1. Dört halkalı imalat taşeronlaştırma zincirleri
Araştırma bulgularının en önemlilerinden bir tanesi, çeşitli grupların odak noktalarındaki farklılıklara karşın, büyük markaların ve perakendecilerin taşeron zincirlerinin dört imalat halkasından oluştuğunu göstermektedir. Büyük markalardan ve uluslar arası perakendecilerden gelen siparişler, bu kurumların sipariş bürolarından yapılmakta ve üretici ülkedeki en büyük imalatçılara sözleşme ile aktarılmaktadır. Bu imalatçılar giysinin ya tümünü ya da parçalarını orta büyüklükteki imalatçılara taşeron ilişkilerle devretmektedirler. Onlar da, işi daha küçük birimlere ve ev eksenli çalışanlara aktarmaktadırlar.
Giysi sektöründeki formel ve informel emek arasındaki farkların bulanıklaştığı iyi bilinmekle birlikte, araştırmanın bir başka önemli bulgusu işçi ve işveren arasındaki farkın bulanıklaşmasıdır. WWP’nin yaptığı araştırma, bant ustalarının işlerin yoğun olduğu zamanlarda işi ev-eksenli çalışanlara aktaran ajanlar olarak iş gördüklerini göstermektedir. Büyük imalat birimlerindeki bant ustaları işi ev eksenli çalışanlara ya da (bunu yaparak daha fazla kazanacaklarsa) bir başka taşerona aktarmaktadırlar. Araştırmacılar bu ustaların ev eksenli çalışanlara bu işler için kazandıkları ücretin yüzde 20-30’unu aktardıklarını keşfetmişlerdir. Ev eksenli çalışanlar, işlerin yoğun olduğu mevsimlerde, günde yaklaşık 1.64 dolar kazanmakta iken, 80 ev eksenli çalışana sahip olan bir bant ustası aynı mevsimde günde 316.80 dolar kazanmaktadır. Bant ustaları kendileri de işçi olmalarına karşın ev eksenli çalışanları çalıştırmaktadırlar, işçi ile işveren arasındaki bu örtüşme işyeri ve mahallede gerilimlere neden olmaktadır. Bunun nedeni işyerinde idarenin, kayırdıkları bant ustalarına taşeronlaştırılabilecek ek kotalar dağıtmalarıdır, bazı ustalar dört ya da beş ev eksenli çalışan çalıştırmaya yeten kotaya sahipken, diğerleri seksen ev eksenli çalışan çalıştırmaya yetecek kota kullanabilmektedir. Ev eksenli çalışmanın kişisel ilişkilere dayanması topluluklarda bu ilişkinin yeniden üretilebilmesine neden olmaktadır. Bu durum toplulukların kendi içinde ve bant ustalarını bir gelir kaynağı olarak gören ancak aynı zamanda ilişkinin sömürücü niteliğini fark eden aileler arasında gerilimler yaratmaktadır.
Üretimin yeniden dağıtılmasının arkasındaki temel motif maliyetlerin azaltılmasıdır. Birçok imalatçı bugün uluslar arası, bölgesel ya da ulusal düzeyde bu işleme başvurmaktadır. Uluslar arası düzeyde BK imalatçıları giysi üretimini deniz aşırı yerlere taşeronlaştırmaktadır. Bölgesel düzeyde, imalatçılar, Çin’in Guangdong Eyaletindeki Hong Kong merkezli yatırımlardaki hızlı artışın da gösterdiği gibi, işi daha ucuz ülkelere aktarmaktadırlar. Ulusal düzeyde, imalatçılar işi ücretlerin daha düşük ve sendikaların daha az aktif olduğu daha küçük ilçelere ya da illere aktarmaktadırlar.
Dokuz ülkedeki üretime de küçük-ölçekli fabrikalar ve atelyeler egemendir, bunlar genellikle kısa vadeli sözleşmelere sahip olan ya da hiçbir sözleşmesi olmayan işçileri çalıştırmaktadırlar. Pakistan ve Bangladeş’te araştırmaya katılanların yüzde 95’inin sözleşme kağıdı yoktur, bu yüzden çalıştıklarını kanıtlayamamakta ve işçi olarak sahip oldukları haklardan yararlanamamaktadır. Birçok ülkede ulusal emek yasaları yasaların küçük işletmelerde geçerli olmaması nedeniyle işçilerin kayıt dışılaşmasını örtük biçimde desteklemekte, böylece işçiler kendilerini koruyamamaktadırlar. Sri Lanka’daki araştırma işverenlerin sorumluluklarından kaçmak için kullandıkları bir başka yöntemi aydınlatmaktadır. Görüşülen işçilerden bazıları kendilerini “kendi kendisini istihdam eden” olarak nitelendirmiştir, ancak bunların çalışma saatleri, ücretleri ve işleri başkaları tarafından örgütlenmektedir. Bu durumun nedeni belki de işverenlerin kendilerine, bu işçilere sosyal refah ödemelerinden ve diğer katkılardan kaçınmak için böyle söylemiş olmalarıdır.
Giysi sanayisi zaten yüksek oranda kadınlaşmış bir işgücüne sahiptir. Araştırma işyerlerindeki hiyerarşilerin, tek yanlılıkların ve ayrımcılıkların katılaşmasına ışık tutmaktadır. Cinsiyet, yaş ve etnisite işçilere karşı işçi dayanışmasını daha da kırmak üzere kullanılmaktadır. Sendikaların sürekli tehdit altında oldukları bir ortamda bu durumun ciddi sonuçları vardır.
işçilere genellikle düşük ücret gecikmelerle ödenmektedir. Ödeme yöntemleri çok karmaşıktır, birçok durumda kombine, zaman ve parça-başı bir ödeme temeline dayanmaktadır. Bu karmaşık sistem işçilerin kendi ücretlerini önceden hesaplamalarını ya da ödenmesi gerekenin ödenip ödenmediğini denetlemelerini zorlaştırmaktadır. Birçok işçi ücretleri ödendiğinde kendilerine boş kağıtlar imzalatıldığını, yani işverenlerin işçilere gerçek gelirlerini açıklamadığını bildirmiştir. Sosyal haklardan yararlanması gereken işçilerden yapılan kesintilerin kendilerine ödenmediği ve işveren tarafından tutulduğu, böylece işçilerin tıbbi ve sosyal hizmet yardımlarından yararlanamadığı birçok örnek de mevcuttur.
