Krize karşı halkın insanca yaşam hakkının korunması şarttır!

Ct, 01/11/2008 - 02:00
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

Sermayenin 30 yıllık neo-liberal yağma düzeni krizde.
Çöküş hızla yayılıyor, yığınsal işsizlik ve açlık tehdidi tüm dünyayı sarıyor.

Yıllardır “yoksullaştırıcı” büyüme modeline hapsedilen, sıcak paraya bağımlı Türkiye, daha 2001 krizinin acılarını sarmamışken yeni bir yıkım tehlikesiyle karşı karşıya.
Türkiye, birçok bağımlı ülke gibi topun ağzında ama ülkenin Başbakanı “hamdolsun, krizden etkilenmeyiz”, “kriz bizi teğet geçer” türünden açıklamalar yapıyor.
Krizi, halkın sırtından “yeni bir fırsata dönüştürmekten” söz ediyor.

Kriz Başbakan ve çevresine teğet geçmiş olabilir ama halkın midesine saplandı bile! Ekonomi zaten tıkandı. Elektrik, su, doğalgaz gibi temel ihtiyaçlara zam üstüne zam yapıldı. Zamlara yenileri de eklenecek. Halk karanlıkta kalmak, susuz kalmak, soğukta kalmak tehlikesiyle karşı karşıya. Hastanelerde sigortalılara da muayene ücreti getiren “sağlık reformu” yüzünden, halk hastaneye bile gidemeyecek.

Sermayenin sömürü düzeni krizde.
Kimi iktidarının, kimi milyar dolarlarının, kimi ekmek parasının derdinde.

Krizin sorumlusu sermaye, krizin yükünü halkın sırtına yüklemeye çalışıyor. Halkın insanca yaşam ve çalışma hakkını gasp edecek önlemlerle, kendi karlarını korumak istiyor. Sermayeye devlet desteği talep ediyor. Vergi borçlarının affedilmesini, vergi oranlarının azaltılmasını, İşsizlik Fonlarının kendisine aktarılmasını; yeni bir IMF anlaşması yapılmasını; eğitim, sağlık gibi kamu harcamalarının daha da kısılmasını talep ediyor.

Bütün bunlar daha başlangıç. Bankalar kapanma tehlikesiyle karşılaştıkça, şirketler iflas ettikçe, sermaye daha da saldırganlaşacak. Şirketler işçileri işten çıkartacak. Kimi işçiler yasadışı olarak yarı fiyatına çalıştırılacak. Daha az işçi, daha düşük ücrete, daha çok sömürülecek. Sermayedarların en “insaflısı” işçileri işten çıkartılmak yerine eksik maaş verilmesini önermeye başladı bile. İşten atılan işçiler aileleriyle birlikte açlık tehlikesi ile yüz yüze kalacak.
Küçük esnaf batacak; elindeki hacze gidecek. Köylüler, kredi borçlarını ödeyemeyecek, topraklarını kaybedecek. Türkiye halkı büyük bir yıkıma sürüklenecek.

Kriz, toplumu biraz daha çürütecek. Hırsızlık, fuhuş gibi suçlar ve intiharlar artacak. Toplumsal çürüme yaygınlaşacak. Çocuklar okullardan alınıp sokağa para kazanmaya yollanacak, aileler dağılacak. Hükümet tepkileri bastırmak için daha çok baskı uygulayacak. Son günlerde artan işkence olayları çığırından çıkacak. Bir tek güvenlik kuvvetlerinin işleri ve maaşları güvencede olacak.

Krizin sorumlusu sermaye ise, krizin yükünü krizde hiçbir sorumluluğu olmayan halkın sırtına yıkan önlemler sayesinde daha da zenginleşecek. Tekeller daha da büyüyecek, borsalar yine yağmayı sürdürecek, çokuluslu şirketler yine tarımı, ülke kaynaklarını hortumlayacak. Zengin daha da zengin, yoksul daha da yoksul olacak.

