Geçtiğimiz Çarşamba günü Tınaztepe İlköğretim Okulu’na devam eden öğrencilerimiz, okul tarafından kendilerine verilen tavuklardan zehirlenerek hastanelik oldu. Zehirlenen 75 öğrencimiz, velilerin çabaları ile hastane ve sağlık ocağına taşınırken şans eseri hiç bir çocuğumuz hayatını kaybetmedi. 

Televizyon ve gazetelere sadece bir ihmal olarak yansıyan olayın içyüzü, eğitim sistemimizin içler acısı durumunu ortaya koymaktadır. Tınaztepe İlköğretim Okulu’nda, geçtiğimiz Salı günü, okul bütçesine katkı olması için bir kermes düzenlenmiş, bu kermesin sonunda yemekler artmıştır. Artan tavuklar, bozulma ihtimali apaçık ortada olmasına rağmen yeni yapılan pilavla karıştırılmış ve 1.5 YTL karşılığında öğrencilere satılmıştır. Velilerin açıkça belirttiği üzere bu satış işlemi de gönüllü olarak değil, zorla yapılmıştır. Tavukları satın almak istemeyen öğrenciler, öğretmenlerinin baskısına maruz kalmıştır. Zehirlenmenin açığa çıkmasının hemen ardından acilen hastaneye kaldırılması gereken öğrenciler, yine büyük oranda velilerin çabası ile sağlık ocağına taşınırken, İl Milli Eğitim Müdürü aynı saatlerde gelen telefonlara böyle bir zehirlenmenin okullarında bulunmadığını iddia etmekle meşgul olmuştur.

Yıllardır her eğitim-öğretim dönemi başında kayıt paraları ile gündeme gelen paralı eğitim uygulamaları, bugün artık tüm okullarda sistemli bir hale getirilmiştir. Kırtasiye parası, temizlik parası vb. pek çok isim altında velilerden toplanan paralarla okulların ihtiyaçları karşılanmaya çalışılmaktadır. Bizlerin vergileri ile oluşturulan devlet bütçesinden eğitime yeterince pay ayrılmadığı için devlet okullarının durumu içler acısıdır. Tamamen ücretsiz olması gereken devlet okulları artık resmen paralı hale getirilmiştir. Ödeyecek gücü bulunmayan velilerin karşı çıkışları ise hep aynı gerekçe ile geri çevrilmektedir: “Devlet bize vermiyor ne yapalım?”. Yine her sene başında Milli Eğitim Bakanı, zorunlu bağış toplamanın suç olduğunu açıklıyor ancak ek bütçe taleplerine de olumlu karşılık vermeyerek okul idarelerine ima yoluyla velilerden para toplayarak giderlerinizi karşılayın denmektedir. Hiçbir faydasını görmediğimiz IMF kredilerinin faizleri için bütçenin neredeyse yarısını ayıran hükümet, sıra eğitime sağlığa gelince kaynak yok demektedir.

Kaynak yetersizliğinden dökülen okullarımızda mecburi giderler, zaten dar gelirli olan halkımızın sırtına yüklenmeye çalışılınca ortaya geçtiğimiz çarşamba günü okulumuzda yaşadığımız gibi skandallar çıkmaktadır. Her şeyi fatura etme yeteneği gün geçtikçe gelişen okul yönetimi, çocuklarımızın hayatını tehlikeye atacak kadar ileri gitmiştir. Bilimin, sevginin, güvenin hakim olması gereken okullarımız adeta birer ticarethane, veliler müşteri, öğretmenler satış elemanına çevrilmektedir.

Kaynaksızlığın tek çözümü, hakkımız olan parasız eğitimin sağlanması için gereken bütçenin okullarımıza aktarılmasıdır. Parasız eğitim bir lütuf değil haktır. Anayasamızın 42. maddesinde açıkça belirtildiği gibi ilköğretim tüm devlet okullarında parasız olmak zorundadır. Eğitimde tüccar anlayış bugün açıkça görüldüğü üzere sadece cahil bırakmıyor aynı zamanda hayatı tehdit ediyor. Biz halkevciler olarak bu meselenin burada kapanmasına izin vermeyeceğimizi ve sorunun kaynağı olan paralı eğitimin üzerine gideceğimizi bugün buradan bir kez daha tekrarlıyor ve taleplerimizi basın yoluyla duyuruyoruz:

- Zehirlenme olayında sorumluluğu olanlar derhal cezalandırılmalıdır.

- Tınaztepe İlköğretim Okulu’na derhal bütçeden ek ödenek ayrılmalı, okulun eksikleri giderilmelidir.

- Çocuklarımızın daha sağlıklı ve güvenle eğitimlerine devam etmeleri için velilerin etkin denetiminin olacağı bir veli idare komisyonu kurulmalıdır.

Gültepe Halkevi Yönetim Kurulu Üyesi

    Recep Çoban