Araştırma çalışma saatlerinin iki uç arasında salındığını göstermektedir: ya çok uzun ya da çok kısa. İşçiler yoğun zamanlarda genellikle ara vermeksizin günde 10/16 saat çalışmaktadırlar. Yine, kayıt dışılaşmanın artması sonucunda, birçok işçinin ya kısa dönem sözleşmeleri bulunmakta ya da hiçbir sözleşmesi bulunmamamakta, bu durumda diğer mevsimlerde işten atılmaktadırlar. Aşırı çalışma asgari ücret altı ücretlerle bağlantılıdır. Bulgaristan’daki aile ücreti ayda 555-598 dolardır, ama dikişçi ücretleri yaklaşık ayda 98-111 dolardır. Düşük ücret düzeylerini dengelemek için, işçiler günde 12-16 saat kesintisiz çalışmaktadır. Bu biçimde 192 dolar, yani yoksulluk sınırının yüzde 30’u kadar gelir elde edebilmektedirler.
Raporlar bu konuda neredeyse aynı içeriktedir. İngiltere’de çok yüksek ya da düşük ısılar; toz, yetersiz havalandırma; yetersiz ışıklandırma; aşırı gürültü; yangın merdiveninin olmayışı; kapalı çıkışlar; sağlıksız kantinler; içme suyunun olmaması gibi öğeler içermektedirler. Bu koşulların ortaya çıkardığı özel hastalıklar bir yana birçok işçi sürekli yorgunluk, başağrısı gibi sorunlar yaşamakla birlikte yine de hastalığa bağlı izin alamamaktadırlar.
Taciz kadın işçiler erkeklere göre daha fazla taciz edildikleri için genellikle daha cinsiyetle ilgili bir konudur. On raporun dört tanesinde taciz vakası yer almıştır ancak bu konu daha fazla aydınlatılmayı beklemektedir. Pakistan ve Bangladeş raporlarının ilginç bulgularından bir tanesi fazla mesai ile cinsel taciz arasındaki bağlantıyı açığa çıkartmalarıdır. Uzun iş zamanları kadınları işten eve gidecek güvenli ulaşım aracı bulamamaları ve cinsel saldırı ve tacize daha elverişli koşulların ortaya çıkması demektir.
Bütün raporlar sendikaların karşıkarşıya kaldıkları artan baskıları göstermektedir. Militanlar kara listeye alınmakta, sendikalaşma önlenmeye çalışılmaktadır. İnformalleşme artarken sendikalaşma zorlaşmaktadır. Toplu sözleşmelerin yapılabildiği durumlarda da sendikalar bu sözleşmeleri iyileştirme olanağını bulamamaktadır.
Araştırmanın açık bulgularından birisi katılımcı ülkelerdeki güvencesizlik koşullarının yaygınlaşmasıdır. Bulgular yasaların, kodların ve standartların üretim zinciri içinde parçalandığını göstermektedir. Aşırı çalışma saatleri, işsizlik, asgari ücret altı ücretler ve örgütlenme ve toplu pazarlık hakkının ihlali
Hepsi de iç içe konulardır. Artan esnekleşme artan informalleşme ve güvencesizleşme ile sonuçlanmaktadır. İşçiler işlerini yitirmekten korkarak daha düşük ücretlere razı olmakta, ücretler düşünce yeterli gelir elde etmek için çalışma süreleri uzatılmaktadır. Güvencesiz işlerin anlamı işçilerin işlerini kaybetme korkusu nedeniyle örgütlenememesi demektir.
Giysi sanayindeki işçilerin karşılaştığı sorunlara karşı bir çıkış yolu mümkündür. Bu araştırmanın hedefi giysi endüstrisindeki işçileri sanayinin nasıl yapılandığı konusunda aydınlatmak böylece kendi yaptıkları işin küresel ekonomi ile olan bağlantısını görmelerini sağlamaktır. İşçilerin haklarını yeniden talep etmek için kendilerini örgütlenmesine katkıda bulunmanın yaşamsal bir adımı olan eğitim bilinçlenme yaratmaktadır.
Araştırma Özeti
Jennifer Hurley
Haziran 2003
Giriş
Bu rapor Bulgaristan, Hong Kong, Tayland, Filipinler, Sri Lanka, Hindistanr, Bangladeş, Birleşik Krallık, Pakistan olmak üzere dokuz ülkedeki örgütlenmeler tarafından yürütülen bir yıllık bir araştırmanın sonuçlarını özetlemektedir. Proje WWW (Women Working Worldwide- Dünya Çapında Çalışan Kadınlar) tarafından katılımcı örgütlerle birlikte giysi sanayindeki taşeronlaştırma zincirleri ve çalışma biçimleri konusunda daha önce yürütülen çalışmaların bir sonucu olarak doğdu. Katılımcılar endüstrinin ve kendi yerelliklerindeki taşeronlaştırma ilişkilerinin yapısını daha iyi anlama ihtiyacı sergilediler. Araştırmanın iki amacı vardı. Birincisi, işçilere ve militanlara içinde çalıştıkları giysi fabrikasından başlayan taşeronlaştırma süreçlerinin kavratılması. İkincisi, bu bilgiyi örgütlenmek ve işçiler arasında eğitim yoluyla bilinçlenme yaratmak için kullanmak.
Bu farklı amaç ve hedeflerin ışığında her bir araştırma raporu farklı odaklara sahip oldu ve farklı konuları aydınlattı. Bu durum özet yazımını zorlaştırmaktadır! Her bir araştırma projesi için görüşülen kişi sayısı Sri Lanka’da 185 işçiden Bangladeş’te 30 işçiye kadar uzanan bir çeşitlilik göstermektedir. Raporun bulguları giysi sanayindeki taşeronlaştırma zincirlerine dair temel konuları aydınlatmaktadır ancak bu rapor kesin bir açıklama olmayı amaçlamamaktadır. Bunun yerine, çeşitli raporlarda sürekli olarak ele alınan bazı konulara işaret etmektedir. Ancak her bir ülke tamamen kendisine özgü konular üzerine odaklandığı için, ülkeler arasında kolay kıyaslamalar yapmak mümkün değildir.
