Tayyip Erdoğan geçen yıl referandum sonrası Ensar Vakfı genel kurulunda "Siyasi olarak iktidar olmak başka bir şeydir. Sosyal ve kültürel iktidar ise başka bir şeydir. Biz 14 yıldır kesintisiz iktidarız. Ama hâlâ sosyal ve kültürel iktidarımız konusunda sıkıntılarımız var" demişti.
24 Haziran seçimleri sonrası ise yeni rejimin yapılandırılması devam ederken 703 nolu KHK ile kültürel hegemonya kurmak için yapılan ilk saldırı Devlet Opera ve Balesi, Devlet Tiyatroları’nın kuruluş kanunlarının kaldırılması oldu. Devlet Opera ve Balesi, Devlet Tiyatroları’nın iç yönetim işleri ve genel işleyişinin nasıl olacağı Cumhurbaşkanlığınca çıkarılacak bir yönetmelikle yeniden düzenlenecek. Edebi kurul ebediyete, kendi içinde kısmen özerk olan kurumlar bu yasa ile tek adam rejimine devredilmiştir.
Cumhurbaşkanlığı 1 nolu kararnamesiyle oluşturulacak olan dokuz adet “Cumhurbaşkanlığı Politika Kurulları”ndan birisinin “Kültür ve Sanat Politikaları Kurulu” olması inşa edilmeye çalışılan tek adam rejiminin kültürel hegemonya meselesine yaklaşımı açısından önemlidir.
On altı yıllık iktidarlarında dünya görüşlerini toplumda bir kültürel hegemonya haline getirecek hiçbir sanat ve kültür çalışması geliştiremeyenler, zor yoluyla var olanı dağıtma ve yok etme yoluna gidiyor.
Bir iki yıl önce topluma sundukları ama sanat çevrelerinin ciddi tepkileriyle geri çekmek zorunda kaldıkları TÜSAK yasasını KHK ile yasal zemine taşıyıp, yeni sistemin kültürel inşasına harç yapma niyetindeler. Bu anlamda iktidarın ülkenin sanat ve kültür birikimine saldırması da beklenen bir şeydi. Son KHK ile bu saldırı hayata geçmiş oldu.
Heykele “böyle sanatın içine tükürürüm” diyen belediye başkanı, insanlık anıtına “ucube” diyen başbakan gördük. Bu zihniyet şimdi ülkemizin kültürel birikimini yok etmeye çalışıyor.
Kültürel hegemonya dedikleri zorbalık, baskı, imha yöntemleriyle eskiye dair ne varsa yok etmektir. On altı yıldır elinde bütün iktidar gücünü tutup da herhangi bir kültür sanat ürünü ortaya koyamamış bu gerici akım sadece yıkmaktadır. Üç beş kişiden oluşturacakları “Kültür ve Sanat Politikaları Kurulu” ile ülkemizin kültür ve sanatına yön vermeyi yeniden inşa etmeyi amaçlıyorlar. Ancak bir Muhsin Ertuğrulları, Afife Jaleleri, bir İsmail Hakkı Baltacıoğulları yok.
Tarihi boyunca kitle kültür örgütü olma işlevini sürdürmüş Halkevleri ülkemizin ilerici kültürel damarlarını yaşatma mücadelesini sürdürecek. Bu ülkeyi gericiliğin kültürel hegemonyasına terk etmeyeceğiz.
Volkan Yosunlu
Halkevleri Kültür Sekreteri