Kadın düşmanlığına karşı doğrudan eyleme!

Çar, 30/03/2011 - 14:53
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

Hemen her gün kadın düşmanlığının en çirkin biçimlerine tanık oluyoruz. Kadına yönelik şiddet, gericiliği ve faşist baskıları arkasına alarak daha da yaygınlaşıyor. Başbakan, eşi ve AKP’li kadın milletvekilleriyle birlikte “toplumsal cinsiyet eşitliği” nutukları atarken, gerçek hayatta tüm baskıcı devlet kurumları kadın düşmanlığını destekliyor. Gerçek hayatta tacizci, tecavüzcü erkeklerden;  kadınlara yönelik suçları gerici, ırkçı ve baskıcı uygulamalarla meşrulaştıran devlet kurumlarından ve akademisyenlerden oluşan geniş bir kadın düşmanı koalisyon giderek semiriyor.

Bu koalisyonun iki yeni icraatıyla daha karşı karşıyayız: Önce, Siirt’te 14 ve 16 yaşındaki iki kız kardeşe yıllarca tecavüz eden, aralarında kamu görevlilerinin de olduğu tecavüzcüler güruhunu protesto eden öğrenciler cezalandırıldı. Siirt Öğrenci Kolektifi’nin düzenlediği protesto eylemine katılarak “AKP'nin gerici zihniyetine mensup insanların küçücük ilköğretim öğrencilerine tecavüz etmesi karşısında biz sadece kardeşlerimize yapılan bu iğrenç ve sapıkça olaylara sessiz kalmayarak üniversitemizde sesimizi duyurmuştuk” diyen Barış Ataman’a 10 ay hapis cezası verildi. “Kadınların ve çocukların üstünden elinizi çekin” diyenler cezalandırılırken, tecavüzcüler rahat bir nefes daha aldılar.

Barış Ataman’ın tecavüzü protesto ettiği için 10 ay hapis cezasına çarptırıldığı aynı gün, YÖK, “Dekolte giymek tacize davetiyedir” diyerek cinsiyetçi, gerici çetenin parlak üyelerinden biri olarak öne çıkan ilahiyatçı Orhan Çeker’in söylemini “akademik özgürlük” olarak niteleyen ve Çeker hakkında “soruşturmaya gerek olmadığına” karar verdi. Yıllardır üniversite ve bilim düşmanlığıyla tanıdığımız YÖK, Çeker’in saldırgan ifadelerini akademik özgürlük kapsamına alarak, suçlarına kadın düşmanlığı suçunu da ekledi.

Bu ülkedeki hukuk sistemi, gözü dönmüş, salyalı bir tecavüzcüler çetesinin ilköğretim öğrencilerine yıllarca işbirliği halinde tecavüz etmesi karşısında yapılan protesto eylemlerini yasaklıyor. Bu ülkedeki üniversite sistemi, tecavüze kılıf hazırlayan görüşleri akademik özgürlük olarak niteliyor. Bu iki kararın verdiği mesaj açıktır: Kadın düşmanı çete, sadece bedenlerini ve yaşamlarını savunan kadınlara ve kadınlara destek olanlara gözdağı vermekle kalmamakta, aynı zamanda tecavüz eden ve yaptıkları çoğu zaman yanlarına kar kalan tecavüzcülerin de sırtını sıvazlamaktadır. Sonra aynı çete, kendi yarattığı bu tablo karşısında dehşete kapılan toplumu yatıştırmak için “hadım cezası, idam cezası” gibi çağdışı insanlık düşmanı önerileri yaygınlaştırmaktadır. Bütün bu toz duman içinde kadınların bedenlerine ve emeklerine yönelen yeni kadın düşmanlığı siyaseti AKP ve temsilcileri tarafından parça parça hayata geçirilip, normalleştirilmektedir.  

2002 yılında ortaya çıkan Mardin’deki utanç davasını hala unutmadık. Mardin’de de 13 yaşındaki NÇ kurbandı bu kez ve aralarında asker, memur, korucu, muhtar gibi birçok devlet görevlisinin bulunduğu 26 erkeğin sistematik tecavüzüne maruz kalmıştı. Mardin 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan dava, Ekim ayında, 8 yıl sonra ve sanıklara verilebilecek en hafif cezalarla karara bağlanmış, tecavüzcülere iyi hal indirimi uygulanmıştı. Kısacası elbirliğiyle 13 yaşındaki çocuğun tecavüzüne ortak olunmuştu.

Artık şaşırmıyoruz! Kadın düşmanlığına karşı ayağa kalkıyoruz! Her gün yeni bir kadın cinayetiyle karşılaşmaktan; her gün bu cinayetleri meşrulaştıran gerici, cinsiyetçi uygulamalar ve söylemlerle karşılaşmaktan bıktık. Türkiye toplumunun yarısını oluşturan kadınların insanca yaşama hakkı, gözü dönmüş bir tacizciler-tecavüzcüler sürüsüne ve onları destekleyen bir kadın düşmanları çetesine bırakılamaz. Kadınları kadın düşmanlığıyla karşılaştığımız her yerde, insanca ve onurlu bir yaşam hakkımızı savunmak için harekete geçmeye ve kadın düşmanlarına karşı her türlü meşru araçla doğrudan eylemleri yaygınlaştırmaya çağırıyoruz.

HALKEVCİ KADINLAR