Bu eşitliğin, barışın ve kardeşliğin egemen olduğu bir ülke ve dünya düşü kuranlara bir çağrıdır.
Çocuklarımıza bilimi, aydınlığı, barışı, özgürlüğü, eşitliği ve kardeşliği anlatan kitaplar okutalım. Çünkü geleceğimizin sahipleri onlar. Çocuklara güzel bir dünya kurmanın hayalini hepimiz taşımıyor muyuz? Onların özgür düşünebilen, hayata eleştirel bakabilen, kendisine ve topluma faydalı bireyler olarak yetişmesini istiyoruz. O zaman bunun için bir şeyler yapmanın tam vaktidir!
Yıllardır çocuklarımıza “Barışı, kardeşliği öğretelim” dedikçe müfredata ırkçı, cinsiyetçi, ayrımcı öğeleri yerleştirdiler. Paralılaştırılan eğitim sisteminde veliler zaten yüksek olan eğitim masrafları yüzünden çocuklarına ancak ders kitapları temin edebildiler. Ülkemizi yönetenler okuma alışkanlığının yaygınlaşması için hiçbir adım atmadılar. Elbette yönetenler okuyan bir toplumun kendileri için zararlı olduğunu düşündüler. Bu yüzden yeni nesillerin okuyan insanlar olarak yetişmesini istemediler.
Bu durum son 10 yıldır bir saldırı halinde sürüyor. Maalesef “Bizden mucit çıkmaz” diyenler tarafından yönetiliyoruz. Bizi yönetenlerin çocuklarımıza nasıl baktığını görüyoruz. Onlar çocuklarımızı ucuza çalışacak ara eleman olarak görüyorlar. Çünkü paranın saltanatının hüküm sürdüğü her yerde her çocuk yönetenler için geleceğin ucuz işçisidir. Ve asla itiraz etmemelidir, o eleştirmemeli, düşünmemeli, sorgulamamalıdır. Hatta kindar olmalıdır, onun düşmanları olmalıdır. Memleketin başındakinin çıkarlarını kendi çıkarı gibi görmelidir. Başbakan savaş dediğinde yürekten alkış tutmalıdır. O yüzden onlara göre eğitim elbette ki böylesi bir cehaleti getirmelidir.
İşte onların geleceğimize, çocuklarımıza bakışı…Yıllardır yürütülen politika da bu amaç uğrunadır. Eğitim alanında yıllardır bilimsel, insani tek bir adım atılmamasının nedeni budur. 4+4+4 her şeyi para gören, sermaye düzeniyle toplumu iktidara biat eden kullar olarak gören zihniyetin ürünüdür.
Bu kafa yapısı, bu zihniyet kitap yasaklıyor. Fareler ve İnsanlar, Zıkkımın Kökü, Bir Dinozorun Anıları, Şeker Portakalı ve daha birçok kitap Milli Eğitim Müdürlükleri tarafından yasaklandı. Sakıncalı bulduğu kitapları yasaklayanlar, gerçekten sakıncalı Adnan Hoca ve benzeri yazarların akıl ve bilim dışı kitaplarını okullarda dağıtmaktan çekinmiyorlar. Biz, felsefe öğretmenine “Çocuklarımızın akıllarını bulandırıyor” denilerek soruşturma açılan bir ülkede yaşıyoruz.
En son AKP’nin beşinci Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı da İslamcı şair-yazar Cahit Zarifoğlu’nun ismini taşıyan okulda yapılan açılışa katıldı. Bakan 2. sınıf çocuklarına Zarifoğlu’nun şiir kitabını dağıttı. Kitap baştan aşağıya savaşı özendiren, silah tutmuş çocuk resimleri bulunan ve asla çocuklara okutulmaması gereken bir kitap. Ama Nabi Avcı kitabı savundu. Çünkü Avcı savaş çıkartmaya hevesli bir hükümetin bakanı. Çünkü Nabi Avcı kindar nesil isteyen, “Bizim çocuklarımızdan bilim adamı olmaz” diyen bir iktidarın bakanı.
Biz dünyanın bütün çocuklarının savaşların olmadığı, insanların ölmediği, barışın, kardeşliğin, eşitliğin olduğu bir dünyada yaşamasını ve büyümesini istiyoruz. Bütün çocuklardan bilim insanı da olur, sanatçı da… Biz çocuklarımızın özgür tercihleriyle yaşamlarını sürdürebilecekleri yarınları onlara bırakmak istiyoruz.
Herkese çağrımızdır: Karanlıktan şikayet etmeyelim, bir mum yakalım. Çocuklarımıza bilimin, insanlığın ortak değerlerini taşıyan, barışı, kardeşliği anlatan kitaplar okutalım. Onlar iktidarlarının gücünü kullanarak bizden topladıkları vergilerle yandaş yayınevlerinin gerici kitaplarını çocuklarımıza dağıtmayı kendilerine hak görüyorlar. Biz de bir yandan buna sessiz kalmayalım, diğer yandan faydalı kitapları çocuklarımıza dağıtalım. Bu bir dayanışma çağrısıdır. Bulunduğumuz mahallede, çalıştığımız işyerinde bu sesi büyütelim okullarda dağıtılmak üzere kitap toplayalım ve çocuklarımıza dağıtalım.
KARANLIĞA İNAT BİR MUM DA SEN YAK!
Halkevleri Eğitim Hakkı Meclisi