Ankara Eğitim Hakkı Meclisi öğretmeniyle, öğrencisiyle, velisiyle bir araya geldi. Gerici, ırkçı, piyasacı eğitimi tartıştı.
Halkevleri Ankara Eğitim Hakkı Meclisi 25 Aralık Cumartesi günü Ankara Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odasında 2 oturumdan oluşan bir panel düzenledi. Yaklaşık 200 kişinin takip ettiği panele Ankara Üniversitesi'nden Prof.Dr. Nejla Kurul, Eğitim-Sen Genel Merkez Yöneticisi Mustafa Ecevit ve Cumhuriyet Gazetesi Eğitim Muhabiri Kıvanç El konuşmacı olarak katıldılar.
Paneli yöneten Ankara Eğitim Hakkı Meclisinden Hamide Yiğit Eğitim Hakkı Meclisinin son dönemde yaptığı çalışmalar üzerine bir sunum yaptı.
Eğitim yuvaları ticarethane gibi
Panelin açılış konuşmasını yapan Hamide Yiğit “Bugün tüccar zihniyetli iktidar tarafından en temel yaşamsal alanlarımıza dönük müdahaleler hızla artmıştır. Temel bir insanlık hakkı olan eğitim hakkı da bu kapsamda saldırının hedefindedir.
Eğitim paralılaştırılıyor; bugün okullar ticarethaneye, öğretmenler de birer tahsildara dönüştürülmüş durumdadır.
Öğretmenlerimiz güvencesizleştiriliyor, işsizleştiriliyor. Bu bir ülkenin topyekun geleceksizleştirilmesi anlamına gelir.
Eğitimin içi boşaltılıyor; bilimsel içerikten yoksun, sanki müfredatı tüccarlara ve imamlara hazırlatmışlar gibi. Yani kısacası eğitim gericileştiriliyor.
Bütün bu gelişmelere seyirci kalmak elbette ki mümkün değildir. Eğitim hakkı mücadelesini yükseltmek, bu anlamda kaçınılmaz hale gelmiştir.” dedi.
Prof. Dr. Nejla Kurul ise karına kar katmak isteyen asalak sınıflarla karşı karşıya olduklarını bu yüzden güvenceli konumlarımızı elimizden alan bu sisteme karşı tüm mücadele alanlarında olduğu gibi eğitim mücadelesini de yükseltmemiz gerektiğini yoksa geleceğimizin bu eğitim sistemi ile güvencesiz bir şekilde kurulacağını belirtti. Gerçek sosyal devletin nasıl olması gerektiğini, bu sistem içerisinde eğitimin nasıl gerçekleştiğini anlatan Prof. Dr. Nejla Kurul yeniden kuracağımız dünyayı inşa ederken kendimizi toplumun en alt sınıfdaki bireyler olduğumuzu varsaymamız gerektiğini dile getirdi.
İşsiz öğretmenler ordusu
Eğitim-Sen MYK üyesi Mustafa Ecevit ise; artık okulların bir ticarethane gibi işlediğini ve okullara müşteri ve kalite anlayışının yerleştiğini söyledi. Bugün ülkemizde 70 bin sözleşmeli yani güvencesiz öğretmenin bulunduğunu ve 400 bin tane de işsiz öğretmenlerin olduğunu sözlerine ekleyen Ecevit bugünlerde örgütlenme ve mücadeleyi yeniden tartışmak zorundayız. Ortak mücadeleden başka yol yok çünkü başka bir ülke, başka bir toplum olmadığını söyledi.
Cumhuriyet gazetesi eğitim muhabiri Kıvanç El “bir imam hatip lisesinin payına düşen bütçenin 40 lise payına düşen bütçeye denk geliyor” dedi. Müfredatında gericileştirildiğini söyleyen Kıvanç El, felsefe ders kitaplarının “hikmet nedir?” ile başladığını zorunlu okutulan din derslerinde de Alevilere yer verilmediğini, Alevilerin yok sayıldığını söyledi.
Panel’in ikinci oturumunda konuşan ve girdiği KPSS’de yaşanan hırsızlık sonrası yaş sınırını doldurduğu için ikinci atamalara katılamayan matematik öğretmeni Mehtap Aydın; “Öğretmen unvanına zaten sahip eğitimcilerin önüne getirilen KPSS dayatmasına onların diliyle cevap verdim. Sınav dediniz girdim, puan dediniz aldım, hırsızlar atandı, benim başvurmama bile izin vermediniz. İşte sizin sisteminiz bu ve yol açtığı tek bir şey var: mağduriyet ve hak gaspı.” dedi.
Panele katılan öğretmenlerden Nazmiye Saral ise okullardaki paralı ve gerici eğitimden kaynaklı doğan sorunları anlatırken dersane öğretmeni Timur Yalçın'da dershanelerde çalışan öğretmenlerin güvencesizliğinin ulaştığı boyutları dile getirdi.
Timur Yalçının ardından eğitim hakkı kürsüsüne çıkan öğrenci velisi Sultan Çıracı çocukları için verdiği zorunlu din dersi mücadelesini ve bu mücadeleyi nasıl kazandığını anlattı.
Ataması yapılmayan öğretmenler platformu adına konuşan Ezgi Demiral'da yaşadıkları sorunları anlatırken verdikleri mücadelenin boyutunu, geldiği aşamayı panele katılanlarla paylaştı.
Lise öğrencisi Alihan Dalmış ise liseliler olarak MEB' e 5 adet şartları olduğunu söyledi. Alihan Dalmış liselilerin şartlarını şöyle sıraladı "Beslenemiyoruz, ulaşamıyoruz, nitelikli eğitim göremiyoruz, sınav çukuruna atılıyoruz, öğretmenlerimiz için de nitelikli çalışma koşulları istiyoruz”
Korkuyorlar!
Üniversiteliler adına konuşan Fulden Fidan ise; korkuyorlar! Öyle korkuyorlar ki bastırmaya sindirmeye çalışıyorlar ama beceremiyorlar. Stand açan, basın açıklaması yapan yada protesto gösterisi yapan üniversitelilere önce çevik kuvvetleriyle saldırıyorlar, sonra da sanki saldıran kendileri değilmiş gibi soruşturma açıyor, bizi yani fikirlerimizi, mücadelemizi sorgulamaya çalışıyorlar. Akp ne zaman köşeye sıkışsa saldırmakta ve bir şekilde öğrencileri susturmaya çalışmakta iken bu sefer durum istediği gibi gitmemiştir. Gençliğin isyanı demokrasi balonlarını birer birer patlatırken AKP’ye karşı İTÜ’de 15 ay hapis cezası alan üniversitelilerde birikmiş, İstanbul’a alınmayıp polis terörüne hedef olan üniversitelilerde taşmış ve AKP’li Burhan Kuzu’nun kafasında patlamıştır diyen Fidan üniversiteliler olarak bundan sonra da haklarına sahip çıkacak ve mücadelelerine devam edeceklerini belirtti.
Son olarak eğitim hakkı kürsüsüne çıkan Avukat Deniz Özbilgin ise eğitim hakkı sorunlarındaki yargı süreçlerinden bahsederken verilen hak mücadelesinin hukuki boyutlarını katılımcılarla paylaştı.
Panelin kapanışını yapan Hamide Yiğit katılımcılara teşekkür ederken 11 Ocak ‘ta talepleriyle ilgili topladıkları imza metinlerini kitlesel bir katılımla Milli Eğitim Bakanlığı’na ileteceklerini duyurdu.
Halkevleri Basın Birimi