14 Kasım günü cumhurbaşkanın çağrısıyla geçekleşecek olan ''Milli Tarım Buluşmasına karşı Manisa'da tarım üreticileri 12 Kasım günü bir araya geldi ve sorunlarını tartıştı. Cumhurbaşkanı'nın milli tarımcılar buluşması çağrısının milli tarımın tasfiye edildiği, milli ve yerli üretimimizin kısıtlandığı, toprak ve fabrikalarımızın uluslararası sermayeye peşkeş çekildiği günümüzde fazlasıyla ironik olduğunun dillendirildiği panelden cumhurbaşkanına seslenildi: ''Madem milli tarım, o halde milli tohum istiyoruz'' .
Manisa Akhisar'da tarım üreticileri Türkiye'de tarım politikalarını ve bu politikaların sonuçlarını tartışmak üzere bir araya geldi. Halkevleri’nin çağrısıyla gerçekleşen panelde moderatörlüğü Halkevleri Onursal Başkanı Abdullah Aydın yaparken, konuşmacılar Ziraat Mühendisi Doç. Dr. Gökhan Günaydın ve Ziraat Mühendisi Mehmet Akif Aksezgin'di.
Açılış konuşmasında Abdullah Aydın ''90lardan sonra ülkemizde yaşanan özelleştirmeler ve piyasalaştırmalardan tarım da nasibini almış duruyor. Neoliberalizmin kamusal alanı yok eden, her şeyi piyasaya bağlayan var olma çabası tarım alanına da bizlere saldırı olarak vücut buldu. Halkın Hakları Var diyerek başlattığımız yolda bugün toprağımıza, havamıza, suyumuza sahip çıkma bizler için bir yurtseverlik görevidir. En temel yaşamsal haklarımızın gaspına karşı bugün yan yana gelmek daha büyük bir anlam taşıyor. Bunun için Halkevleri Emekli Hakları Meclisi olarak Halkevleri Gıda ve Beslenme Atölyesi Kooperatifi kurduk. Var olan tarım ve gıda politikalarına alternatif bir deneyimi oluşturuyoruz.'' dedi.
Abdullah Aydın'ın ardından Doç. Dr. Gökhan Günaydın ''Bugün iç savaş koşullarının yaşandığı, her gün yeni bir saldırı dalgasıyla güne başladığımız bir dönemde tarımı konuşmak tam da bugün için ihtiyacımız olan şey. Çünkü faşizmin artan koşullarında yan yana gelmek ve en temel yaşamsal haklarımız karşısında bir itirazı sunmak dün olduğu kadar bu gün de önem taşımakta ve iktidar karşısında bir mevzi oluşturmaktadır.'' diyerek başladığı sunumunda Türkiye'nin son 15 yılda tarım politikasından saptığını, üretilenin 10 katının ithal edildiği bilgisini verdi. Türkiye'nin nüfusuna orantılı olarak 10 yıl sonra bu üretim politikası ile büyük bir sorun yaşayacağını savunan Günaydın, "Eskiden üreten bir ülkeydik, ama AKP iktidarından sonra her şey özelleştirilince Üretimden sapıp ithalata yöneldik. 8 Milyar liralık bir dışarıya ihracat yapılırken bunun 10 katı yani 80 milyar lira ithal ediyoruz. Türkiye için eskiden buğday ambarı denirdi, şimdi o deyimin yanına bile yaklaşamayız. Başbakan Yıldırım çıkıp çiftçiye 14 yılda 80 milyar lira destek verildiğini söylüyor, ama bu süre içerisinde 120 milyar lira çiftçiden vergi alındığını söylemiyor. Üreten bir toplumdan hazır yiyen bir topluma dönüştük. Bu sadece tarımda değil, besicilikte de öyle. 1980 yılındaki hayvan sayımız bugünün 10'da 1'i bile değil." ifadelerini kullandı.
Sözleşmeli üretim ile Türkiye'de tarımın tasfiye edildiğinin vurgusunu yapan Mehmet Aksezgin, serbest piyasa koşullarında tamamen korunaksız dayanaksız kalan üreticilerin sözleşmeli üretim ile kendi topraklarında köle haline getirildiğini ve bu hukuksuz hukuk karşısında haklarımızı bilmemiz gerektiğini söyledi.'' Uluslararası tekeller endüstriyel tarım modelini dayatarak; doğal kaynaklarımızı, topraklarımızı, sularımızı kirletiyorlar. Biyolojik çeşitliliğimizi yok ediyorlar. Ülkemizin geleceğini çalıyorlar.'' diyen Aksezgin konuşmasını bölge tarımının sorunlarına karşı bu yan yana gelişlerin artacağını, Halkevleri olarak üreticisinden işçisine Akhisar'da bir mücadele deneyimi yaratmak gerektiğini söyleyerek bitirdi.
Buluşmanın forum kısmında konuklar söz alarak hem bölgenin asli sorunları üzerinde durdu, hem de kurulacak olan yeni mücadele deneyimine dair ipuçları verdi. 14 Kasım günü cumhurbaşkanın ''Milli tarım buluşması'' çağrısının milli tarımın tasfiye edildiği, milli ve yerli üretimimizin kısıtlandığı, toprak ve fabrikalarımızın uluslararası sermayeye peşkeş çekildiği günümüzde fazlasıyla ironik olduğu dile getirilirken cumhurbaşkanından ''madem milli tarım, o halde milli tohum istiyoruz'' talebi oluştu.
Yaşama müdahale eden sadece itiraz değil; iktidarı hedefleyen bir mücadele ile ve sadece konuşarak değil, sık sık yana gelerek, üreterek, tıpkı 1978'de Akın Özdemir'in yaptığı gibi yaşamın içinden bir mücadele deneyimi oluşturma fikriyle son bulan panelde Akhisar Kadın Derneği, Akhisar CHP ilçe teşkilatı ve İzmir Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Ferdan Çiftçi de panele katkı sunanlar arasındaydı.