Bu belge dört bölüme ayrılmıştır.
Bölüm 1, Katılan kurumların araştırma öncelikleri
Bölüm 2, Giysi sanayindeki taşeronlaştırma zincirlerinin işleyişi, bu zincirlerin işleyişini ele almaktadır.
Bölüm 3, Taşeronlaştırmada Eğilimler
Bölüm, 4
Taşeronlaştırma zincirlerindeki işçilerin sorunları
Bölüm 1 Katılan kurumların araştırma öncelikleri
(Bulgaristan-Avrupa Ortaklık Birliği Bulgarian-European Partnership Association (BEPA)) bazı uluslar arası şirketlerin taşeronlaştırma zincirlerinin, mümkün olduğu yerde ev eksenli çalışanları da kapsayan yatay ve dikey haritasını çıkardı. Komünizm sonrasında ölçek olarak büyüyen ancak sözleşmeli, geçici ve informal işçi çalıştıran sanayideki ücçret ve çalışma koşullarını sergiledi.
Hong Kong Hıristiyan Sanayi komitesi (The Hong Kong Christian Industrial Committee (HKCIC)) Çin, Guangdong Eyaleti’ndeki Hong Kong merkezli arz zinçirlerinin özetini sundu. İşçilerin özellikle de ev eksenli-informal işçilerin çalışma koşullarını formel işçilerinkiyle kıyasladı.
Kadınların Dostları, Friends of Women (FOW),Tayland’da, üç firma seçerek bunların zincirlerinin ve işçilerin çalışma koşullarını sergiledi. Çalışma üç firmada örgütlü sendikaların desteğiyle gerçekleşti. Şirketteki sendika üyeleri araştırmayı kendilerinin sürdüreceği ve proje bittikten sonra da sendikanın taşeronlaştırma pratiklerini izlemesine olanak verecek biçimde araştırma teknikleri konusunda eğitimden geçirildiler.
Bangladeş’te Karmojibi Nari mülk sahiplerinin, ayakçıların ve hükümetin sanayide ve arz zincirinin yapısı açısından oynadıkları rolü inceledi. Kotalı ve kotasız sanayileri kıyaslayarak giysi sanayinin 2005 sonrasında karşılaşacağı engel ve olası stratejileri incelediler. Sendikal hareketin zincirin belirli noktalarında hisse sahipleriyle bütünleşmesinin işçiler açısından yarattığı problemlere değindiler.
Filipinler Araştırma Merkezi Philippine Resource Centre (PRC) giysi sektörünün Filipinlerdeki mali önemini inceledi. Üç büyük ÇUŞ’un üretim stratejilerini ve taşeronlaştırma zincirlerini ele aldı. Filipin hükümetinin giysi kotalarının sona ermesi sonrasında izleyeceği strateijiyi aydınlattı.
Yine Filipinlerdeki Kadın işçiler programı Women Workers' Program (WWP) Baguio EPZ’deki giysi sanayini inceledi ve Adriste ile Dae Gu Apparel şirketlerinin taşeronlaştırma zincirlerini ele aldı. İşçilyerin zincir boyunca karşılaştıkları sorunları genellikle ev eksenli çalışan geleneksel dokuma sanayisindeki kadın işçilerin koşullarıyla kıyasladı. Sözleşmeli ve geçici işçilerin birlikte örgütlenme olanaklarını inceledi.
Sri Lanka Ulusötesi Bilgi Alışverişi Sri Lanka Transnational Information Exchange (TIE-Asia) Sri Lanka giysi sanayindeki taşeronlaştırmanın yapısını informal ihracat firmaları ile ev eksenli çalışanların deneyimleri açısından inceledi. Proje BK merkezli satıcıların Sri Lanka şirketlerine ve ev eksenli çalışanlara uzanan taşeronlaştırma ağını haritalandırarak marka için üretenlerle informal sektör arasındaki ilişkiyi açığa çıkardı.
Hindistan’daki Sendikal Araştırma Grubu Union Research Group (URG) Hindistan giysi sanayini taşeron zincirlerinin ihracata dönük üretimine odaklanarak araştırdı. İnformal sektördeki işçilerin koşullarını belgeleyerek ÇUŞ’lardan Bombay’daki informal işçilere ve ev eksenli işçilere uzanan üç taşeronlaştırma zincirini ortaya çıkardı. İşçilere destek hukuk hizmeti araştırması da yaptı.
Pakistan’daki Çalışan Kadınlar Örgütü Working Women's Organisation (WWO) iki büyük ÇUŞ’un zincirlerini açığa çıkartarak genel olarak giysi sanayindeki sözleşme ve alt sözleşme zincirleri hakkında bilgi topladı; aracıların, taşeronların ve gerçek şirketlerin rollerine baktı. Zincirin fabrika ve ek eksenli kadın çalışanlarının koşullarını araştırdı.
BK’da Dünya Çapında Çalışan Kadınlar Women Working Worldwide (WWW) taşeronlaştırmanın BK’da nasıl yapılandığını ve sanayideki değişimlerin zincirin her bir noktasını nasıl etkilediğini ortaya çıkardı. BM’da üretip yurtdışına taşeronlaştırma yapan, ve yalnızca BK’da üretim yapan elde örme şirketlerinin
ve ev eksenli işçilerle çalışan şirketlerin üç ayrı zincir biçimini inceledi.
Bölüm 2 Giysi Sektöründe Taşeronlaşma Zincirlerinin İşleyişi
Araştırma giysi sanayinde son 30 yılda ortaya çıkan meydan okumaları incelemektedir. Giysi sanayindeki yoğun uluslar arası ve yerel rekabet sanayileşmiş ülkelerdeki imalatçıların daha fazla üretimi daha düşük ücret ekonomilerine aktarmaları demektir. Üretim üzerindeki sonuçları esneklik ve fiyat konusuna daha fazla odaklanılması olmuştur. Bu durum alıcıların daha hareketli olması ve imalatın yerini kolayca değiştirebilmeleri nedeniyle taşeronlaştırmada dramatik bir artış yararmıştır. Ticaret yasalarındaki değişiklikler, örneğin Multi-Fibre anlaşması gibi, Bangladeş, sri Lanka ve Pakistan gibi ülkelerde giysi sanayinin gelişmesiyle sonuçlanmıştır; buralarda her dört işçiden birisi giysi sanayinde istihdam edilmektedir. Bu ülkeler ticaret kuralları 2005’de değiştiğinde tüm rekabet gücünü yitirecek olan bir sanayiye bağımlı hale gelmişlerdir.
