. Oradan çıkıp evine gitmek için bindiği otobüste başlıyor sorun, evde devam ediyor, geçim sıkıntısı var. Bu sorunlar hayatın her alanında devam ediyor. Bu noktada emeklilerin yeniden bir kimlik ve kişilik kazanmaları kendilerinin daha yaşamla bağlarının olduğunu ve daha yapacak çok işlerinin olduğunu bilince çıkarmayı başarmalıyız. “Unumu eledim eleğimi astım” zihniyetinin üzerine gitmeliyiz yani. Emeklilerin özne olması ve örgütlenmesi bizim de bunu sağlamamız gerekiyor.
Bir diğer konu, emekli hakları mücadelesi halkın hakları mücadelesiyle birlikte yürütülmeli. Bu şekilde olunca başarıya ulaşma şansı var.
İkinci bir nokta bizim mücadelemiz tüm emeklilere açık. Yani sadece sol duyarlılığı olanlar değil, emekli kimliği olan herkesin rahatlıkla kapısını çalıp içinde yer alabileceği bir çalışma.
Pekiyi bu prim ödeyip resmen emekli sayılanların dışında, yıllarca çalışmış emekliliği yok yaşı gelmiş artık çalışamıyor böyle kesimler çok. Bu kesimler de kapsıyor mu?
Tabii zaten biz emeklilik hakkı derken emekli olmak üzere olan olamayan, olma konusunda arayış içinde olanlar da var. Yürütmemizde kesintili çalışmalar yapan emekli olmayan arkadaşlar da var. Herkese açık. “Sen emekliysen gel” değil yani.
Huzurevleri vs. var…
Bunlar yine dilencileştirmeyle yapılacaksa olmasın. Bu noktada belediyelere yerel yönetimlere görev düşer. Açılacak olan yaşam evleri, huzurevleri eğer içeri doldurulursa karşı çıkılmaması gerekli. Ama bu hükümetten bu beklenemez. Emeklileri potansiyel yük olarak görüyor çünkü.
Çalışan emekliler var bir de. SGK, Türkiye’deki çalışan emekli sayısının 13.500 kadar olduğunu söylüyor.
İkinci işini yapan emekli çok fazla var. Net dökümünü bilmiyoruz ama çok yaygın. Çünkü emeklilerin büyük bölümünün evi yok. Kira vermesi gerekiyor. Yaşamını sürdürmesi için gerekli para karşılanamayınca ek işte çalışıyor zorunlu olarak.
Emekli kimliği derken az önce bahsettiğiniz dudak bükme halinin emeklilerin de kanıksanması biraz da emeklilerin itibarsızlaştırılmasıyla da ilgili sanırsam…
Evet, emeklilerin itibarsızlaştırılması, yardımlara razı olması, cemaat anlayışı ve rıza kültürüyle, dilencileştirilmesi de var. Özellikle Demirel’le başlayan sağ iktidarların emeklileri bu şekilde konumlandırması ve AKP bunu daha da ileriye taşıdı. Türkiye Yaşlılar Konseyi kurdu. Ayrıca Demirel’in kurdurduğu Türkiye İşçi Emeklileri vardı. Bu dernek Türkiye Emekliler Derneği’ne dönüştürüldü. Bu dernek emeklilerden habersiz bir şekilde maaşlarından zorunlu para kesimleriyle bir rant aracına dönüştürüldü ve SGK ile ortak hareket etmeye başladı.
Burada şu söylenebilir; sistem yanlısı politikacılar ve bugün AKP, emekliden yana gözükerek gerçek anlamda emeklilerin önünü kesmek ve emeklilerin mücadelesini, gerçek hak arayışlarının önünü kesmeyi amaçladılar. Lokal çalışmalarla emeklileri yanlarına çekmeye çalışıyorlar maalesef bunu başarıyorlar şimdilik. Bu da emekliler için itibarsızlaştırılmayı beraberinde getiriyor. Bizim emekli hakkı mücadelesini emekliler açısından bir seçenek olarak ortaya koymamız gerekiyor. Mücadele bayrağını gören emekliler de akıp gelecektir.
Mücadelenin bilince çıkarılması için mahallesinde mücadele yürütenler, işyerlerinde mücadele edenler açısından emekli hakkı mücadelesine nasıl katkı sunabilir?
