AKP iktidarı ülkemizi karanlık bir geleceğe doğru sürüklüyor. AKP emperyalizmin taşeronluğunu yaparken, savaş politikalarını sürdürürken, haklarımızı gasp ederken krize girdiği her konuda kendi tabanını gerici-ırkçı saflaştırma siyasetiyle tutmaya çalışıyor. Bu tutum söylemde ve pratikte Alevi düşmanlığı, Kürt düşmanlığı ve kadın düşmanlığında karşılığını buluyor.
AKP ne söylüyorsa tersi oluyor. Başbakan kardeşlik, birlik, beraberlik dedikçe akan kan artıyor. Her gün evlerimize gencecik insanlarımızın cenazeleri dönüyor. “Bizden bu kadar öldü, biz iki misli öldürdük” derdindeler, ölümler istatistikî bilgi olarak veriliyor.
Ahmet Davutoğlu “komşularla sıfır sorun”, “Ortadoğu’da lider ülke” olma söylemleriyle ülkemizi bataklığa sürüklüyor. Bugün ülkemizin sorunlu olmadığı hiçbir komşusu yok.
AKP 4+4+4’le eğitime büyük saldırı harekâtını başlattı, geleceğimizin temellerine dinamit döşüyor. AKP’nin gerici-piyasacı-cinsiyetçi eğitim sistemini tersine çevirecek olan da biziz.
Emperyalist müdahaleye, Savaşa, AKP işbirlikçiliğine karşı 7 Ekim’de Ankara’dayız
ABD emperyalizmi Ortadoğu’yu yeniden şekillendirmek için şimdi de Suriye’ye müdahale ediyor. AKP iktidarının doğrudan taşeronu olduğu Suriye’de en somut görünümünü silahlı gruplara para ve silah desteğinde bulan iç savaşı derinleştirme politikası, Suriyelileri gittikçe büyüyen bir kan gölüne ittiği gibi Türkiye’de de Alevileri ve Kürtleri hedef alan gerici-faşist saldırıları körüklüyor. AKP, Suriye’de önde tutum almaya çalışıyor. O nedenle akan kandan, katliamlardan medet umuyor. Bu ülke topraklarını Suriye’de iç savaşı kışkırtan bir operasyon üssü haline getiriyor. Esad karşıtı silahlı gruplar AKP tarafından destekleniyor. Antakya’daki sınır kapımız sınırın öbür tarafında kafa kesen selefilere sonuna kadar açık. Bu militanlar elini kolunu sallayarak Antakya sokaklarında dolaşıp insanlarımızı tehdit ediyorlar. Bu cesareti onlara AKP iktidarı veriyor. Savaş şimdiden ülke topraklarına taşınmış durumda.
Suriye’de dinler, mezhepler, etnik kökenler hatta aşiretler arasında hiçbir kural tanımadan sürecek olan bir iç savaş sadece Suriye ile sınırlı kalmayacak, kaybeden Ortadoğu halkları olacaktır. AKP’nin işbirlikçi siyaseti ülkemizi ve Ortadoğu halklarını felakete sürüklemektedir.
Faşizme, gericiliğe, mezhepçiliğe karşı 7 Ekimde Ankara’dayız
Dediğimiz gibi AKP iktidarı Suriye politikasında ve Kürt Sorununda sıkıştıkça ırkçılığa ve mezhepçiliğe sarılıyor. O nedenle Alevilere ve Kürtlere saldırılar hızla büyüyor. Geçtiğimiz seçimden itibaren miting alanlarında Başbakan’ın Aleviliği yuhalatmasıyla tırmanan süreç Suriye politikalarını meşrulaştırmak için Suriye yönetimin Alevi olduğunu ve Sünnilere baskı yaptığını yaygın bir fikir haline getirmeye çalışmasıyla sürdü. Suriye’ye müdahaleye karşı olanlar “mezhepçilikle” suçlanırken asıl olarak AKP Alevi düşmanlığını gericiliğin temel bir argümanı olarak pompalanıyor. Başbakan Cemevlerine saldırıyor, Karacaahmet Cemevine "ucube"diyor. Ona göre camiye gitmeyenler "ayrımcı-bölücü" oluyor. Bu nedenle "Mezheplere değil, mezhepçiliğe karşıyım” sözleri hafızalara kazınan halkın sanatçısı Neşet Ertaş'ın Alevi olduğu yok sayılıyor, cenazesi camiden kaldırılıyor. AKP’nin gerici birlik siyaseti ülkeyi tehlikeli bir çatışmaya sürüklüyor. Alevi yurttaşların evlerinin işaretlenmesi, Malatya-Sürgü’de Alevi aileye dönük linç girişimi, Pendik Pir Sultan Abdal’da polis olduğu sonradan anlaşılan kişilerin gerçekleştirdiği tehditler ve ardından gelen saldırılar, Ankara Battalgazi’de okullarının imam hatibe dönüştürülmesine karşı mücadele eden Alevi ailenin evinin kurşunlanması AKP’nin mezhepçi politikalarının ürünüdür.
