Hatay Halkevi Vakıflı köyüne taziye ziyaretinde bulundu. Kesablı yaşlılarla görüşen, yöneticiler Vakıflı Köyü Surp Asdvadzadzin Kilisesi önünde oturma eylemi yaptılar.
Suriye-Türkiye sınırına yaklaşık üç kilometre mesafedeki Ermeni kasabası Kesab, 21 Mart’ta muhalifler tarafından ele geçirildi. Ellerini kollarını sallayarak Kesab’a saldıran cihatçi çeteler Alevileri katletmiş, Ermenilere dinleriyle ilgili sorular sormuş, aralarından 90 yaşındaki bir Ermeninin ölmemek için Müslüman olmaya zorlayarak günlerce acılar yaşatmışlardı. Bir süre sonra 21 Kesablı Türkiye sınırına getirilmiş, ordan Türk yetkililere teslim edilmişti. Yayladağı sınırından da Anadolu’daki tek Ermeni köyü olan Vakıflı’ya gelmişlerdi. Getirilen insanların hemen hemen tamamı 65 yaşın üstünde, aralarında en genci 50 yaşındaydı.
Kesablı Loder Tırtıryan’ın 14 Mart Pazartesi günü Türkiye’ye getirilmesiyle Vakıflı Köyü’nde yerleştirilen Kesablıların sayısı 22’ye ulaştı. Tırtıryan’ın uzun süre muhaliflerden saklanmayı başarmış ve Türkiye’ye getirilmesi bu yüzden zaman almıştı. 1932 doğumlu Loder Tırtıryan uzun süre muhaliflere direndiği için yaşlı ve sürgün kalbi bunlara daha fazla dayanamadı. Vakıflı köyünde 24 Nisan’da “Ermeni katliamının yıldönümünde” kalp krizi geçirerek ve hayatını kaybetti.
Hatay Halkevi Yönetim Kurulu Başkanı Cihan Çiçek “1909’da Adana ve çevresinden devlet eliyle sürgün edilen, katledilen Ermeniler, 1915’te Anadolu’nun dört bir tarafında bir kez daha bu kırımı yaşadı ve bu topraklardaki mirasları yok edildi/edilmeye çalışıldı. Şimdi de yine AKP’nin cihatçi çetelere olan desteği ile Kesab’a girilmesi ve burada katliamlar yapması, Ermenileri 3. kez yaşadığı topraklardan gönderilmesine neden olmuştur. Bu insanlar sürgüne mahkum edilmiştir. Başbakanlık açıklama yapıyor; “Ermenilerin acılarını anlamak ve paylaşmak bir insanlık vazifesidir” diye; acıyı anlamak, insanları sürgüne mahkum bırakmak mıdır? Cihatçıları destekleyerek, onlara saldırı için ön ayak olmak mıdır “insanlık vazifesi” denilen şey! Yeter artık bu insanlarla alay etmeyin!” dedi.
Kesab’dan Vakıflıya gelen 66 yaşındaki Anahit Aholanyan; “ Yıllar önce sürgün edildik biz bu topraklardan, Antep’ten gittik biz. Yıllar önce muhacırdık, bu yaşımızda şimdi yine muhacır olduk. İnşallah burada ölmeyiz” dedi.
Kesablıların çoğu Türkiye’den gitmek istiyor ama hem pasaportlarının kayıp olması, hem de maddi zorluklar nedeniyle bu mümkün olmuyor. Bu sorunun çözümü için Dışişleri Bakanlığı’nın devreye girdiğini kaydeden Surp Asdvadzadzin Kilisesi Vakfı Başkanı Cem Çapar “Şu an 17 kişi Lübnan’a gitmek istiyor. Dışişleri Bakanlığı seyahat belgesi hazırlıyor, Lübnan’dan da kabul için gerekli girişimlerde bulunuluyor. Türkiye Ermenileri Patrikhanesi ile Lübnan’daki Ermeni Ruhani Önderliği de çözüm için devrede” dedi.