Halkevleri Van Çocukevi Fotoğraf Atölyesi’nin 1-6 Mayıs arasında yaptığı çalışmanın izlenimleri
Halkevleri Van Çocukevi, yanı başında prefabrik evler yeşil, mavi, ela gözler bakmakta halkın evlerine. Çadırlar kalkmış, yerine çokta sağlıklı olmayan prefabrikler konmuş. Orda yaşamakta Berfin, Asya, Rojbin, Güneş, Diyar ve daha ne çok çocuk. Sarsıldı benlikleri depremle birlikte; yoksulluk zaten vardı, şimdilerde iki kat artmış durumda. Sular akmasa da evlere, her yağmurda eve dolsa da sular, mutlu Van’lı çocuklar. “Halkın evlerinden öğretmenler gelmiş”ti, dünyalarına. Onların deyimiyle “örtmenimler” buğulu bakan gözlere bir göz daha öğreterek dışarıyı görmelerini sağlamaya, ufuklarını genişletmeye, yüzlerini gülümsetmeye. Buydu onlar için halkın evleri. El ayak çekilse de her daim onların yanında olduğunu hissettiren.
Fotoğrafla kendi dünyalarına birde onların gözüyle bakalım, dedi Halkevlerinden bir grup fotoğraf seven. Vizörden birde bizimle birlikte baksın, Van’a ve kendi iç dünyalarına. İki aylık programla kesintisiz gönüllü kişilerden oluşan Halkevleri Van Çocukevi Fotoğraf Atölyesi’nin düşündüğü buydu ve uygulanmak üzere gidişler başlansın, startı verildi 1 Mayıs günü. Beklemiyor gibiydi umudu kırılmış yürekler. Unutulduk işte, çadırlar kalktı prefabrikler kuruldu, eh üzerinden de epey zaman geçti. Unutmaz halkın evleri ama ya unuttuysa !!! Unutmadı gönüllüler, unutmadı halkın evleri, sadece yeni yerleşim alanının geçiş sürecindeydik, hep beraber.
Heyecanlıydık. Öncelikle çocuklara öğreteceğimiz çalışmanın materyalleri için bağış toplamaktı görevimiz. Dijital fotoğraf makinesi, kalem, defter vb. malzemeler. Duyarlıydı gittiğimiz kişiler, çabucak toparladık makinelerimizi ve diğerlerini. Aldık biletimizi, düştük diyarı memleketi Van’a. Hoş karşılandık güzel insanlarca. Nerde kaldınız, bekler olduk gözler yollarda. Anneler, kızları ve oğulları, babalar yoktu, uzakta işte güçte aş getirme telaşındaydılar.
Altı kızım var, dedi; Kibar ablanın “kızlarımın da kaydını yapar mısın, öğrensin onlar her şeyi, olmasınlar ben gibi!”. Güneş, Bahar, Gamze. Yaptık ilk kayıtları. Asiye bizimle dolaşmakta kapıları, tek tek. Halkın öğretmenleri geldi, okulumuz açılıyor sevinciyle. Rojbin ve Rabia Asiye’nin kızları. Merve ve Şule; babalarına sormadan olmaz, dedi anneleri. Sordu, izin alındı, sevinçle “geliyoruz” dediler. Aysel istasyon mahallesinden duymuş geldiğimizi, okul formasıyla geldi, “bende isterim öğrenmek” dedi. Serpil, Güneş’in okul arkadaşı; duymuş, Seyrantepe Mahalesi’nden “bende varım” diyerek geldi o da. Diyar, Yahya, Berfin. Bal gözlü Berfin ve onlarcası “bende öğrenmek istiyorum” diyerek kayıt için geldiler. Üçüncü günün sonunda 62 çocuğumuz atölye için başvurmuştu bile.
Ve başladı atölyemiz.
Tanışma ve sonrasında güven oyunu oynadık. “Ormanda karda yürürken bir dostla karşılaşma” güven ve barış oyunumuzun adı. Ne çok ihtiyacı var ki Van’lı çocukların, bir değil çokça oynadık onlarla oyunlarımızı. Güvendiler bize ve arkadaşlarına. Çok sevdik onları, çok sevdiler bizi. Kadraj, kolaj çalışmalarını yaptık. Sabırla beklediler, fotoğraf makinelerini çıkarmamızı. Çıkardık, gözler ışıl ışıl. Anlattık makineyi kullanmayı ve verdik ufacık ellere. Dokunmak makinelere, incitmeden. “Click”. Evet, ilk basmalar deklanşöre ve yüzlerde gülücükler. Heyecanlılar, makineler ellerinde daldılar eve sokağa, başladılar çekmeye ne bulurlarsa.
Çiçek dürbünü (Kaleyideskop) yaptık birlikte, aynalardan dürbün gibi. Bahar ve Rojbin göz göze dürbünde inanamıyor gibi. “Şahane bir şey, birde şuna bak!” Berfin, Güneş, Yahya elden ele dolaştı, çiçek dürbünü. Sonra kovalarla basit fotoğraf yaptık. Bir kovaya mercek, diğerine aydınger kağıdı. Şaşa kalan meraklı gözlerle fırladık dışarıya ve yeni bir şey keşfetmiş gibi baktık yaşadığımız sokaklara. Sıra kıvrımlı göz (Periskop) yapımında. Meyve suyu kutuları ve aynayla yapılan bir çalışma. Hazırladık atıştırmalıklarımızı, içtik meyve sularımızı. Evet, hazır işte kutular. ”Denizaltı gibi” dedi, Merve yapılan çalışmaya. Sıraya girdik, baktık tek tek periskoptan. Evet sıra oyunda! En çok sevdiğimiz oyun, sallanan ağaç. Böyle güzel sallanılır mı, bitsin istemiyoruz oyunlar. Nede olsa çocuk yürekler ister her daim.
Yetmedi, halay çektik, söyledik türküler; Kürtçe, Türkçe. Makineler elde, yine çekimlere devam. Yarın değerlendirme var atölyede
Çekilen fotoğraflar geldi, makinelerle başladık değerlendirmeye. Daha bir öğrendik eksiklerimizi. Aradan sonra çıktık, pratik yapmaya çocuklarımızla. Bizde daldık evlere. Gülen yüzlerle karşılandık her bir yerde. Mutlular anneler, nineler poz vermekte bebelerine.
Ve geldi ayrılık vaktine. Sarıldık sıkıca küçük bedenlerdeki büyük yüreklere, buğulu gözlerle. ”Sizde bırakıp gidiyorsunuz işte” diyen dilleri ve buğulu gözleri ile öpüşerek. Çok değil sadece bir iki gün sonra gelecek başka bir “halkın öğretmeni”. Ve unutmayacağız biz, diyarı memleketi Van’ı. Çocukların deyimiyle “halkın evleri” oldukça.
Nursel Özkan
Erol Yılmaz
(Halkevleri Van Çocukevi Fotoğraf Atölyesi)
Halkevleri Van Çocukevi Fotoğraf Atölyesi çalışmaları... https://plus.google.com/photos/102208251509511636339/albums/5739855938782797985?authkey=CNXwhPnMk8-YxQE Çocukların çektikleri fotoğraflardan kareler... https://plus.google.com/photos/102208251509511636339/albums/5740109263234205457?authkey=CK3ayMS9qs7ROg