Maraş Katliamı’nın üzerinden otuz yıl geçti. Otuz yıl önce Maraş’ta 111 insanımız katledildi. Gözleri oyulan insanlar, anne karnında, kundakta öldürülen bebekler, kurşuna dizilen bir halk… Maraş Katliamı’ndan hafızalarımızda kalan görüntüler.
Maraş katliamı 1980 öncesi yaşanan süreçten bağımsız ele alınamaz. 1972 askeri faşist darbesinin katletmekle, hapse atmakla bitiremediği devrimci fikirler 70’li yılların ortalarına gelindiğinde geniş halk kesimlerince sahiplenildi. Grevleri yasaklanan işçiler, mücadeleleri engellenen köylüler, öğrenciler insanca yaşam için mücadeleyi yeniden yükseltiler. Hal böyle olunca ABD emperyalizmi ve işbirlikçileri elleriyle besleyip büyüttükleri sivil faşist hareketi devreye soktular. Bu ülkenin onuru yüzlerce devrimci, akademisyen, sanatçı, gazeteci faşist terörün kurbanı oldu. Faşist saldılar öyle hal aldı ki halka sadece direnmekle, teslim olmak- baş eğmek seçenekleri kaldı. Teröre teslim olmayan halk direnerek faşist saldırıları püskürtmeye başladı. Bu durum egemenler açısından daha büyük saldırıların planlanmasını beraberinde getirdi. Faşistler, devletin güvenlik güçlerinin kontrolünde halka saldırırken sağ sol çatışması görüntüsü yaratılmaya çalışıldı. Yetmedi alevi-sünni çatışması çıkartmak için haince planlar devreye sokuldu. Amaç sağ-sol, alevi-sünni çatışması bahanesiyle orduya sıkıyönetim ilan ettirmek sonrasında ise askeri darbe yaptırmaktı. MHP’den de bu dönemde yapılan bütün açıklamalar bu amacı ayan beyan ortaya koymaktadır.
İşte Maraş Katliamı böyle bir süreçte planlandı ve devreye sokuldu. Katliam aylar öncesinden planlanmaya başladı. 24 Aralıktan bir hafta önce Alevilerin ve solcuların yoğun yaşadıkları mahaller görevli olduklarını söyleyen kişilerce sayıldı. Kapılara numara verilecek denilerek bazı evler kırmızı boya ile işaretlendi. Ardından 19 Aralık’ta Ülkü Ocakları tarafından gösterilen filme, yine faşistler tarafından provokasyon yaratmak amacıyla atılan bomba sonucu olaylar başlamış oldu. Bu olayla uygulamaya koyulan katliam tam beş gün sürdü.
Olaylarda 111 kişi öldü, 1000’in üzerinde insan yaralandı. 552 ev ve 289 işyeri yakılıp yıkılarak tahrip edildi. Olayların ardından Alevi nüfusunun yüzde 80'inin Maraş'ı terk ettiği istatistiklere geçmese de herkesçe biliniyor.
Diğer yandan Maraş Katliamı’nın sonuçlarının bu kadar acı olmasının bir nedeni de devrimcilerin, örgütlü güçlerin Maraş’taki zayıflığıdır. Yaşanan bir çok olay göstermiştir ki; katliamlara halkın ancak örgütlü gücü engel olabilmektedir. Aynı dönem Maraş’ta yapılan katliam Çorum’da, Sivas’ta yapılamamıştır. Halk faşist katillere bu fırsatı vermemiştir.
Faşistlerin kellesini istedikleri CHP hükümetinin İçişleri Bakanı İrfan Özaydınlı ise, katliamın, solcuların tahrik etmesi sonucu çıktığını söyledi. Özaydınlı bu sırada bir de Türkeş'i ziyaret ederek, alınacak önlemleri konuştu.
Halkın umut bağladığı Ecevit ve hükümeti faşistlere boyun eğmekle kalmıyor, yaşanan vahşetin sorumlusu olarak solcuları gösteriyordu.
Açıkça ortadadır ki; Maraş Katliamı yıllardır bize yutturmaya çalıştıkları gibi basit bir Alevi Sünni çatışması değil, tam anlamıyla faşist provokasyondur. Maraş Katliamı aydınlık bir gelecek, eşitlik, kardeşlik, insanca bir yaşam isteyenlerin asla unutmaması, unutturmaması gereken bir olaydır. Hele ki krizin hayatı yaşanmaz hale getirmeye başladığı 2008 Türkiye’sinde toplumun krize mahkum olmakla, insanca yaşam için mücadele etmek seçenekleri arasında tercih yapma arifesinde olduğu şu günlerde.
Egemenler yıllardır katliam yeteneği gelişkin faşist organize suç örgütlerini toplumun sorunsuz idare edilmesi için kullandılar, bundan sonra da kullanmaya çalışacaklar. Halkı din, mezhep, siyasi düşünce merkezli kavgalarla kendileri karşısında güçsüz kılacak oyunlarını her zaman tezgahlayacaklardır
Sermayenin emekçileri ve yoksulları milliyetçi şoven kışkırtmalarla karşı karşıya getirme politikaları halen devam eden “klasik yöntemlerinden” dir ve kriz ortamında bu yöntemi uygulamaktan çekinmeyeceklerdir.
Biliyoruz ki; Maraş’ta başardıklarını, Çorum’da devam ettirmek isteyenlere halkın direnişi anlamlı yanıtlar vermiştir.
Faşizmin katliamcı tutumu dün olduğu gibi bugün de eşitlik, özgürlük ve adalet isteyen sesleri susturmaya yetmeyecektir.
İlknur Birol
Halkevleri Genel Başkanı