İstanbul Belediyesi, genel seçimler geçtikten hemen sonra ve yerel seçimlere birbuçuk yıl kala zam furyası başlattı.
Önce ulaşıma % 50 ardından suya %134 zam yaptılar. Geçtiğimiz hafta Kadir Topbaş tarafından açıklanan yeni bilet uygulamasıyla da ulaşımda zam %100'ü geçecek.
Yapılan bu zamların önceki yıllarda yapılan zamlarla ne bir benzerliği ne de ilişkisi vardır. En temel yaşamsal ihtiyaçlarımızın; suyun doğalgazın, elektriğin, ulaşımın özelleştirilmesini, bundan sermayenin kar etmesini istiyorlar. Bu zamlar tamamen halkı soymaya dönüktür.
Halkın ne yiyip ne içeceğini, kirasını, doğalgazını nasıl ödeyeceğini düşünmüyorlar.
Enflasyon rakamının üzerinde yaptıkları zamları, karmaşık hesap yöntemlerinin arkasına gizliyorlar. “Zam değil ayar yaptık” numarasıyla zamları gizlemeye çalışıyorlar. Alicengiz oyunları ile, el çabukluğu ile halkın kafasını karıştırmaya çalışıyorlar.
SU HAYATTIR SATILAMAZ!
Belediyenin suya zam yapma hakkı yoktur!
Çünkü su doğal bir kaynaktır. Belediye sadece suyu evlerimize ulaştırma hizmeti vermektedir. Suyun üretilmesinde rolü yoktur. Yani belediyenin bizden talep edeceği para, temiz suyu evlerimize ulaştırma, kirli suyu uzaklaştırma hizmetinin bedelidir. Suyu halka herhangi bir mal gibi satamaz, suya fiyat koyamaz, su zaten halkın ortak malıdır. Çünkü su yaşamın temel maddesidir ve SU SATILAMAZ!
Tasarruf gerekçesi doğru değildir!
Çünkü sağlık açısından bir kişinin günde tüketmesi gereken su miktarı 150 litredir. Oysa halkın büyük çoğunluğu bu miktarın çok altında su tüketmektedir. Suyu gereğinden fazla tüketenler ise zenginlerdir ve su zammından etkilenmemektedirler.
Bugün Türkiye'de yapılması gereken halk sağlığı açısından -salgın hastalıkların ortaya çıkmaması için- bireysel su tüketimini azaltmak değil arttırmak, ancak israfı engellemek ve bilinçli kullanımı sağlamaktır. Su tasarrufu ise jakuzilerde, havuzlarda, sanayide ve şebeke kayıplarında sağlanmalıdır.
Su zammının asıl gerekçesi suyun özelleştirilmesine zemin hazırlamaktır. Su kaynaklarımız 49 yıllığına şirketlere devredilecek, yani HARAMİLER SUYUN BAŞINI TUTACAK ve suyu bize satacaklar.
Sesimizi çıkartmazsak yarın su şirketlerin malı olacak ve parası olmayanlar su çalmaktan hapse girecekler. SUYUN BAŞINI TUTAN DEV MASALI GERÇEK OLACAK!
BELEDİYE OTOBÜSLERİNE YAPILAN ZAMLAR HAKSIZDIR!
AKP’li Belediye, “Toplu ulaşımda devrim: her yere, her araca tek bilet” sloganıyla önce otobüs hatlarının mesafelerini kısalttı, tek araçla gittiğimiz mesafeyi iki araca çıkarttı. Ardından “aktarma iki saate çıktı” propagandasının arkasına gizleyerek ulaşıma yüzde 50 oranında zam yaptı. Halktan bir tepki gelmemesi üzerine ardından günlük, haftalık ve onbeş günlük akbil uygulamasını da kaldırdı. Böylece zam oranı çok daha yükselmiş oldu. Zaten pahalı olan İstanbul içi ulaşım iyice pahalı hale getirildi. Ne petrole bu oranlarda zam geldi, ne de işçi ücretlerine. Bu halkı soymaktır.
AKP’li İstanbul Büyükşehir belediyesinin en temel yaşamsal ihtiyaçlardan olan su ve ulaşıma yaptığı fahiş zamlar kabul edilemez. Halkevleri olarak Kasım ayı başında zamların iptali için açtığımız dava devam etmektedir.
Bu gün burada İstanbul Belediyesini bir kez daha uyarıyoruz! Yerel seçimlere daha zaman var nasıl olsa unutulur diyerek yaptığınız fırsatçılığa izin vermeyeceğiz. Azgınlaşan zam furyası ile saldırdığınız yoksul emekçilerdir, yani çoğunluktur. Bizler halkın ezilen tüm kesimleriyle; işçileri, kamuçalışanları, öğrencileri, kadınları ve onların örgütleri olan; sendikalar, meslek odaları, dernekleri ve tüm ilerici muhalefet bileşenleri ile birlikte saldırılarınıza karşı “Halkın Hakları Var” demeye devam edeceğiz.