İmalatçı ülkeler mümkün olduğu kadar rekabet edebilmek için maliyetleri azaltmakta ve çekirdek işgüçlerini azaltarak ve daha küçük üreticilerle ev eksenli çalışanlara geçerek esnekliklerini yükseltmektedirler. Bu biçimde, güvencesizlik bu baskılara direnme gücü en az olan çünkü gücü olmayan, karşı karşıya kaldığı koşulları kabul etmek zorunda olan zincirin en alt halkalarına doğru aktarılmaktadır. Bu durum en büyük imalatçılar açısından olduğu kadar karmaşık yerel taşeronlaştırma zincirleri yaratan serbest ihracat bölgeleri ve endüstri parklarındaki küçük birimler için de geçerlidir. Bu şirketler ve birimler arasındaki ilişki ucuz üretime dayalı olduğu için son derece kırılgandır.
Taşeronlaştırma bir ülkeyi diğerine kırdırarak, bir şirketi diğerine kırdırarak ve bir işçiyi diğer işçiye kırdırarak, daha ucuz üretim ve daha hızlı dolaşım hızları yaratma adına hızla yaygınlaşmaktadır. Sonuç küçük işverenlerin ve işçilerin güvencesizleşmesi, cinsiyet, etnisite, din, kast ve sınıflar arasındaki gerilimlerin artmasıdır.
Araştırmanın da ortaya koyduğu gibi kürenin farklı bölgelerinde bulunan işçiler bu değişimlerin etkisini hissetmektedirler. İster hindistanda ister BK’da istihdam edilsinler, geçici istihdam, güvencesizlik, uzun çalışma saatleri, çok düşük ücretler, emekliliğin, annelik izninin, hastalık izninin, bonusların ya da destek fonlarının olmaması, sendikalaşma ve toplu sözleşme üzerindeki yasaklamalar, işyerindeki sağlıksız çevre koşulları, işletmeden gelen cinsel taciz aynıdır. Araştırma birçok benzerlik ve çakışma göstermekle birlikte ilginz farklılıklar da mevçuttur.
Farklı taşeronlaştırma biçimleri
Bu araştırma görüşülyen işçiler tarafından üretilen giysilere bakılarak ve bu giysilerin nihai satıcıya ulaşmadan önce geçtiği farklı imalatçılar ve aracılardan oluşan taşeronlaştırma zincirleri incelenerek başlatılmıştır. Araştırmanın hedefi imalatçıların kendi ülekelrind ve yerelliklerinde taşeronlaştırmayı nasıl gerçekleştirdikleridir. Uluslar arası taşeronlaştırma zincirleri çok karmaşıktır ve birçok durumda bağlantılar saklandığından izlenmesi son derece zordur.
İki tür zincir bulunmaktadır:
Dikey zincirler siparişin geçtiği birimler arasında bir hiyerarşi tanımlar: örneğin, büyük bir fabrika o da daha küçük bir birime fason veren daha küçük bir fabrika ile çalışmaktadır. Yatay zincirler siparişin ilgili olduğu birimlerin aynı çember içinde yer almasıdır: örneğin başka bir fabrikaya sipariş veren fabrika gibi.
Bu proje içinde ayırd edilebilen beş farklı tür taşeronlaştırma mevcuttur. Bunlar iki başlık altında toplanabilir: fason alma ve fason verme. Fason almada şirket fazla iş döneminde fabrikaya işçi almaktadır. Bunu birkaç biçimkde yapar:
2. zirve mevsimi sırasında sözleşmeli ya da parça başına işçi alarak. Bu işçiler ya işletme ya da bir aracı tarafından istihdam edilebilir. Eğer bir aracı tarafından istihdam edilmişlerse işçilere şirket ödeme yapmak ve yasal sorumluluk kabul etmez. Bu işçiler parça başına ücret alırlar ve sosyal güvenlik ödemelerinden yararlanamazlar.
İşletme fazla işçi almak yerine fason verdiğinde üretimi başka işçiler tarafından tamamlanmak üzere bir başka fabrikaya gönderir. Bu da birkaç biçimde yapılabilir:
Farklı aracı türleri
Araştırma siparişleri taşeronlaxştırma zinciri boşyunçca ileten dört temel aracı saptamıştır. Bu aracılara verilen farklı isimler bulunmakla birlikte, hepsi de ortak bir işlev paylaşırlar: siparişleri zamanında belirli bir fiyat ve kalite düzeyinde yerine getirecek imalatçılar bulmak. Kar marjları değişebilir olmasına rağmen, bangladeşte bu aracılar siparişin değerinin yüzde 5-7’sini alabilmektedir. 5-6 alıcıdan sipariş almakta, ki bunlar evler, alıcılar ya da alım ofisleri olabilir, farklı büyüklükteki 10-15 imalatçı ile çalışmaktadırlar.
Fason ofisleri, alıcılar ya da alım ofisleri genelde Çember 1’deki büyük imalatçılarla sözleşme yapan aracıları anlatmaktadır. “Taşeronlar” ve “aracılar” Çember 1’in altındaki çemberler arasında çalışırlar. Fabrikalardan sipariş alarak; giysinin tamamı ya da bir parçasını, diğer fabrikalara fason verirler. Aracılar küçük alım firmalarını ya da bağımsız aracıları içerebileceği gibi, şirket idaresi ya da firma işletmesiyle kişisel ilişkileri olan kişiler de olabilir; örneğin eski işçiler, eski işletme yöneticileri ya da şimdiki gözetmenler ve ekip başları. Tüm bu aracılar zincirdeki üretim üzerinde güçlü bir etkiye sahiptir, bunlara aprıntıyla bakmakta fayda var.
