Halkevleri Onursal Genel Başkanı Ahmet Yıldız’ı 1 Eylül Dünya Barış gününde kaybettik.
Kolay değil, ülke tarihinin canlı tanığı. Bizzat kendisi bir tarih konusu. O aynı zamanda Halkevleri’nin gerçek anlamıyla bir halk örgütü haline gelme öyküsündeki en önemli insanlardan birisi. Ahmet Yıldız’ın yaşam öyküsü bir anlamda Türkiye toplumsal muhalefetinin 50’lerden sonraki gelişimini ve evrimini anlatır; Halkevleri’ni anlatır.
Ahmet Yıldız askeri lise ve harbiye eğitimin ardından orduda görev yaptı. 1960 darbesinin subaylarındandır. Ancak idamları onaylamadı, karşı çıkan 11 kişiden biriydi. 1961’de emekli olmasının ardından Halkevleri’nde çalışmaya başladı. 27 Mayıs darbesinde yer alan emekli albay artık hayatını bundan sonrasını darbelere karşı mücadeleyle geçirdi ve bizzat kendisi darbe mağduru oldu. Ülke tarihini, sol hareketin gelişim seyrini anlamak istemeyenler ya da tescilli sol düşmanları “darbecidir” deyip geçecektir Ahmet Yıldız’a. Ama zaten aynı efrat Denizler, Mahirler hakkında bile “Kemalist”, “cuntacı” falan diye zırvalamıyor mu? Sahibinin sesi olan, sola küfür etmeyi kendine vazife bilen şahsiyetlerden Ahmet Yıldız’ı anlamalarını beklemek Ahmet Yıldız’a hakaret olur herhalde.
Ahmet Yıldız’ın ordudan emekliliği ve Halkevleri içerisinde çalışmaya başlaması aynı zamanda Halkevleri’nin yarı resmi devlet kurumu olmaktan bir halk örgütü haline gelme sürecine denk düşer. 1950 sonrası Demokrat Parti (DP) iktidarıyla başlayan emperyalizme bağımlı sanayileşme kırın kente yoğun göçüne sebep oldu. Artık büyük kentlerin etrafında gecekondu mahalleleri, fabrikalarda çalışan işçiler vardır. Aynı zamanda 1960’larla beraber DP iktidarının sonlandırılmasının ardından sol harekette ciddi bir gelişme yaşandı. İşçi sınıfını temsil eden partiler, sendikalar kuruldu. 60’ların sonlarına doğru gençlik hareketindeki yükseliş, devrimci hareket tarihinde sonraki kuşaklar açısından ciddi bir kopuşu ve kırılmayı sağladı. Bu kopuş, önemli bir tarihsel miras oluşturdu.
Halkevleri ise 1963’te tekrar açıldığında artık CHP’nin ya da devletin herhangi bir desteğinden yoksundu. Önceki dönem Halkevleri’nde yetişen aydınlar Halkevleri’ni tekrar kurdular. Ciddi bir kültürel, sanatsal çalışmaya koyuldular. Ancak Halkevleri’ni de siyasetten bir o kadar uzak tutmaya çalıştılar. Halkevleri’ni ülkede yaşanacak siyasi bir çalkantıda siyasetin, darbelerin hedefi olmaktan uzak tutmak istiyorlardı. Ancak yukarıda bahsedilen sosyal dönüşüm ve esen sol rüzgâr toplumu etkilemekteydi. Halkevi faaliyetlerine katılan insanlar ise işçiler, öğrenciler, gençler, kadınlar yani halktı. Doğal olarak halkın evleri olan bu yerler aynı zamanda siyasetin konuşulduğu yerler haline geldi. Fikirler ortaklaşmaya başladı. Dolayısıyla tabanda yaşanan bu gelişme, yönetimin politikasızlık ilkesine uymuyordu. Aşağıdakilerin sol duyarlılığı yukarıdaki yöneticileri zorluyordu. Bu baskılanmayla 1968’deki kurultayda, içerinde Yıldız’ın da bulunduğu genç dinamik bir kuşak Halkevleri yönetimine seçildi. Halkevleri’nin artık toplumsal muhalefet saflarında yer aldığının ilk resmi belgesi ise 1969 yılında Genel Başkan Kadri Kaplan imzasıyla yapılan açıklama oldu. Kaplan, Kayseri’de TÖS toplantısına yapılan gerici faşist saldırıyı “Halkevleri ilerici öğretmenlerin yanındadır” diyerek kınadı.
Bu tavır önemli bir adım ise de yine de yeterli görülmemekteydi. Halkevciler, örgütü toplumsal muhalefet saflarında daha etkin şekilde görülmek istiyorlardı. Oluşan bu açı Genel Başkan Kadri Kaplan’ın istifasıyla sonuçlandı, Ahmet Yıldız devrimci Halkevciler’in oylarıyla 1976 yılında genel başkan seçildi.
Artık Halkevcilik aynı zamanda devrimci antifaşist, antiemperyalist, sosyalist bir kimliği ifade eder hale geldi.
Yıldız’la beraber Halkevleri ilerici kültür sanat örgütü ve demokratik kitle örgütü oldu. Halk yıllar içerisinde örgütü aşağıdan demokratik bir hareketle tam anlamıyla bir halk örgütü haline getirdi.
1976 sonrası kültürel sanatsal faaliyetlerin içeriği de toplumsallaştı. Aziz Nesin’in, Yaşar Kemal’in oyunları sergilenmeye başladı. Halkevi birçok yerde bütün ilericilerin ortak mekânları haline geldi.
