GSS’nin Ne Hukuki Ne de Meşru Hiçbir Dayanağı Kalmamıştır. Halk Düşmanı Yasa Çöpe Atılmalıdır!

Çar, 27/12/2006 - 09:00
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

GSS’nin Ne Hukuki Ne de Meşru Hiçbir Dayanağı Kalmamıştır. Halk Düşmanı Yasa Çöpe Atılmalıdır!

Halkevleri Basın Merkezi
27 Aralık 2006


Dünya Bankası talimatıyla hazırlanan ve sağlıkta reform paketi olarak sunulan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası yürürlüğe girmeden çöktü.
Yasanın sosyal güvenlik ile ilgili bölümünde emeklilik yaşının yükseltilmesinden, emekli aylıklarının düşürülmesine, prim gün sayısının artırılmasından prime esas ücret tavanının belirlenmesine, yaşlılık aylığının hesaplanmasına kadar birçok madde kamu çalışanları yönünden Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. Sosyal güvenlikte tek çatı gerekçesiyle çıkarılan yasa böylece hükümsüz kaldı.
Hükümet, yasanın yürürlüğe girme tarihinin 1 Temmuz 2007’e ertelendiğini açıkladı.
Halkı sağlık hizmeti alan müşteriler, hastaneleri birer sağlık işletmesi, sağlık çalışanlarını da bu hizmeti satan tüccarlara dönüştürmeye çalışan, mezarda emekliliği dayatan bu yasanın ertelenmesi değil, topyekun ortadan kaldırılması gereklidir.
Çünkü SSK’ları Sağlık Bakanlığına devrederek tasfiye eden, birinci basamak sağlık hizmeti sunan sağlık ocaklarını kaldıran GSS yasası ile;
GSS kapsamında halka sunulacak sağlık hizmetinin “temel teminat paketi” ile sınırlandırıyor,
Kamu hastaneleri birer sağlık işletmesine dönüştürülüyor,
Tüm sağlık çalışanlarının işgüvencesi ortadan kaldırılarak sözleşmeli çalışan konumuna getiriliyor,
Kamunun elinin çektirilip yerine piyasanın, bizden sağlanan vergilerle yani kamu kaynaklarıyla yapılan kaynak transferleriyle beslenerek, özel sağlık kuruluşlarının hakim hale getirilmesi,
Yani parası olanın parası kadar sağlık hizmeti satın alabileceği bir düzeneğin kurulması hedefleniyor.
Geri dönülmesi mümkün olmayan hak kayıplarına ve eşitsizliklere yol açan bu halk düşmanı yasa daha yürürlüğe girmeden yaşanan tablo, vehametin boyutlarını ortaya koymaktadır. Hastanelerde esir kalan insanlar, yenidoğan ünitelerinde daha geçtiğimiz aylarda yaşanan ölümler, devletin sağlık alanına yatırım yapmamasının sonuçları olarak yaşanmaktadır.
Bütçeden sağlığa pay ayırmayan hükümet, oluşan sağlık sistemi yıkıntısını da kendi politik hesaplarına gerekçe olarak kullanmakta, GSS’yi allayıp; pullayarak halkın önüne sunmaktadır. DB ve IMF aklıyla yaptıkları yasayı Türkiye halkının sırtına yüklemeye çalışan böylece sağlık hakkını da piyasanın acımasız koşullarına terkeden AKP hükümeti, GSS’yi övmek yerine hastanelerde ve diğer sağlık kuruluşlarındaki 100 bin personel açığını kapatmaya çalışmalıdır.
Yasanın cilası şimdiden dökülmeye başlamıştır.
Tayyip Erdoğan’nın “her doğan çocuğun sağlık güvencesi olacak” lafının üzerine yenidoğan ünitelerinde yaşanan ölümler, kuş gribi vakıaları yasanın cilasının daha baştan dökülmesine vesile olmuştur.
SSK’ların devredilmesiyle, birçok ilaç temin edilemez, halkın cebinden çıkan sağlık harcamaları artmıştır.
Devirin maliyeti beklenenin 3 katı olmuştur. Bu maliyet yerine 81 ilde tam donanımlı hastane açılabilecekken, AKP, IMF talimatını eksiksiz yerine getirmeyi, sağlık alanını sermayeye açmaya tercih etmiştir.
Kanser ilaçları dahil 150 tür ilaç reçete kapsamı dışına çıkarılmıştır.
Tüm bunlar göstermektedir ki; 4 yıllık AKP hükümeti döneminde yürütülen “sağlıkta dönüşüm programı” sağlık alanındaki tahribatı daha da büyütmüştür. Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra bu paket yasanın hiçbir uygulanabilirliği kalmamıştır.
Halkın sağlık hakkını tamamen yok eden, onu hastane kapısında ölümlerle karşı karşıya kalacağı bir geleceği mahkum ettiği yasa, ertelenmek yerine toptan ortadan kaldırılmalıdır.
Şu anda Düzce, Bolu, Eskişehir, Denizli ve Edirne’de “pilot uygulama” adı altında başlatılan uygulamalara son verilmeli, kapatılan sağlık ocakları gerekli teknik ekipman ve personel sağlanarak tekrar halk yararına hizmete açılmalıdır.
Biz Halkevleri olarak bundan sonra da doğacak her çocuğun yaşam hakkını savunmaya, hastanelerde yaşanan her ölümün hesabını sormaya devam edeceğiz. Mücadelemiz herkesin sağlık hizmetlerinden eşit, ücretsiz bir biçimde yararlandığı bir sağlık sistemi kurulana kadar devam edecek.
İstanbul Halkevi Başkanı
Av. Oya Ersoy

