Kadınlar MorFest’te buluştu: İtaat etmiyoruz, geceleri, sokakları terk etmiyoruz

Pt, 18/04/2016 - 20:51
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

İstanbul’da bu yıl ilk defa düzenlen ve büyük bir coşkuyla gerçekleşen MorFest’te yüzlerce kadın Abbasağa Parkı’nda buluştu. “Bu Hayat Bizim” diyerek örgütlenen ve Morfest gönüllüsü kadınların düzenlediği festival gün boyu sürdü. Her yaştan kadın düzenlenen atölyelerde ve forumda yan yana geldi. Festivalde iktidarın kadınlara ve halklara karşı yürüttüğü savaş politikalarına, kadın düşmanlığına, eril düzene, gericilikle beslenen çocuk istismarına, heteroseksist ve erkek egemen sisteme karşı birlikte mücadele  çağrısı yapıldı.  ‘Başka bir eğlence mümkün’ diyen kadınlar etkinliklerin sonrasında düzenlenen konserde birlikte coşkuyla eğlendi. Dans etti. “Geceleri de sokakları da terk etmiyoruz” diyen kadınlar program bittiğinde de festival alanını terk etmedi

İstanbul’da yasak tanımıyoruz diyerek coşkuyla geçirilen 8 Mart’ın ardından bu coşkuyu ve dayanışmayı sürdüren yüzlerce kadın, “Bu hayat bizim” diyerek MorFest kadın buluşması için 17 Nisan’da Beşiktaş Abbasağa Parkı’nda bir araya geldi. Kadınların gönüllü emeği ile hep birlikte planladıkları, sponsorsuz, fonsuz örgütlediği festivalde kadınlar birlikte üretti, birlikte eğlendi.

Sabah saatlerinden itibaren alanı düzenleyen kadınlar festival sırasında kendi güvenliklerini kendileri sağlarken, festival alanı ve atölyelerin düzenlendiği alanlar mor kordonla çevrildi, giriş çıkışlar esnasında ise arama yapıldı.

Festival alanında dayanışma stantları kuruldu. Barış için Kadın Girişimi (BİKG)’nin başlattığı “Her Yaşama 1 Oda”kampanyasını festivale taşırken, Lezbiyen Biseksüel Feministler, Feminist Politika dergisi, üniversiteli kadınların çıkardığı Karın Ağrısı dergisi ve Güldünya yayınları stant açtı. Kadınların kendi emekleri ile hazırladıkları yiyecek ve içecek stantları yer aldı.

Festivalde; vegan, cinsellik, drama, öz savunma, çigong meditasyon, şiddetsiz oyun, vicdani ret atölyesi, el sanatları çalışmaları yapıldı. Özsavunma ve cinsellik atölyesine yoğun katılım dikkat çekti. Açık havada kadınların hem birlikte tartıştığı, hem oyunlarla birlikte öğrendiği ve üretttiği etkinlikler düzenlendi. Kadınlar atölyelerde ürettikleri takı, çanta ve kilden yaptıkları süs eşyalarını kurdukları stantlarda satarak festival bütçesine katkıda bulundu.

“Tüketme takas et” diyen kadınlar kitap, müzik albümleri ve giyime kadar küçük bir takas pazarı kurdu.

Festival, atölyelerin ardından “Kadın düşmanlığına karşı kadın mücadelesi” forum ile devam etti.

Forumda ilk öz savunmasını geliştirerek, kendisine şiddet uygulayan eşini öldüren Yasemin Çakar ile “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisine imza attıkları için tutuklanan Barış için Akademisyenler’den Esra Mungan ve Meral Camcı’dan etkinliğe gelen mesajlar da okundu.

Forumun açılışında konuşan Sultan Çit, son dönemlerde AKP iktidarı ile birlikte gelişen kadın katliamları ve çocuk istismarlarına değinerek, kadınların AKP’nin savaş konseptine karşı barışın yanında olmaya devam edeceklerini bildirdi. “Hepimiz gerçek adaleti gerçek barışı, eşitliği, özgürlüğü hak ediyoruz” diyen Sultan, kadınlar ve LGBTİ’ler olarak yasaklardan korkmadıklarını, erkek egemenliğe baş eğmeyeceklerini ve susmayacaklarını söyledi. Sultan meşrumüdafada bulnup kendisine şiddet uygulayan eşini öldüren ve tutuklu olan Yasemin Çakal’ın gönderdiği mektubu okudu.

Ardından söz alan Barış için Akademisyenler’den Nuket Sirman, barışı savunmaya devam edeceklerini belirtirken tutuklu akademisyenlerden Esra Mungan ve Meral Camcı’nın mektuplarını okudu.