Kimi iktidarının, kimi milyar dolarlarının, kimi ekmeğinin derdinde.
Sermaye karlarının derdinde, halk yaşamını sürdürme derdinde. Sermayenin krizinin halkın yıkımına dönüşmemesi için, halkın insanca yaşama hakkının güvence altına alınması şarttır.

Yağma düzeninin sorumlularından IMF ile yeni bir anlaşma yapılmamalı; kaynaklar krizin sorumlusu sermaye için değil, halk için; halkın gerçek ihtiyaçlarını karşılayacak bir üretim sisteminin oluşturulması için harcanmalıdır.


Kriz gerekçesiyle örgütlenme hakkının engellenmesi ve demokratik tüm etkinliklerin baskı ve zor kullanılarak bastırılması terk edilmelidir. Sendikal ve siyasal örgütlenmelerin önündeki yasal yasadışı tüm engeller kaldırılmalıdır.

Krize karşı halkın insanca yaşam ve çalışma hakkının güvence altına alınması için acil olarak şu önlemlerin alınması şarttır:


1- İşten çıkarmalar yasaklanmalıdır. İşçi ücretlerinin düşürülmesi, esnek çalıştırma ve taşeron sistemi engellenmeli; asgari ücret vergi dışı bırakılmalı; işsizliğin azaltılması için çalışma saatleri kısaltılmalıdır.

2- Temel gıda maddeleri, konut kiraları ve enerji fiyatları kontrol altına alınmalıdır.

3- Elektrik, su, doğalgaz kullanımı asgari ihtiyaç sınırına kadar ücretsiz olmalıdır.

4- Sabah 06.00-09.00 ile akşam 18.00–21.00 saatleri arasında ulaşım ücretsiz olmalıdır.

5- Açlığa önlem olarak kadınlara, asgari ücret düzeyinde mutfak maaşı verilmelidir.

6- Eğitimde hiçbir ad altında para alınmamalı, eğitimin okul dışı giderleri de devlet tarafından karşılanmalıdır. Okulların elektrik, su, doğalgaz gibi temel giderleri ücretsiz karşılanmalı ve bununla ilgili tüm borçları silinmelidir.

7- Hastanelerde hiçbir ücret alınmamalı; sağlık parasız olmalıdır.

8- Çiftçilerin kredi borç faizleri silinmeli, tarımsal borçlar üretimi olumsuz etkilemeyecek şekilde düzenlenmeli; tarımsal üretim devlet tarafından korunup desteklenmelidir.

9- Kredi kartı ve tüketici kredisi borç faizleri silinmeli ve borçlar makul vadelerle yeniden yapılandırılmalıdır.

10- Kürt Sorununda savaş ve şiddet politikaları terk edilmeli ve demokratik çözüm getirilerek savaşa harcanan kaynaklar Doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz’in bölgesel kalkınmasına harcanmalıdır.


Ancak bu şartlar yerine getirilirse halk krizden korunmuş olur. Halkın krize karşı bu şartlarının yerine getirilmesi için kaynak vardır:

1. Kurumlar vergisi, lüks tüketim vergileri artırılmalı; servet vergisi uygulaması başlatılmalıdır.

2. Borsa ve faiz gelirlerinden alınan vergiler yükseltilmelidir.

3. İstihdam yaratan ve halkın temel ihtiyaçlarını güvence altına alan kamu yatırımları yeniden başlatılmalı ve KİT işçilerine yönetimde söz ve karar hakkı tanınmalıdır.

4. Yabancı sermaye çıkışı ve kar transferi yasaklanmalıdır.

5. Banka batıranlar cezalandırılmalı; kurtarma operasyonları yapılmamalı; ortaklarının varlıklarına el konulmalı; batan banka ve şirketlerin işsiz bıraktığı işçilere iş güvencesi verilmelidir

HALKEVLERİ MERKEZ YÜRÜTME KURULU