Eskişehir'de Eğitim Hakkı Forumu gerçekleştirildi

Pa, 16/01/2011 - 08:37
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

Eskişehir Halkevleri, Eğitim Hakları Derneği ve Ataması Yapılmayan Öğretmenler Platformunun beraber düzenlediği Eğitim Hakkı Forumu bugün(15 Ocak Cumartesi) Taşbaşı Kültür Merkezinde yapıldı.  

Eğitimde yaşanan neo-liberal dönüşümü tartışmak ve çözüm yolları hakkında sonuç çıkarmak üzere yapılan Eğitim Hakkı Forumu saat 14.00’da Halkevi üyesi Emre Soyaslan’ın moderatörlüğünde, piyasalaştırma, gericileştirme ve güvencesizleştirme başlıklarında yapılan sunumlarla başladı.

Eğitimde piyasalaştırma

Eğitim Hakkı Forumu’nun ilk sunumu eğitimde piyasalaştırma başlığında Eğitim Hakları Derneği kurucularından Nurettin Aldemir tarafından gerçekleştirildi.  Özellikle son 20 yıldır eğitim alanın sermayeye açıldığını ve artık eğitimin parası olanın satın alabileceği bir mal haline getirildiğini vurgulayan Aldemir sayısal verilerle eğitim sisteminin bugün geldiği noktayı anlattı. Eğitime ayrılan bütçenin 2009’da 27 milyar lira 2010’da 28 milyar lira olduğunu ve 2011 yılı içinse toplam devlet bütçesinden sadece yüzde 3,68’lik bir miktarın ayrıldığını belirten Aldemir ailelerin yaptığı harcamalarla bu rakamın yüzde 10’lara çıktığını ifade etti. Özellikle 94 yılından bugüne öğrenci sayısının bir hayli arttığını, okul, sınıf ve öğretmen ihtiyacının da buna paralel olarak artığını devletin bu ihtiyaçları artırması gerekirken dershane sayısının 94 yılından bugüne yüzde 285 artığını vurgulayan Aldemir konuşmasını bitirdi.

Eğitimde gericileştirme

Eğitim gericileştirilmesi başlığında ise KESK MYK üyesi Hamide Yiğit bir sunum gerçekleştirdi. Yiğit,  zorunlu din derslerini, içeriği değiştirilen felsefe derslerini, evrim karşı müfredatı ve eğitimi bilimden uzak bir hale getirildiğini anlattı. Fettulah Gülen’in düzenlettiği 9. Abant Platformu’nda alınan kesintisiz eğitimin kademelendirilmesi ve din derslerinin her kademeye yaygınlaştırılmasını gibi kararların Milli Eğitim Şurasında da aynen kabul edilmesinin eğitim konusundaki politikaların nereden geldiğinin altını çizen Yiğit, din derslerinin sadaka kültürünü, itaat kültürünü insanlar benimsetmek için bir araç olduğunu anlattı.  Dinin siyasallaştığında özgürlüklerin ortadan kalktığını belirten yiğit ortaçağda sömürünün devamı için kullanılan dinin burjuvazinin aydınlanma hareketiyle gerici yönü ortadan kaldırılmış olduğunu fakat günümüzde tekrar burjuvazi tarafından sistemin devamı için dinin siyasallaştırıldığını ifade etti.  “Özellikle AKP saldırılarıyla yıktığı eğitim sistemi karşısında, karşı çıkmayacak birayler yaratabilmek için gericiliği her zaman güçlü bir silah olarak kullanıyor” diyen Yiğit konuşmasını türban konusuyla bitirdi. İnsanların türban yasağı yüzünden eğitim hakkından mahrum edildiğini iddia edenlere karşı bugüne kadar üniversitelerde kaydı silinenlerin oranlarıyla cevap veren Yiğit devamsızlıktan okuldan atılanları(ki bunların büyük bir kısmı çalışmak zorunda bırakılanlardır) yüzde 10 harç parasını ödeyemeyip okuldan kaydı silinenlerin oranının yüzde 20 olduğunun altını çizdi. Buna rağmen türban yüzünden eğitimine devam edemeyenlerin sayısı ise yüzde 3’ü bile bulmadığı belirtildi.