1. fason ofisleri. Büyük toptancçılar ve marka isimler kendi fason ofislerine sahiptir. Örneğin The Gap’ın, kendi bölgesel fason ofisleri var; Asya’daki bölgesel fason ofisi singapurda bulunuyor. Aynı zamanda çok iş yaptıkları, örneğin Filipinler, Bangladeş, Pakistan gibi ülkelerde ulusal fason ofisleri de var.
2. Alıcılar. Alıcılar toptancıların genel merkezlerinden ve fason ofislerinden çalışabildikleri gibi sahip ya da işletmecinin alıcı olduğu küçük dükkanlar için de çalışabilirler. Aynı zamanda herhangi bir özel şirket için çalışmayan bağımsız alıcılar da vardır. Alıcılar genellikle ticaret fuarlarını ve imalatçıları ziyaret ederek eskiden bildikleri imalatçılarla çalışmak kadar yeni mevsim için yeni imalatçılar da ararlar.
3. alım ofisleri. Bunlar bağımsız alım evleri olabilir ya da büyük imalatçılara ait olabilir. En büyük alım evleri sürekli sipariş akışı yaparken, daha küçük alım evleri sipariş almak için alıcı bulmak zorundadır. Pakistandaki büyük tekstil ve giysi imalatçılarından bir tanesi siparişlerinin yüzde 70’ini newyorktaki ofisinden almaktadır. İmalatçıların riskli siparişleri fason verdiği bilinmekle birlikte, bangladeşte araştırmacçılar aracıların kendilerini riskten korumak için işi daha küçük alım evleri/aracılarına fason verdiklerini göstermiştir.
4. gözetmenler/ekip başları. Zirve mevsimlerinde büyük imalatçılardaki ekip başları ev eksenli çalışanlara ya da başka taşeronlara (eğer daha çok para kazanacaklarsa) fason verirler. WWP araştırması Filipinlerde bu işler için alınan fiyatın yalnızca yüzde 20-30’unun ev eksenli çalışanlara ödendiğini göstermektedir. Ev eksenli işçiler günde yaklaşık 88P (1.64 dolar) kazanmakta –zirve mevsimde-,80 ev eksenli çalışana sahip bir ekip başı günde aynı mevsimde 316.80dolar kazanmaktadır. Fasoncu olarak çalışan Ekip başları işverenle işçi arasında işte ve toplulukta önemli gerilimler yaratan ince bir çizgi olduğunu göstermektedir. İşteki gerilimler işletmenin istedikleri ekip başlarına fasoın verilebilecek ek kotalar tahsis etmesinden kaynaklanmaktadır, bazı ekip başları dört beş ev eksenli çalışana yetecek kotaya sahipken, diğerleri seksen ev eksenli işçiye yetecek kotaya sahiptir. Ev eksenli çalışma kişisel ilişkilere daşandığında topluluk ve aileler içinde gerilim yaratmaktadır çünkü bunlar ekip başını bir gelir kaynağı olarak görmekte ama aynı zamanda da ilişkinin sömürücü doğasını anlamaktadırlar.
Taşeronlaştırma zincirlerinin yapısı
Her bir araştırma grubu farklı bir odakta yoğunyaştığı için ortak noktaları bulmak zor olmaktadır. Bu durum her bir düzlemde birden çok imalatçının bulunması nedeniyle daha da karmaşıklaşmakta ve dikey-yatay zincirlerin ayrıştırılması zorlaşmaktadır. Her şirketin altında dört çember bulunmaz, bazılarında daha az olabilir. Zincirin uzunluğu ilk firmanın büyüklüğü ve rolü ile ilgilidir. Araştırma birçok ülkede imalat arz zincirinde üç ile dört arasında çember bulunduğunu gösterdi. İlk çember giysiyi fason üreten imalatçıdır. İmalatçı daha sonra işi kendi altındaki daha küçük imalatçılara fason verebilir. En büyük imalatçı-fasoncuların-altlarında üç kadar dikey çember bulunur ve birçok imalatçı her bir çemberde yatay çemberler oluşturmaktadır. Zincirler piramitler gibi yapılanırlar: zincir yükseldikçe, daha az imalatçı kalır. Pakistanda levi’s uzun zamandır iş ilişkileri olan 10-20 büyük imalatcı ile çalışmaktadır: bu da çember 1’de 10-20 imalatçının olduğu bir yatay zincir yaratır. Bu imalatçıların her birinin de kendi altlarında dikey ve yatay zincirleri vardır.
Sonraki sayfadaki harita büyük bir marka ya da toptancının basitleştirilmiş taşeron zincirini göstermektedir. Bazı önemli noktalar var. Öncelikle, araştırma en önemli marka ve toqtancıların karmaşık bir fason altyapısı olduğunu göstermektedir. Siparişler imalatçıya ulaşmadan önce şirket içinde birkaç düzlemden geçer. Bunların fenellikle bölgesel fason ofisleri vardır, bunlar fason verdikleri ülkeler ve şirketlere yönelik dağıtımdan sorumludur. Siparişler ya markanın ulusal fason ofisine ya da doğrudan Çember 1’deki imalatçıya gönderilir. Çember 1’deki imalatçılar ve büyük markalar arasındaki ilişki oldukça sabit ve işbirlikçidir, ancak ilişki zincirin altında daha istikrarsızlaşmaktadır.
Şekil 1 (aşağı ok işaretini bulamayınca tiyatro olarak yaptım aşağı ok yazısını şekil olarak görünüz ☺)
- Markaların basitleştirilmiş taşeron zincirleri
Marka ismi-Gap, Walmart, next
Aşağı ok
- markanın ana fason ofisi
aşağı ok
-markanın ulusal fason ofisi
aşağı ok
- çember 1 büyük ulusötesi imalatçı
aşağı ok
- çember 2 orta imalatçı
aşağı ok
- çember 3 küçük/ev eksenli birimler
aşağı ok
-çember 4 ev eksenli işçiler
Gördüğümüz gibi, siparişler bu zincirden değişik aracılarla geçmektedir. Zincirdeki önemli bir başka özellik imalatçı arz zincirinin uzunluğudur. Bu model dört imalatçı çemberi göstermektedir. Önceden belirtildiği gibi uzun dikey zincirler genellikle büyük ihracat siparişlerinde görülmektedir ki bunlar genelde küresel markalardan gelir. Daha küçük ihracak siparişleri ve yerel üretim daha kısa zincirlere sahiptir. Bu zincirler çember 1den başlamayabilir çember 2, 3 ya da 4 den başlayabilir, bu da siparişih büyüklüğü ile ilgilidir. Aşağıdaki bölüm bu farklı çemberler arasındaki dinamikleri daha yakından inceleyecektir.