Biz daha yeni yeni “Emeklilerin mücadelesi sadece emeklileri ilgilendirir” algısını yıkmaya başlıyoruz. Birçok devrimci arkadaşımız uzak duruyor, kendi işiyle bir bağlantısı olmadığını düşünüyor. Ama özellikle halkın hakları mücadelesi yürütenler açısından hak mücadelelerinin tamamı emeklileri ilgilendiriyor. Birleşik kaplar gibi birbirini geliştiren birbiri tetikleyen çalışmadır. Diyelim ki genç bir Halkevci eğitim, barınma, ulaşım hakları alanlarında mahallesinde mücadele yürütüyor. Aynı zamanda bu arkadaşımızın emekli yakınları vardır, o yakınlarının sorunları vardır. Bütün bunlar o genç arkadaşımızın da sorunudur. Barınma, ulaşım, sağlık bunlar da emeklilerin sorunları. Mücadeleleri birlikte yürütmek ve katılmak gerekiyor. Halkın hakları mücadelesi bir bütünse ve biz birlikte mücadele gerekiyorsa önce hak mücadelelerinde bir bileşik mücadele yaratmamız gerekiyor. Yani hak mücadelesi verenler kendi birleşik mücadelelerini oluşturamazlarsa toplumsal muhalefetin birleşik mücadelesini yaratmak iddiaları da havada kalır. Hak mücadelesi yürüten arkadaşlarımız kendisini emekli haklarının da bir öznesi görmeli. Tabii ki diğer hak mücadelelerini değişik görev alanları var, uzmanlık alanları var. Herkesi emekli hakkı mücadelesine toplamak gibi bir hedefimiz yok. Herkesin öncelikleri farklı ama ruh hali olarak, bilinç olarak onu duyumsamalıyız. Örneğin, herhangi bir alanda hak mücadelesi yürüten arkadaşlarımız çevresindeki emeklileri de bu mücadeleye katmalı. Emekli hakları atölyelerine çağırmalı.
Bizim mücadelemizde ikili bir yan var. Hem hukuki hem fiili mücadele. Birçok arkadaşımız emekliler için hukuk yollarının tıkandığı saptamasında bulundular ama bence hukuk yollarının sonuna kadar zorlanması lazım. Asıl olan fiili, sokakta yürütülecek mücadeledir. Bu yüzden hukuk da sendika da önemli. Bu mücadele araçlarını reddetmemek lazım. Fakat emeklilerin kazanımı sokaktan geçiyor. Emekliler sokağa döküldükleri zaman talepleri ne ise o zaman alabileceklerine inanıyorum. Örneğin İtalya’da ve Yunanistan’da görüyoruz emekliler mücadelenin ön saflarındalar ve mücadeleyi sürüklüyorlar.
Emeklilik ve Emekli Hakları Atölyesi’nin bir programı var mı?
Forumda önümüze koyduğumuz bazı işler ve programımız var. Bir kere bütçeye yönelik ülke genelinde güçlü bir eylem düşünüyoruz. Bu eylemlere hak mücadelesi verenleri de bekliyoruz. Örgütleyeni biz olacağız. Çalışmalarına başladık bunun. İlk olarak bir anket çalışmamız var. Emeklilerin yaşadıkları sorunlar, mücadeleye katılma noktasında iç dinamiklerini açığa çıkaran, ülke sorunlarına yönelik bir anket çalışmamız var. Bir de değişik sorun alanlarına yönelik kısa bilgilerden oluşan el kitapları yapmak istiyoruz.
Yaşamak için mücadele
Emeklilik sorunu tüm toplumun sorunudur. Emeklileri durağan, çürüyen olarak değerlendiren bir toplumun diğer alanlardaki sorunlarını çözmesi beklenemez. Emekliler ayağa kalktığı zaman, sokağa çıkıp haklarını aramaya başladığı zaman, nicel ve nitel bir güç oluşturdukları zaman artık toplumsal muhalefetin de son sözünü söyleme dönemleri gelmiş demektir. Hak mücadelesi verenlerin de son sözünün yaklaştığı anlamına gelir.
Görüyoruz, Tayip ustalık döneminde her konuda saldırılarını artırdı, keskinleştirdi. IMF’nin DB’nin kendisine verdiği görevleri daha hızlı yerine getirecek. AKP bir yandan göstermelik olarak Yaşlılar Meclisi kuruyor, diğer yandan da emeklileri muhtaç düşürüyor. Zayıf halka olarak görüyor. Emekliler de bugün örgütlü bir güç değiller ve örgütlü gücü bir an önce yakalamak yaratmak gerekiyor.
Biz emekliler kimseden sadaka istemiyoruz. Yıllarca oluşan birikimlerimiz var. Bu ülkeye değer kattık bu ülkenin kültürel tarihinde geçmişinde geleceğinde büyük emeğimiz var ve biz bunun bedelini istiyoruz. Bu da bizim meşru ve demokratik hakkımızdır. Şu anda ülkemizin içinde bulunduğu durum herkes açısından elverişsiz olduğu gibi emekliler için de öyle. Sermaye sınıfına kaynak aktarılıyor, emekliler, kadınlar, yaşlılar, gençler bunların sorunları çözüme kavuşturulmuyor. Bundan sonrası daha kötüye gidecek. Emekliler de bunu görüp yok olmamak için emekliler kendilerini sindikleri yerlerden kahvelerden, karamsarlıktan, yalnızlıktan sıyırıp yeniden yaşama tutunmaları gerekiyor. Emeklilerin yaşaması için mücadele etmesi gerekiyor, yaşama tutunması gerekiyor. Türkiye’de 9 milyon emekli var. 9 milyon insan neleri yapmaz, değil Türkiye’yi dünyayı değiştirir. Bunun olması için gecemizi gündüzümüze katarak çalışacağız. Halkevlerinin olduğu her yerde atölyelerimizi kurup meclisleşmeye gideceğiz. Diğer hak meclisleriyle buluşup mücadelemizi ortaklaştıracağız ve ülkemizi sömürü ve baskıdan kurtarmaya çalışacağız.
Kaynak: Sendika.Org