Sayın  BÜLENT ARINÇ
TBMM Başkanlığı
Bildiğiniz gibi, Dünya Bankası talimatıyla hazırlanan ve sağlıkta reform paketi olarak sunulan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası yürürlüğe girmeden çöktü.
Yasanın sosyal güvenlik ile ilgili bölümünde emeklilik yaşının yükseltilmesinden, emekli aylıklarının düşürülmesine, prim gün sayısının artırılmasından prime esas ücret tavanının belirlenmesine, yaşlılık aylığının hesaplanmasına kadar birçok madde kamu çalışanları yönünden Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. Sosyal güvenlikte tek çatı gerekçesiyle çıkarılan yasa böylece hükümsüz kaldı.
Halkı sağlık hizmeti alan müşteriler, hastaneleri birer sağlık işletmesi, sağlık çalışanlarını da bu hizmeti satan tüccarlara dönüştürmeye çalışan, mezarda emekliliği dayatan bu yasanın ertelenmesi değil, topyekun ortadan kaldırılması gereklidir.
Geri dönülmesi mümkün olmayan hak kayıplarına ve eşitsizliklere yol açan bu halk düşmanı yasa daha yürürlüğe girmeden yaşanan tablo, vehametin boyutlarını ortaya koymaktadır. Hastanelerde esir kalan insanlar, yenidoğan ünitelerinde daha geçtiğimiz aylarda yaşanan ölümler, devletin sağlık alanına yatırım yapmamasının sonuçları olarak yaşanmaktadır.
Bütçeden sağlığa pay ayırmayan hükümet, oluşan sağlık sistemi yıkıntısını da kendi politik hesaplarına gerekçe olarak kullanmakta, GSS’yi allayıp; pullayarak halkın önüne sunmaktadır. Dünya Bankası ve IMF  aklıyla yaptıkları yasayı Türkiye halkının sırtına yüklemeye çalışan böylece sağlık hakkını da piyasanın acımasız koşullarına terkeden AKP hükümeti, GSS’yi övmek yerine hastanelerde ve diğer sağlık kuruluşlarındaki 100 bin personel açığını kapatmaya çalışmalıdır.
Tayyip Erdoğan’nın “her doğan çocuğun sağlık güvencesi olacak” lafının üzerine yenidoğan ünitelerinde yaşanan ölümler, kuş gribi vakıaları yasanın cilasının daha baştan dökülmesine vesile olmuştur.
SSK’ların devredilmesiyle, birçok ilaç temin edilemez, halkın cebinden çıkan sağlık harcamaları artmıştır.
Devirin maliyeti beklenenin 3 katı olmuştur. Bu maliyet yerine 81 ilde tam donanımlı hastane açılabilecekken, AKP, IMF talimatını eksiksiz yerine getirmeyi, sağlık alanını sermayeye açmaya tercih etmiştir.
Kanser ilaçları dahil 150 tür ilaç reçete kapsamı dışına çıkarılmıştır.
Tüm bunlar göstermektedir ki; 4 yıllık AKP hükümeti döneminde yürütülen “sağlıkta dönüşüm programı” sağlık alanındaki tahribatı daha da büyütmüştür. Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra bu paket yasanın hiçbir uygulanabilirliği kalmamıştır.
Halkın sağlık hakkını tamamen yok eden, onu hastane kapısında ölümlerle karşı karşıya kalacağı bir geleceği mahkum ettiği yasa, ertelenmek yerine toptan ortadan kaldırılmalıdır.
İlknur Birol


Halkevleri Genel Başkan Yardımcısı