Araştırma zincirin uzunluğunun belirlenmesinde güçlü roller oynayan iki ölçüt göstermiştir. Uzun dikey zincirler a) giysinin ihracata yönelik olması ve b) ilk çemberdeki büyük imalatçı şirketlerden gelmesi durumunda mevcuttur. Bulguları birleştirdiğimizde zincirlerin yaphısı hakkında birkaç sonuç çıkartılabilir. Bu farklı taşeronlaştırma biçimlerinin zincire farklı noktalarda girdikleri görülmektedir. Bu da araştırmanın bulgularından biridir ve tüm fabrikaların deneyimlerini tam olarak yansıtmaz.
Bu diyagram taşeron zincirlerinin basit modelini göstermektedir. Her bir imalat düzeyinde daha fazla imalatçı olabilir.
Şekil 2: Dikey ve yatay imalat fason zincirlerini gösteren basit arz zinciri
(hadi bakalım! Biraz hayal gücü ile talimatlarımı takip et! ALTI GENİŞ BİR PİRAMİT GİBİ BİR ŞEKİL DÜŞÜN VE HER BİR ÇEMBER … LAFLARININ DA KUTUNUN BİR KADEMESİNDE OLDUĞUNU DÜŞÜN)
ÇEMBER 1: BÜYÜK İMALATÇILAR
ÇEMBER 2: ORTA İMALATÇILAR ÇEMBER 2 ORTA
ÇEMBER 3 KÜÇÜK BİRİM ÇEMBER 3 KÜÇÜK BİRİM ÇEMBER 3 KÜÇÜK BİRİM
ÇEMBER 4 ÇEMBER 4 ÇEMBER 4 ÇEMBER 4 ÇEMBER 4 ÇEMBER 4
Çember 1- büyük imalatçılar
İmalatçı büyüklüğü: en büyük imalatçılar en üst çemberde bulunur: sbu şirketlerin en büyükleri ya tekstil üretimi ve imalatında odaklanan çokulusluların bölgesel ya da uluslar arası zincirinin birimidir.
İmalatçı yatırım: genellikle ya uluslar arası ya da Tayvan ya da Koreli yatırımcılar gibi bölgesel yabancı yatırımcılar tarafından desteklenirler.
İmalatcı yönetişimi: bu şirketler ulusal endüstrilere hakimdir. Açık bir örneği Filipinlerde bulunur, burada 1500 kayıtlı fiysi firmasından yalnızca beş tanesi giysi sanayinin yüzde 20’sini kontrol eder. Bu da emek ve yatırım konularında hükümet üzerinde önemlibir etkileri olduğu anlamına gelir. İşverenlerle ve sanayi birlikleriyle birleştiklerinde çok güçlü bir lobi oluştururlar. Altlarındaki zincirlere fiyat, kalite ve zaman ölçülerini dikte ederler.
Yapılan işler: bu büyükimalatçılar genelde birçok hizmet sunar, üretimin tam paketlenmesi, tasarım, dağıtım ve lojistik gibi. Bu düzeydeki Daha küçük firmalar dağıtım yada lojistik yeteneklere sahip olmayabilirler.
Ürün tipi: büyük sipariyler, özellikle küresel markalar için
Ürün istikameti: ulusal ihracat siparişlerinin çoğunluğunu oluştururlar ve yerel pazarlara imalat yapmazlar
Sipariş akışı: siparişler şirketlerin genel merkezlerinden ya da büyük alıcıların fason ofislerinden gelir. Bu firmalar genelde ana firmalardır ve fason alıp vermezler üretimlerinin yüzde 100ü evde yapılabileceği gibi fason da verilebilir.
İşçilerin koşulları: bu fabrikalardaki işçiler daha iyi durumda olibilir çünkü iş müfettişlerinin, potansiyel alıcıların gözetimine açıktır buralar.
ÇEMBER 2 ORTA İMALATÇILAR
İmalatçı büyüklüğü: ikinci çemberde hala büyük imalatçılar vardır ama bunlar ilkteki gibi uluslar arası ölçekli değlidir. Bazıları ilk çemberdekilerin fasoncularıdır. Çember 2 şirketleri bsüyüklük açısından değişebilir. Guangdong eyaletinde 400-1000 kadar işçi çalıştırırken, sri Lanka da 40-80 işçi çalıştırırlar.
Fabrikaların bazıları genelde doğrudan yabancı yatırım daha küçükler yerel kaynaklarla finanse edilir.
Bu fabrikalar çember 1 deki şirketlerden fason alabilir ya da doğrudan bir müşteri ile çalışabilir. Çember 1 zincirinin parçası oldukları ölçüde bu zincir içinde fazla güçleri yoktur çember 1 fabrikalarına karşı sorumludurlar. Bağımsız müşterileri olduğunda daha güçlüdürler. Yani daha küçük bir zinrcirin başı olduklarında.
Bu fabrikalar gazla geniş hizmet yelpazesi sunmazlar.
ürün tipi: üretim bu düzeyde genelde üç biçimde yapılandırılır:
Ürün istikameti: ihracat ya da yerli
Bu şirketler çember 1den fason alır, ihracat ya da yerel mallar için bağımsız sipariş alır ve çember 3 ve çember 4e fason verirler. Crystal gruop gibi bazı şirketler fason ve klite konusunda çok katıdır. Araştırma çember 2deki fabrikaların çember 1den aldıkları fason sipariş yerine kendi üretimlerini fasın vermeye daha yatkın olduklarını göstermiştir.
İşçilerin sağlıkları ve güvenlik koşulları bu çemberde daha fazla baskı altındadır.
