Dünyayı verelim çocuklara hiç değilse bir günlüğüne
allı pullu bir balon gibi verelim oynasınlar
oynasınlar türküler söyliyerek yıldızların arasında
dünyayı çocuklara verelim
kocaman bir elma gibi verelim sıcacık bir ekmek somunu gibi
hiç değilse bir günlüğüne doysunlar
bir günlük de olsa öğrensin dünya arkadaşlığı
çocuklar dünyayı alacak elimizden
ölümsüz ağaçlar dikecekler
Nazım Hikmet
Bugün Dünya Çocuk Hakları günü vee bugün Haziran ayında Başbakan'ın kahramanları tarafından başından gaz fişeğiyle vurulan 16 yaşındaki Berkin Elvan hala uyuyor. Onu vuranlara, emir verenlere ise en küçük bir soruşturma dahi açılmayan bir ülkede çocuk haklarından bahsetmek ne kadar mümkün?
1900’lerin başında özellikle Avrupa’da yaşanan, insanca çalışma koşulları talep eden grevler dalgasına, fabrikaların yakınlarındaki okullarda okuyan ve günün yarısını okulda, yarısını fabrikada çalışarak ve dayak yiyerek geçiren çocukların isyanı da ortak olmuştu. İngiltere'de sokağa dökülen binlerce çocuğun talepleri kıta geneline yayıldı, büyük grevler dalgası çocuk haklarının görüşüldüğü kongreleri de beraberinde getirdi. Yüzyıl ortasına doğru kabul edilen Çocuk Hakları Sözleşmesi'ni Türkiye iseancak 1990 yılında imzaladı.
Bugün ne yazık ki tüm dünyada çocuk hakları ihlalleri oldukça yaygın bir şekilde yaşanıyor. Milyonlarca çocuk savaşların birinci dereceden mağdurları oluyor. Hayatını kaybeden, kalıcı yaralanmalar yaşayan, ailesini kaybeden kısacası savaşın her türlü sonucundan en fazla etkilenen çocuklar oluyor. Milyonlarca çocuk vahşi kapitalizmin yararttığı yoksulluktan kaynaklı ihmal ve istismara uğruyor. Sokaklarda yaşamak zorunda kalan çocuklar, çocuk işçiler günümüzün bir diğer gerçeği. Yine ne yazık ki tüm dünyada yaşanan cinsel istismar bir insanlık suçu olarak sürüyor. Uyuşturucu ve porno sektörünün hedefinde çocuklar var.
Bizim ülkemizde de durum ne yazık ki benzer biçimde yaşanıyor. Otuz yıldır süren savaştan en fazla etkilenenlerin başında çocuklar geldi. Binlerce çocuk yoksulluktan kaynaklı okulda ya da oyunda olmaları gereken yaşta işgücü piyasasına atıldı, atılmaya devam ediyor. Kaybedilen her hakkın mağduru öncelikle çocuklar oldu. Başta eğitim, sağlık, barınma gibi temel hakların gaspı önce çocukları vurdu. Ülkemizde cocukların cinsel istismara uğraması sıkça karşılaştığımız bir durum. Diğer yandan çocukların evden başlamak üzere her alanda karşılaştıkları şiddet başka bir gerçektir.
Ne yazık ki bu tablo her geçen gün daha da kötüye doğru gitmektedir. 11 yıldır AKP’nin yürüttüğü gerici politikalar en çok çocukları etkilemiştir.
AKP eğitim alanını piyasacı ve gerici bir saldırganlıkla yönetiyor. 4+4+4’ün çocuk işçiliği, çocuk gelinliği yaygınlaştırmayı hedeflediği inkar edilemez bir gerçek. Devletin bile kabul ettiği çocuk gelin sayısı 181 bindir. Gerçek sayı ise bunun çok üzerindedir. Açık lise uygulamasıyla iktidar çocuk yaşta evliliklerin önünü açmaya çalışıyor.
Çocuk haklarından bahsederken onlara aynı zamanda nasıl bir gelecek bırakılacağı tartışması önemlidir. Bir yandan eğitimi, sağlığı, barınmayı, hayatın her alanını piyasalaştırmak için çabalayanlar asla çocukların haklarından bahsedemezler. Başbakan "Tinerci nesil istemiyoruz" diyor; ancak şu an sokaklara atılmış binlerce madde bağımlısı çocuğun sorumlusu 11 yıllık AKP iktidarıdır.
Bunun yanında barış, eşitlik, kardeşlik laflarının havada uçuştuğu bir ortamda anadilinde eğitim göremeyen milyonlarca çocuğun parasız, nitelikli, anadilinde eğitim hakkına dair en küçük bir somut adım atılmamaktatır..
Çocukların hakları vardır, hem de aynı zamanda kendi mücadaleleriyle kazandıkları hakları. Her insanın hak ettiği temel hakların yanında onların çocuk olmaktan kaynaklanan hakları vardır. Çocukların haklarını kazandığı bir dünya ise büyükler de haklarını kazanmış olacaklardır.
Oya Ersoy
Halkevleri Genel Başkanı