Bu durum faşist saldırıları da beraberinde getirdi. Genel Başkan Ahmet Yıldız 1979’da yapılan büyük kurultayda “Halkevleri günümüzde bizi ezmek isteyen emperyalizme karşı bağımsızlık savaşı veren Türk halkının yanındadır. Yaşanılan çağ emperyalizme, kapitalizme ve faşizme karşı tüm dünya halklarının ayaklandığı ve bağımsızlık savaşı verdiği bir çağdır. Dünya halklarının ulusal kurtuluş savaşları günümüzde yükselerek sürmektedir. Türkiye’de ise yeni oluşmaya başlayan işbirlikçi tekelci burjuvazi emperyalizm ile işbirliği yaparak Türk halkının çıkarlarına ters düşen baskı yönetimlerinin ardından koşmaktadır. Bu nedenle devrimci halk kültürü ve Halkevleri üzerinde giderek artan bir baskı yaratılmaktadır…” diyerek mücadele çağrısı yapıyordu.
Bu tutum Halkevleri’ni, ülkede ilerici ne varsa saldıran sivil faşizme ve 12 Eylül açık faşizmine hedef haline getirdi. Bu dönem saldırıya uğramayan Halkevi nerdeyse yoktur. Birçok yönetici ve üye saldırılarda yaralandı, katledildi. Darbeyle birlikte Halkevleri kapatıldı, mallarına el konuldu, talan edildi, üyeleri tutuklandı, işkencelerden geçirildi. Genel Başkan Ahmet Yıldız da tutuklandı, idamla yargılandı, 354 gün hapiste kaldı. Yıldız, 12 Eylül mahkemelerinde önce örgütü savundu, başı dik tutumundan asla taviz vermedi. Mahkemelerde atfedilen suçları kabul etti “bunlar suç değil Halkevleri’nin asli görevleridir” dedi. “Faşizmi, emperyalizmi ve kapitalizmi çağ dışı sayıp, kapitalizmin sosyalizmden kopya ettiği aşılarla bile, yaşatılamadığını söylemem suç sayılmıştır. Oysa faşizmin ve emperyalizmin yalnız çağ dışı değil, insanlık suçu sayıldığı bir çağda, kapitalizme ilişkin sözlerimin de hiçbiri sosyalist olmayan birçok bilim ve devlet adamlarınca da savunulduğu bilinmektedir” diyerek Atatürkçülüğünü sosyalist kimliğiyle birleştirmeye çalıştı. Kısacası Ahmet Yıldız 12 Eylül’ün türlü işkencelerine rağmen dimdik ayakta durdu, faşizmin suç saydığı ne kadar insani değer varsa hepsini sahiplendiğini açıkça ifade etti.
Yıldız, 12 Eylül’ün hemen ardından yaratılan karanlığı yırtmak için kaldığı yerden çalışmalara başladı. Kolay kolay kimsenin başını kaldıramadığı zamanlarda Ankara’da kültür sanat çalışmalarının yapıldığı ilerici kültür merkezlerinin açılması için çaba gösterdi. Ardından 1987’de Halkevleri’nin tekrar açılmasının önündeki hukuksal engeller ortadan kalktı. Geçmiş dönemden kalan az sayıda Halkevciyle Ahmet Yıldız tekrar Halkevleri’ni canlandırmak için yola koyuldu. Kolay değildi malvarlığına el konulmuş, kadroları dağıtılmış örgütü yeniden yaratmak. Epey zor oldu. Ama ülke tarihinin dalları gövdesi sürekli budanan bu çınarının kökleri o kadar sağlamdı ki yeniden yeşerdi. Ahmet Yıldız ve beraberindekiler üçüncü diriliş dönemi dediler o yüzden Halkevleri’nin bu dönemine. Israrlı bir çaba sonucunda 90’ların başında doldu taştı Halkevleri. Artık yoksulların muhalefet evidi, kültür sanat örgütü olma vasfıyla beraber. Ahmet Yıldız ve beraberindeki bir avuç insanın o dönemdeki onurlu inadı Halkevleri’ni yeniden yarattı ve örgütü halka tekrar armağan etti.
90’lar sonrası ülke tarihinde, toplumsal muhalefette ne yaşandıysa Halkevleri bu süreçlerden doğal olarak etkilendi. Gün geldi doldu taştı, gün geldi kapısını açmayanlar oldu. Gün geldi masası sandalyesi bile yeni kurulan partilere taşındı. Bir tabela değişikliğiyle kapatılıp yerine başka kurumlar açılıverdi bazen. Gün geldi devlet göz açtırmadı. Çay bardaklarının sayısı fazla diye kapatılan Halkevi şubeleri oldu. Ancak onca badireye rağmen dimdik ayakta kaldı.
95’ler sonrası geçmişin onurlu inadını miras bilen genç devrimci Halkevciler, yoksul mahallelere kurdular Halkevleri’ni; iradeyle, inatla, tırnakla kazıya kazıya.
Şimdi Halkevleri bütün tarihsel dönemlerinde olduğu gibi ilerici misyonla görevinin başında. Elbette farklılaşarak, tarihsel koşullara göre değişim göstererek. 1937’lerin toplumu aydınlatma, 1960’lar sonrasında toplumsal muhalefetin yanında yer alma görevini üstlenen Halkevleri bu gün çok daha zor görevleri omuzlama göreviyle karşı karşıya. 80 yaşına yaklaşan örgütümüz bugün toplumsal muhalefetin kurucu unsurlarından birisidir. Eşit, özgür, barış içinde yaşanılan bir ülke mücadelesinin ön safında.
Halkevciler bu görev sorumlulukla hareket ediyorlar bugün. Ve kendilerine bu mirası bırakan, onurlu, inatçı, ilerici bir Halkevciyi, Onursal Genel Başkanları Ahmet Yıldız’ı hiç unutmayacaklar.
*Halkevleri Genel Sekreteri