Savaş politikalarına son verilsin, ülkemize sığınan Suriyelilerin hakları tanınsın!
AKP iktidarının Suriye politikası bugün bir kez daha savaştan kaçarak ülkemize sığınmış Suriye halklarını vuruyor. “Geri gönderme” söylemi ve iktidarın zorla geri gönderme uygulamalarına eşlik eden ve “muhalefetin” bir bölümünün de katıldığı “Suriyeliler evine dönsün” korosu, ırkçılığı, milliyetçiliği, yabancı düşmanlığını besliyor. Suriyeli sığınmacılar, hem iktidarın geri gönderme uygulamasının hem de yaratılan bu politik atmosferde gelişebilecek olası saldırıların hedefi haline getiriliyor. Üstelik bizzat AKP iktidarının izlediği sermaye politikalarının sonucu olarak Türkiye halklarının yaşadığı işsizlik, açlık ve yoksulluğun sorumlusu olarak “suçlanıyorlar”.
Suçlanacak birisi varsa o da izlediği savaş politikası ile AKP iktidarıdır, Suriyeli işçileri ucuza ve güvencesiz çalıştıran ve bu yolla emekçileri birbiri ile rekabete sokarak ucuz emek ve güvencesizlik koşullarını genelleştiren patronlardır. “Geri kabul” anlaşması ile “yük” olarak gördüğü Suriyelileri kapısından sokmamak için AKP iktidarını yıllar boyunca destekleyen AB ülkeleri, Suriye’yi yıkıma sürükleyen savaşın sorumlusu olan emperyalist güçlerdir.
AKP iktidarı Suriye savaşını tetikledi, cihatçılara sunduğu destekle derinleştirdi. Siyasi çözümün önündeki engellerinden birisi olduğu gibi, askeri gücü ile Suriye topraklarına girdi, bugün hala Fırat’ın doğusuna yönelik operasyon tehdidi ile savaş siyasetini izlemeye devam ediyor. İktidar, doğrudan rol aldığı bu savaştan kaçan Suriye halklarını bugüne kadar siyasi pazarlık konusu ve Suriye’ye yönelik operasyonlarının “aracı” olarak kullandı. AB ülkeleri ise yıllar boyunca “geri kabul anlaşması” karşılığında siyasi iktidara destek sundu, bu süreçte sınırları aşmaya çalışan göçmenlerin yaşamı pahasına, en ağır sömürü koşullarına mahkum edilmeleriyle sonuçlanarak. AKP iktidarı, “misafirlerimiz” dediği Suriyeli sığınmacılara tam 8 yıldır mülteci statüsü tanımadığı gibi, davet ettiği büyük göç dalgasına katılan insanlara, insan onuruna yakışır yaşam ve çalışma koşullarını, ekonomik altyapıyı hazırlamadı. Türkiye ve Suriye halkları arasında birlikte yaşam olanaklarını geliştirecek, Türkiye halklarını sağlıklı bilgilendirecek, kentlere plansız yığılmayı engelleyecek sistemli bir politika izlenmedi. Ucuz, güvencesiz işçilik, insanlık dışı koşullarda barınma ve yaşama, sığınmacıların özgün ihtiyaçları gözetilmeyen bir sağlık ve eğitim politikası, kadın ve çocuklara yönelik istismar, cinsel şiddet ve sömürü, sığınmacılara yönelik saldırıların faillerine dönük “cezasızlık” uygulaması… AKP’nin “misafir” ettiği “Suriyeliler” için yarattığı ortam oldu.
Suriye toprakları savaşın şiddeti belirli bölgelerde sönmüş olsa da bugün bizzat AKP iktidarının da içinde bulunduğu güçler tarafından savaş tehdidi süreklileştiriliyor, can güvenliği koşulları oluşmuş değil. Savaş sırasında tahrip edilen yaşam alanları ve ekonomik altyapı nedeniyle geri dönenlerin insanca yaşam koşullarının sağlanması için de uygun bir zemin sunulmuyor.
Öncelikle savaş politikalarına derhal son verilmelidir.
Göçmen, sığınmacı ya da mülteci olmak suç değildir. Suriye halklarının uluslararası hukuktan doğan evrensel hakları yok sayılamaz. Ülkemiz sınırlarında yaşayan Suriyelilerin zor kullanarak, zorla “imza” alınarak Suriye’ye gönderilmesi kabul edilemez.
Bilinmeli ki koşullar ne olursa olsun hiçbir kitlesel göç topyekun bir geri dönüş dalgası ile geriye çevrilmemiş, göç edenlerin bir kısmı ülkelerine geri dönse de gittikleri toplumun bir parçası olmuştur. Suriyeliler de artık Türkiye toplumunun bir parçasıdır. Bu gerçeğe göre hareket edilmeli, ülkelerine geri dönmek isteyen Suriyeliler için Suriye'de barışın ve yeniden inşanın sağlanmasına mümkün olan bütün destek verilse de sadece ayrımcı siyasete kan veren bir imkansız söylem olan 'Suriyeliler geri dönmeli' söylemi terk edilmeli, dönmek isteyen için dönüşün, kalmak isteyen için birlikte yaşamın koşulları oluşturulmalıdır.
Suriyeli sığınmacıların mültecilik hakları evrensel ilkeler doğrultusunda tanınmalı; barınma, sağlık ve eğitim hizmetleri; olağan bir nüfus artışı vakası şeklinde değil, sığınmacıların özgün sorunları gereğince düzenlenmelidir. Suriyelilerin kendi hak ve özgürlükleri için örgütlenmeleri önündeki engeller kaldırılmalıdır.
Türkiye halkları Suriyeli sığınmacıların sayısı, aldıkları hizmetler, evrensel mülteci hakları ve Türkiye’nin sağladığı haklar konusunda doğru bilgilendirilmelidir. Irkçı, milliyetçi, yabancı düşmanı tüm söylem ve uygulamalar yasaklanmalıdır. Halklar arasında dayanışma ve ortak yaşamın zemini yaratılmalıdır.