ÇEMBER 3 DAHA KÜÇÜK BİRİMLER
Çember 3’deki imalatçı birimlerin büyüklüğü daha küçüktür. Bunlar küçük fabrikalar, atelyeler ve evlerde çalışan kayıtdışı fabrikalar olabilir. Yine büyüklükleri yere bağlı değişmektedir. Sri lankada 20 kadar işçi çalıştırabilirken çinde çember 3deki birimlerde yüzlerce işçi çalışabilmektedir.
Bu düzeydeki fabrikalar yerel sermaye tarafından bazen de çember 4den gelen yerel girişimcilerin sermayesi tarafından desteklenir.
Bu birimlerin zincirin altına doğru güçleri azalmaktadır. Üstelik küçük olmaları diğer gruplar gibi lobicilik yapamadıklarını gösterir.
Yerine getirdikleri işler genellikle çember 2 fabrikalarından fason verilen işlerin dikilmesi ve ütülenmesi gibi işlerdir.
Ürün tipi fason ihracat ve küçük yerel siparişlerdir
Bu birimler fason yoluyla uluslar arası Pazar için de üretirler. Yerel Pazar için de, ulusal mağzalar ya da marka isimler için üretim yapma eğilimleri azdır.
Siparişler ya çember 2den gelir ya da bölgedeki daha küçük toptancılardan bağımsız sipariş alırlar.
İşçilerin sağlık ve güvenlik koşulları daha da ağır basınç altındadır.
ÇEMBER 4 EV EKSENLİ ÇALIŞANLAR
Ev eksenli çalışanlar işin doğası ve arz zincirinin en altını oluşturduklarından ayrı bir çember olarak görülmelidir. Bunlar, birkaç kadının başkasının evinde çalıştığı işyerlerinden farklı olarak, kendi evlerinde çalışan kadınlardır. Ev eksenli çalışma araştırmada üç biçimde ortaya çıkmıştır:
-Ek iş: bu akşamları ya da hafta sonları merkezi geliri desteklemek için yapılan iştir
mevsimlik ya da tüm yıllık olabilir
kendi hesabına ya da işverene bağlı olabilir
işçiler araçlarını genelde kendileri finanse eder.
Ev eksenli çalışanlar zincirde hiçbir güce sahip değildir, çoğunluk örgütlü bir yapıları yoktur.
Ev eksenli çalışanlar dikiş ve kesim öncesi ütü gibi işler yaparlar. Bunlar ya emek yoğun ya da çok tehlikeli işlerdir. Bunlar ayrıntılı, zaman gerektiren işlerdir ve fabrikalar bunları ev işçilerine fason vermeyi daha ucuz olduğu için terçih ederler. Sri lankada ceketlere kaz derisi takılması işi ev işçilerine verilmektedir. Bu iş aletjiye ve solunum güçlüklerine yol açmakta ve tüyler ciddi bir yangın tehlikesi yaratmaktadır. İş fabrikada yapılamayacak kadar tehlikeli bulunduğu için ev eksenli çalışanlara verilmektedir, böylece fabrika sağlık ve güvenlik ölçütlerine uymuş olmaktadır.
Ürün tipi: fason ihracat ve yerel siparişler.
Tüm ülkelerde, ev eksenli çalışma yerel , hatta çok yerel olduğu kadar ihracat için de yapılmaktadır.
Sri lankada ev eksenli çalışanların çoğu işi doğrudan firmadan almaktadır, dörtte biri aracıdan. Ev eksenli çalışanların genelde tek bir aracı için çalıştıkları, ama zirve mevsimlerde birkaç aracı için çalışabildiklerini göstermiştir. Araştırma.
Evdeki çalışma koşulları zellikle de tehlikeli işlerde fabrikalardakinden daha kötüdür. Bu işler işçileri olduğu kadar ailelerini de etkilemektedir. Çindeki guangdong eyaletinde ki buradaki kşullar daha iyidir, işçiler evde çalışmayı fabrikada çalışmaya göre daha rahat bulduklarını söylemişlerdir. Çünkü kendi iş ritmlerini belirlemektedirler ve fabrikada işçiler arasında daha iyi ücret alan işler üzerindeki rekabetten kurtulmaktadırlar. Bu da işi çabuk bitirdiklerinde işletmenin birim fiyatı düşürmek için zorlama yapmadığı böylece de kendi işlerini denetledikleri kanısı yaratmaktadır. Basıncı daha az hissetmektedirler.
BÖLÜM 3 Taşeronlaştırma eğilimleri
Araştırma raporlarında görülen birkaç özellik vardır. Bunların hepsi artan sömürüye ve zaten marjinalleştirilmiş olan işçilerin daha da smürülmesine dikkat çekmektedir. Bu bölümün öğeleri
Üretimin merkezkaçlaşması
Büyük imalatçılar arasında kentlerden ve büyük kentsel alanlardan küçük kentler ya da kırsal alanlardaki daha uçuz bölgelere doğru belirgin bir kaçış var. Filipinlerde asari ücret bölhgesel olarak belirleniyor. Başkent Manila da asgeri ücret 280 P (5.60 dolar) iken günde, güney luzonda günde 237 P (4.74 dolar) ve baguio cityde günde (maniladan beş saat uzaklıkta) 195 P (3.68 dolar). İşverenler bu uzak alanlarda sendikalardan da kurtuluyor. Bu da sağlık ve güvenlik kurallarına uyulmadığı işçilerin hakları ve nasıl örgütlenecekleri konusunda haberdar olmadıkları anlamına geliyor.
Araştırma üç kayma alanı tespit etti: uluslar arası, bölgesel ve ulusal. BK giysi sanayi yerel yada ulusal kaymadan çok uluslar arası kayma yaşıyor. Şirketler ya kapanıyor ya da üretimi deniz aşırı fasonlara veriyor: giysi sanayide istihdam son beş yılda yüzde 11 azaldı. Geriye kalanlarsa yılda yalnız altı ay çalışarak, istihdamı kısarak, ücret ve harcamaları kısarak rekabet ediyor. Gürültü, havasızlık ve yetersiz ışık çalışma koşullarını oluştuşturuyor.