AKP’nin bütün bir sağı arkasına alma hedefiyle yaptığı bu siyaset, Kürt sorununda faşizmin en tehlikeli dilini kullanmaktan, kirli oyunlarını devreye sokmaktan çekinmiyor. Başbakan ille de savaş diyor. Kürt siyasetçiler, belediye başkanları, binlerce öğrenci ve çocuk cezaevlerine gönderilmeye devam ederken ölümden başka bir getirisi olmadığı bilinen operasyonlar artırılarak sürüyor.
4+4+4’e; zorunlu din derslerine, mezhepçiliğin ilkokullara kadar sokulmasına karşı 7 Ekim'de Ankara’dayız!
Sermayenin ve AKP’nin çıkarları doğrultusunda hazırlanan 4+4+4 yasası çocuklarımızı, ülkemizi, geleceğimizi tehdit ediyor. AKP imam hatip açma hevesi ile okullara el koyuyor. Bazen rüşvetle, bazen reklamla, bazen de kandırmacayla imam hatiplere kayıt yaptırılıyor. Düz liselerde kayıt yoğunluğu gerekçe gösterilerek istekleri dışında öğrencilerin kaydı imam hatip liselerine yapılıyor. AKP tıpkı Muğla milletvekillerinin ifade ettiği gibi tüm okulları imam hatipleştirmeye çalışıyor. Biz zorunlu din dersi zulmüne karşı mücadele ederken şimdi seçmeli din derslerini dayatıyorlar. Bilinmelidir ki, bu dersler seçmeli değildir, zorunludur, almak istemeyenler ayrımcılığa maruz kalacaktır, kalmaktadır. Diğer seçmeli dersler öğretmen yok bahanesiyle birçok okulda açılmamaktadır. Aynı okulda imam hatipli öğrencilerle birlikte okuyan özellikle kız çocukları daha ilk haftalardan “cehennemde yanacaksın” sözleriyle baskı altına alınmaya çalışılıyor. Önümüzdeki günlerde din derslerinde kız çocuklarının başının kapatılması gibi örneklerin yaşanacağı biliniyor.
Kindar-dindar nesiller yetiştirmek için hayata geçirilen bu sistem bütün toplumu gericileştirmeyi ve aynı zamanda Alevileri asimile etmeyi hedeflemektedir. 4+4+4’ü durduracak olan da bizleriz.
İnsanca, eşit yurttaşlar olarak yaşadığımız bir ülke için 7 Ekim’de Ankara’dayız
İnsanların hiçbir biçimde ayrımcılığa uğramadığı, her yurttaşın eşit haklara sahip olduğu ve bu hakları özgürce kullandığı; barış içinde, kardeşçe yaşadığı demokratik bir ülke kurmak için mücadeleyi büyütüyoruz. İnsanca bir yaşam sürdüğümüz, parasız, bilimsel, laik ve anadilde eğitim hakkına sahip olduğumuz bir ülke için mücadeleyi büyütüyoruz. Emperyalizmden bağımsız bir ülke için mücadeleyi büyütüyoruz. Yanyana geliyoruz. Omuz omuza veriyoruz. 7 Ekim’de Ankara’dayız.
Oya Ersoy
Halkevleri Genel Başkanı