Ben pes etmedim, etmemeyi de sizden öğrendim”

 

“Ben artık yalnız olmadığımı biliyorum” diyen Yasemin Çakal mesajına şöyle devam etti: “Ben bu festivalde sizinle olmayı hoplayıp zıplamayı halay çekmeyi isterdim. Dışarıda olsaydım ne yapar ne eder gelirdim oraya. Özkan engel olsa bile gelirdim. Pencereden kaçar gelirdim. Herkes mücadele etsin. Bırakmasın hiç mücadeleyi. Ben bırakmıyorum, burada dahi ediyorum. Hiç pes etmeyin, ben etmedim, etmemeyi de sizden öğrendim. Bu çile kadınlar sayesinde bitecek. Ağabeyim bile değişti. O kaba saba abim akademisyenler için nöbete dahi katıldı. Hayret ediyorum bir yandan ama tüm bunların hepsi kadınların mücadelesi ile oluyor. Dünyayı kadınlar değiştirecek lafı boşuna söylenmemiş, öyle olacak çünkü. Ne varsa yine kadınlarda var diyorum. Hepinizi çok seviyorum, beni bırakmadığınız ve yanımda olduğunuz için çok teşekkür ediyorum. Bir gün güneş bizim üstümüze de doğacak. Yaşasın kadın dayanışması”

“Kadınlar geçmişi bugünü ve geleceği yazacaklar kendi dillerince”

Mesajında barışın olmadığı bir ülkede erkek şiddetinin kışkırtıldığını belirten Yrd. Doç. Dr. Esra Mungan ise “Kadınlar çocuklar erkek şiddetine maruz kalıyor ve egemenler bunu marifet olarak ele alıyor. Erkek şiddetini neredeyse kollayan bir zırh var. Kadınlar olarak hep birlikte hem o zırhı kırmak hem de bu topraklara kalıcı barışı getirmek için mücadele edeceğiz. Bu mücadelemizde bizi biz yapan ‘inadımızı’ hep koruyacağız. Hepinizi kucaklıyorum” ifadelerini kullandı.

Yrd. Doç. Dr. Meral Camcı da mesajında “Bu dünyanın en kadim, en direngen, eşitlik, özgürlük ve barış mücadelesinin en dinamik bileşeni kadınlara” diye başlayan mesajında “Burada o kadar çok kadın hikayesi biriktiriyoruz ki, anlatılacak, hepsini birleştirip mavi göğe salacağımız günler de gelecek. Kadınlar geçmişi bugünü ve geleceği yazacaklar kendi dillerince” ifadelerine yer verdi.

22 Nisan’a çağrı

Okunan mesajların ardından 22 Nisan’da görülecek Barış için Akademisyenler’in davasına çağrı yapıldı. Ardından forumda konuşan kadınlar evde, üniversitede, iş yerinde her alanda karşılarına çıkan kadın düşmanlığı ile mücadele ederken asıl olarak kadın dayanışmasından güç aldıklarını vurguladı.

Ensar Vakfı’na bağlı yurtlarda gerçekleşen çocuklara yönelik cinsel istismarın tesadüf yada tekil olmadığını, yıllardır gericiliği yukarıdan aşağı körükleyen siyasal iktidar politikalarının ürünü olduğu söylenirken, yine diğer alanlarda olduğu gibi bu alanda da kadınların sokağa çıkarak mücadele ettiği ifade edildi, gericiliğe karşı mücadele çağrısı yapıldı. Kürt coğrafyasında yaşanan katliamlara ve savaş politikalarına karşı mücadele çağrısı yapıldı. “Eşitlik yoksa aşk yok, özgürlük yoksa mutluluk yok” diyen kadınlar özgürlük mücadelesini yükselteceklerini, iktidarın karanlığına teslim olmayacaklarını vurguladılar. Feminist mücadelenin önemine ve erkek egemenliğinin tüm yapı ve yansımalarına karşı mücadele çağrısı da yapıldı.

Forum birçok kadın MorFest’in tekrarlarının yapılmasını istediklerini söylerken festival ekibi, festivalin örgütlenmesinden her sürecine kadınların katılımına açık olduğunu ve yeni bir festivali de ancak böyle düzenleyebileceklerini ifade etti. Ayrıca MorFest’in Facebook  sayfasını kullanarak tartışmaları sürdürme çağrısı yapıldı. Festivali büyütmek, bir kaç güne ve diğer illere yaymak konusunda öneriler de yapıldı.

Forumun ardından Morfest Müge Tosun,  Burcu Yeşilbaş, Mehtap Meral ve kadınlardan oluşan Zile Basıp Kaçanlar grubunun sahneye çıktığı konserle devam etti.

Kadınların büyük bir coşku ile sonuna kadar katıldığı etkinlik konserle sona ererken, kadınlar kendilerinin çaldıkları şarkılarla bir süre daha alandan ayrılmadı.