Bölgesel düzeyde, üretiem aynı bölgedeki daha uçuz ülkelede kayıyor. Hong kong üretimi çine, özellikle guangdong eyaletine kaydırıyor. Buradaki toplam yabancı yatırımların yüzde 70den fazlası hong kong kökenli ve 10 milyondan fazla insan hong kong merkezli imalat ya da ticaret firmaları için çalışıyor. Avrupa giysi üretimi de bulgfaristan gibi daha ucuz ülkelere kayıyor. Burada giysi firmalarının yakıt başvurularında yılda yüzde 8-9 artış var. Çünkü emek burada avrupanın en ucuzu. Avrupa havzasının dışında olmakla birlikte Latin Amerika ya da asyadaki üreticilerden daha yakın olduğu için avrupaya buraya kayıyor. Bulgaristandaki ücretler yunanistandakinin yedi, almanyadakinin ondört kat altında.
Son olarak imalatçılar ulusal düzeyde de kayıyor. Ücretlerin yüksek olduğu illerden işçilerin haklarını bilmedikleri yerlere doğru kayıyorlar. Tayland ve Filipinlerde bu durum yaşanıyor. Filipinlerde artık en büyük üreticilerin yalnızca üç-dört tanesinin başkentte fabrikaları var.
İşgücünün artan enformelleşmesi
Araştırma her dokuz ülkeye de küçük fabrikalar ve atelyelerin hakim olduğunu gösterdi, bunlar kısa dönemli sözlmeşme ya da sözleşmesiz işçi çalıştırıyor. Pakistanda birimlerin yüzde 70inin 4-10 makine ile iki ütüsü var. BKda enformal işçiler artarken formal işçiler azalıyor: şimdi enformal işgücü formal işgücünden yalnızca yüzde 20 daha az. Taylanda emek gücünün yüzde 70i küçük ve orta birimlerde sürekli koşulları kötüleşerek çalışıyor.
Bu ülkelerin çoğunda yasalar küçük işletmelere uygulanamıyor ve işçiler kendilerini koruyamıyor. Pakistan ve bangladeşte görüşülen işçilerin yüzde 95inin sözleşmesi yoktu. Sri Lanka araştırması, işverenlerin işçilere kendi kendini istihdam ediyor dedirterek yasal sorumluluklarından kaçtığını gösteriyor.
İş daha güvencesiz hale geldikçe kadınların çoğu evde çalışmaya başlıyor. İşle bağlantıyı genelde daha yaşlı kadınrlar kuruyor, çoğunun çoçukları var. Gelire ve çocuklara bakmaya ihtiyaçları var. BKda Asyalı kadınlar dilsel sınırlar, çocuk bakımı, sosyal ağların olmaması ve ev dışı çalışma üzerindeki yasaklar nedeniyle evde çalışanların büyük çoğunluğunu oluşturuyorlar. Sri lanrkada büyük bir ev eksenli çalışan nüfus bulunmasına karşın bunlar hakkında hiçbir veri bulunmuyor. Sri Lanka araştırmasının en önemli hedefi ev eksenli çalışanların varlığını görünür kılmaktı.
Çok iyi gizlenmiş olmalarına karşın sri lankadaki ev eksenli çalışan kadınların koşulları diğer ülkelerdekine benziyor. Parça başına ücretle çalışıyorlar ve hataları ücretten düşüyor. Siparişler son derece istikrarsız çalışma saatleri uzun ve gelir istikrarsız, giysi sanayi ortalamasının altında ve ulusal asgari ücretin çok altında. BK’da ev eksenli işçiler saatte 1.30 pound (1.75 dolar) ve 3 pound (14.50 dolar) kazanabiliyorken, bu da 4.10 pound (6.15 dolar) asgari ücretin altında. Guagdongda aylık gelirler 800RMB (66 dolar) ile 3000 (250 dolar) arasında değişiyor. Mevsime göre. Sri Lankalı ev eksenli çalışanlar ile değer ülkelerdekiler arasındaki en önemli fark harcamaların ödenmesi konusunda. Üçte biri tüm masrafları üstleniyor, üçte biri bazen üstleniyor,y üçte biri hiçbir masraf üstlenmiyor. Diğer ülkelerdeki araştırmalar ev eksenli çalışanların çoğunun tüm masrafları karşıladığını gösteriyor.
Guangdong araştırması ise buradaki ev eksenli işçilerin kendilerine iş getiren aracıya deposit verdiklerini gösteriyor. Bu da genelde avans verilen aylık maaşı buluyor. Amacı ev eksenli çalışanın işi bu aracı için bitirmesini ve malları başka aracılara satmamasını sağlamak. İş bitince para iade ediliyor. İşçiler genelde borçlanmadan bu parayı bulabiliyorlar.
Cinsel ve etnik eşitsizliklerin suistimali
Giysi sanayine kadın işçiler hnakim ama tüm saünayilerden daha çok danı istihdam etmesine karşın üretim bandının gerisinde fazla kadın yok. Araştırma üretimin daha fazla feminizasyonunu gösteriyor; erkekler mülkiyette, işletme ve yönetimde yoğunlmaşırken, üretime kadınlar hakim oluyor. Sonuçta kadın işçiler erkeklerden daha fazla marjinalleştiriliyor. Burgaristan da bu durum apaçık görünüyor:
-mülk sahipleri yüzde 10 kadın
- işletme yüzde 20 kadın
- idari personel yüzde 50 kadın
- üretim işçileri yüzde 90 kadınr
-ev eksenli işçiler yüzde 100 kadın
Sonuçta sanayinin cinsiyetçi doğası nedeniyle bu sanayideki değişiklikler işgücünün zafen zayıflayan durumunu genellikle aşan özel olarak cinsiyetçi etkiler yaratıyor. BK araştırması BK toptancılarının 100 adet tişortün yapımını doğrudan bir taşerona verdiğini, onun da işi Burnleydeki bir atelyeye gönderdiğini, onun da düğmeleri leadsdeki ev eksenli işçilerde diktirdiğini gösteriyor. Toptancının aynı zamanda hong kong temelli imalatçılara sipariş veren bir Asyalı alıcısı da var. Fabrika kumaşı kesiyor,dikişi endonezyadaki bir fabrikaya gönderiyor o da işi daha küçük atelyelere ve bir kısmını da ev eksenli çalışanlara gönderiyor.