“Gericiliğin, ABD işbirlikçiliğinin, piyasacılığın, kadın düşmanlığının iki yüzüne de MECBUR DEĞİLİZ!”

Pa, 27/07/2014 - 14:59
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

Ülke cumhurbaşkanlığı seçimleri sathı mailine girdi. Halka "diktatör  Erdoğan"  ya da onun panzehiri olarak islamcılıkta/piyasacılıkta/kadın düşmanlığında temelde ondan ayrışmayan "ılımlı Ekmeleddin" seçenek olarak sunulmaktadır.

Öncelikle “cumhurbaşkanını halkın seçeceği” söylemi tamamen bir kandırmacadan ibarettir, aday olabilmenin (önce barajı aşmış parti, ardından 20 vekil) “20 milletvekili tarafından aday gösterilme” şartına bağlandığı, aday belirleme süreçlerinin parti “yönetim”leri tarafından kapalı kapılar ardından yürütüldüğü seçimler antidemokratiktir (Bu durum "veto etme" yönteminin başka bir biçimidir). Kendi belirledikleri adaylar arasından birini “seçme” tercihi halka “demokrasi” adına dayatılmaktadır.

Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı adaylığı "tercih" olmanın dışında aynı zamanda kendisi için bir zorunluluk. 12 yıldır sürdürdüğü yalan, talan, yolsuzluk ve zorbalık düzenini sürdürebilmek ve kendi iktidarını korumak için Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmayı ve diktatoryal yöntemlerle faşizan, baskıcı bir sisteme geçmeyi hedefliyor. Bir yandan eteğinde hırsızlık, yolsuzluk suçlarıyla; diğer yandan cihatçı çetelere yapılan yardımlar ve uluslararası savaş suçlarıyla, hakkını arayan halka polisini, jandarmasını saldırtan, “Emri ben verdim” diyen, Gezi’de, Roboski’de, Lice’de insanlarımızın katledilmesinden sorumlu Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı adaylığı gayrimeşrudur.

CHP yönetiminin “Tayyip gitsin” anlayışı ile MHP ile birlikte aday gösterdiği Ekmeleddin İhsanoğlu tercihi ise açıktır ki emperyalizmin ülkede “ılımlı islam modeli”nin yukarıdan aşağıya örgütlenmesi projesinin bir parçasıdır. CHP yönetimi, başında bir Alevi olan Kılıçdaroğlu’nun başkanlığında bundan sonra siyasi alanda mezhep özelliğini bir siyasi referans haline getiren projeye imza atmıştır. Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adaylığı, AKP’nin kurduğu gerici-neoliberal düzeni “ılımlı bir yüzle” devam ettirmeye adaylıktır. Ekmeleddin İhsanoğlu'nun kürtaj karşıtlığı da, kürtçe eğitime mesafesi de Yazıcıoğlu'nu kahraman ilan etmesi de şaşırtıcı değildir. Bu adayın da Erdoğan gibi ne geçmişi ne de bugünü özgürlük, laiklik ve barış mücadelesi ile ilişkili değildir.

Yaşam tarzına müdahaleye karşı saygı, özgürlük, eşitlik, adalet talebiyle meydanları dolduranlar; Kentine, doğaya, çevreye sahip çıkanlar; taşerona, güvencesizliğe karşı direnen işçiler; kadın düşmanlığına karşı “bedenimiz de yaşamımız da bizimdir” diyen kadınlar; mahallelerinde, sokaklarında, kentlerinde hakları için mücadele edenler, LGBTİ'ler, gençler, üniversiteliler, liseliler... Gerici-neoliberal sistemin bu iki yüzüne de mecbur değildir. 

Sola, sosyalistlere düşen görev bugün; işçilerin, emekçilerin, üniversite gençliğinin, kadınların, Kürtlerin, Alevilerin, LGBTİ'ler, Haziran İsyanı'nda hakları için sokaklara dökülenleri, sokağın gündemini belirlemek, halkın taleplerini örgütlemektir. 

Halkevleri olarak “cumhurbaşkanlığı seçimleri”nde bir adayımız yok; ancak gericiliğin, ABD işbirlikçiliğinin, piyasacılığın, kadın düşmanlığının iki yüzüne; Tayyip'e ve Ekmeleddin'e karşı, savaşa ve mezhepçiliğe, gericiliğe ve faşizme, kadın düşmanlığına ve cinsiyetçiliğe, taşerona ve güvencesizliğe, doğanın ve kentlerin talanına karşı; başta eğitim, kent, sağlık, ulaşım, su, enerji, çevre olmak üzere halkın hakları için mücadele edeceğimiz sokaklarımız var!

Oya ERSOY

Halkevleri Genel Başkanı