Trabzon’da Şubat 2005’den bu yana kentin kardeşliğini ve insanların can güvenliğini tehdit eden faşist saldırılar bitmek bilmiyor. Katliamları, linç girişimlerini ve baskıları hamasi nutuklarla geçiştiren yerel yöneticilerin açıklamaları sadece yeni saldırı ve linç olaylarına cesaret veriyor. Cezaevi sorunlarını dile getirmek için ilerici güçlerin yaptığı basın açıklaması linçle susturulmaya çalışıldıktan sonra hareketlenen ülkücü faşist kesimler durmak bilmiyorlar. Santora cinayeti ile niyetlerini açıkca ortaya koyan bu güçler kendileri gibi düşünmeyen muhalif kesimlere yaşam hakkı tanımıyorlar.
Hrant Dink cinayeti olayların ne ölçüde merkezi ve profesyonelce yürütüldüğünü, sorunun bir avuç milliyetçi genci aştığını açıkça ortaya koyuyor. Rejimin genel karakterinin sürdürülmesi ve kitlelere korku salınması için Trabzon’un laboratuar olarak seçildiği görülüyor.
KTÜ’nün ilerici öğrencilerine yaşam şansı tanımak istemeyen faşistler, her şeyden “tahrik” oluyorlar. KTÜ Öğrenci Kolektifi Tiyatro Topluluğunun üniversitede bin kişiye tiyatro oymamasından panikleyen faşistler dün saldırıya geçtiler. Dün saat 15.30’da KTÜ Öğrenci Kolektifi Tiyatro Topluluğundan bir öğrenciye arkadan saldıran 5 kişi öğrenciyi ağır yaraladıktan sonra kaçmışlardır. Olayı duyan öğrencilerin arkadaşlarına saldıranlar hakkında jandarmadam bilgi almaya gittiği esnada orada biriken ülkücü grup tekrar saldırmıştır. Kendilerinden de yaralananlar olması üzerine dışarıdan getirdikleri MHP’li olduklarını açıkca söyleyen öğrenci olmayan 100-150 kişilik faşist grup 50 kişilk öğrenci grubuna “ya Allah bismillah, allahüekber” , “Allah Allah” naraları ile tekrar saldırmıştır, saldırıda birçok öğrenci yaralanmıştır. Tüm bunlar jandarmanın önünde gerçekleştiği halde faşistlerden yakalanan olmamıştır. Kavga esnasında öğrencilerin ortada kalan eşyalarını çalıp öğrenci derneğinin önünde yakmışlardır. Öğrencilerin jandarmada ifadeleri alınırken emniyet istihbaratında sivil giyimli bir kişi “ortalıkta def çalıp oyun oynayıp adamları tahrik ediyorsunuz. Kaç kişisiniz kendinizi ne sanıyorsunuz” diyerek kültürel çalışmayı aşağılayıp öğrencilere sataşmıştır. Tüm bu yaşananlar saldırganların cesaretinin kaynağını ortaya koyuyor. Saldırılar KTÜ öğrenci derneği tarafından organize edilmekte, faşistler orada toplanıp saldırmakta. Sonrada oraya geri dönmektedirler. Öğrenci Konseyi başkanı da saldırıya katılanlar arasındadır. Bugün ise KTÜ’de dolaşan faşistler hala terör estirmekte, “reisimizin intikamını alacağız” tehditleri savurmaktadırlar.
Cumhurbaşkanlığı seçimi ile birlikte yaratılan krizin ileri bir gerilim ve çatışmaya taşıyan Amerikancı işbirlikçi güçlerin amacı, 22 Temmuz seçimlerinde haramilerin sofralarına ortak olmaktır. Trabzon’daki saldırılar, ülkemiz genelinde uygulamaya konan muhalifleri yok etme politikasının bir parçasıdır. Bu saldırıların amacı hak aramaların önünü tıkayarak, İMF nin yıkım politikalarının önünü açmak ve sermaye güçlerini rahatlatmaktır.
Bütün bu gelişmelere tarafsız kalamayız. Demokrasi güçleri Trabzon da olup bitenlere sessiz kalmamalıdır.
Trabzon’un yöneticilerini, eğer karanlık bir programın bir parçası değiller ise, daha üzücü olayların yaşanmaması için gerekli önlemleri almaya çağırıyoruz.