Eğitimde güvencesizleştirme

Eğitim-Sen Bursa Şb. Sekreteri Betül Öztürk güvencesizlik başlığındaki sunumunda her alanda olduğu gibi eğitim alanında da hızlı bir şekilde güvencesiz istihdamın arttığını ve geleceği emanet ettiğimiz öğretmenlerin artık eğitimin niteliği değil mesleki kaygılarla meşgul olduklarını söyledi. Bir istihdam biçimi olarak güvencesizliğin her şekliyle toplumu geleceksizleştirme projesi olduğunu ve sendikal alanda da bu yöndeki örgütlenmenin önündeki engelleri kaldırmak için mücadele etmek gerektiğini vurguladı. Öztürk öğretmenliğin baş öğretmen, uzman öğretmen, sözleşmeli öğretmen, ücretli öğretmen,  vekil öğretmen, stajyer öğretmen, dershane öğretmeni gibi bir çok parçaya ayrılmış olduğunu fakat hepsinin ortak özelliğinin güvencesizlik olduğunu söyledi. Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun sözleşmeli öğretmen ve kadrolu öğretmen arasında hiçbir fark olmadığı sözünün doğru olmadığı ifade eden Öztürk “sözleşmeli öğretmenin tayin hakkı yoktur, ek ders ücretinden kesinti yapılır, eş-çocuk yardımı yapılmaz, mazeret izni kadroluya göre azdır, sözleşmesi her sene yenilenir ve 200-300 lira pul parası alınır” diyerek kadrolularla sözleşmeliler arasındaki farkları belirtti.

Forumun son konuşmacısı olarak Ataması Yapılmaya Öğretmenler Platformu Eskişehir Temsilcisi Doğan Güneş bir konuşma gerçekleştirdi. Güneş, güvencesizliği birebir yaşaya bir öğretmen olarak okullarda karşılaştığı durumları aktardı. “Güvencesiz çalıştırılan öğretmenlerin her daim atılma korkusuyla çocuklara nasıl bir eğitim verilebilir” diyen Güneş  ataması yapılmayan ve güvencesiz çalışan bütün öğretmenleri birlikte mücadele etmeye çağırarak konuşmasını sonlandırdı.

Eğitim Hakkı Kürsüsü

Sunumların ardından ikinci oturum Eğitim Hakkı Kürsüsüyle devam etti. Foruma katılan öğretmenlerin öğrencilerin ve velilerin eğitimde yaşanan sorunları aktararak nasıl mücadele edebileceklerini tartıştılar. Kürsüde yapılan konuşmalarda artık eğitim sendikalarının sadece kadrolu öğretmenleri değil bütün öğretmenleri kapsayacak bir mücadele hattı çizmesi gerektiği, okullarda toplanan paraların yasal olmadığı ve buna karşı mücadele edilmesi gerektiği ve anadilde eğitim gibi başlıklar tartışıldı.

Öğrenci Kolektifleri’ninde bir konuşma yaptığı Eğitim Hakkı Kürsüsünde üniversiteliler konuşmalarından üniversitelerde yaşanan piyasacı ve gerici dönüşümler ve YÖK’ün baskıcı ve gerici politikalarından bahsedilerek bunlara karşı mücadele etmeye devam edileceğinden bahsetti.

Eğitim Hakkı Kürsüsünde son olarak İran ve Türkiye İşçileri Dayanışma Komitesi adınaa Peyman Bashiri bir konuşma gerçekleştirdi. Bahiri, Ülkelerinde yaşanan eğitim sorunlarıyla Türkiye’deki sorunların benzer olduğunu güvencesizleştirme ve piyasalaştırma saldırılarının aynen kendi ülkelerinde de gerçekleştirildiğini belirtti.

Yapılan konuşmalardan sonra Eğitim Hakkı için mücadele sözü verilerek forum sona erdi.