İstanbul'da 26-27 Ocak tarihlerinde yapılacak olan Büyük Eğitim Hakkı Buluşması öncesi Bursa'da Halkevi Şubeleri tarafından ortak bir Eğitim Hakkı Söyleşisi yapıldı.

Halkevi Onursal Başkanı Abdullah Aydın ve Eğitim-Sen MYK Üyesi Betül Öztürk Korkut'un panelist olarak katıldığı söyleşinin moderatörlüğünü Öznur Koyuncular Keskin yaptı. Öğretmenlerin yoğun katılım sağladığı söyleşi Ördekli Kültür Merkezi'nde gerçekleşti.

İlk olarak söz alan Abdullah Aydın, okularda kayıt parası toplanmasını karşı verilen mücadeleden okul destek atölyelerine, yerel ve merkezi eylemliliklerden Halkın Hakları Forumu Eğitim Hakkı Atölyesi'ne, 4+4+4 eğitim sistemine karşı ülke çapında yürütülen imza kampanyasından okul durum tespit raporlarına kadar eğitim hakkı mücadelsinde Halkevleri'nin yeri ve önemini anlattığı bir konuşma yaptı. Aydın, ardından 26-27 Ocak tarihlerinde İstanbul'da yapılacak olan Büyük Eğitim Hakkı Buluşması'na çağrı yaparak konuşmasını sonlandırdı.

Betül Öztürk Korkut ise eğitim alanında yaşanan  neo-liberal dönüşümün tarihsel olarak izini sürerek bu dönüşümde 24 Ocak Kararları'nı, GATS Anlaşması'nı ve son olarak AKP döneminde yaşanılan süreci tarifledi. Eğitimin piyasalaşması ile eğitim alanında çalışan emekçilerin güvencesizleştilmesinin birlikte yürütüldüğünü ifade eden Korkut, "okullar hayat olsun" projeleri ile eğitim kurumlarının  eğitim saatleri dışında da bir  ticarethane olarak işletilmesinin hedeflendiğini anlattı.  4+4+4 eğitim sistemi ile eğitim piyaslaştırılırken, imam hatip ortaokulları ve seçmeli dersleri ile "dindar ve itaatkar" bir toplum inşaasının geçekleştirmek için şimdiye kadarki en büyük adımların atıldığını, meslek liselerinin sayısının arttırılması projesinin sermayeye ucuz çocuk emeği sağlamak için kullanıldığını anlattı. Korkut, 4+4+4 eğitim sistemi mağdurlarının bazen kendiliğinden dahi eylemler örgütleyerek sürece müdahele etmeye çalıştığını ve mücadele edilen yerlerden önemli kazanımlar elde edildiğini  aktararak 4+4+4'e karşı mücadelenin toplumun tüm kesimlerini bir araya getiren önemli bir toplumsal muhalefet dinamiğini de açığa çıkarttığını belirtti. Önümüzdeki dönem eğitim hakkı mücadelesinin önemli bir yeri olacağını ve bu konuda herkesin özel görevleri olduğunu belirtti.
Söyleşi, 1. sınıf öğretmenlerinin 66-72 aylık çocukların eğitimi konusunda  yaşadıkalrı sıkıntıları anlatmaları ve mücadele edilmesi için sundukları öneriler ile son buldu.