Kürt Mahpusların 50 gün önce başlattığı açlık grevinin tüm ülkede geniş bir yankı bulması, toplumsal muhalefetin açlık grevlerini sahiplenen ve ölümler olmaması için hükümeti adım atmaya çağıran açıklamaları ve bu doğrultuda tüm Türkiye’de örgütlenmeye çalışılan sokak eylemlilikleri AKP iktidarı tarafından baskı ve zor kullanılarak engellenmeye çalışıyor. AKP dikkatleri açlık grevlerinden uzaklaştırmak, meseleyi bir Kürt-Türk düşmanlığı haline dönüştürerek Kürt Halkının meşru taleplerini görmezden gelmek ve kamuoyu gündeminden uzaklaştırmak için her yolu deniyor.
Yavuz Selim, Ulus ve Mevlana mahallelerinde de 30 Ekim’den beri süren çatışmalarda görüldüğü üzere, yaratılmaya çalışılan Türk–Kürt düşmanlığının Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi, Bursa’da da özellikle emniyet güçleri yönetiminde, sivil faşistlerin ön kulvara sürülerek yürütüldüğünü görmekteyiz. Bursa Emniyeti üç gündür, açlık grevlerini kamuoyu gündeminden uzaklaştırmak niyetiyle, Kürt mahallelerinde yoğun bir baskı ve şiddet uygulamaktadır. Yavuz Selim Mahallesi’nde toplanan ırkçı gruplar polisin desteğinde ve himayesinde Kürt yurttaşların yaşadığı mahallelere saldırmaktadır. Önden polisin biber gazı ve tazyikli suyla mahalleye girerek evlerine ve işyerlerine sahip çıkmaya çalışan mahalle halkına saldırmasının ardından ırkçı grupların taş, balta, satır, döner bıçakları ve kalaslarla saldırdıkları ve yakaladıkları mahallelileri linç ettikleri, evlere ve işyerlerine yoğun zararlar verdikleri aşikardır. Kürt yurttaşların esnafların işyerleri tahrip edilmekte, camları kırılmakta, evlere gaz bombalarıyla saldırılmakta, evler yakılmakta, mahalle yoğun biber gazına boğulmakta, çocukların, hastaların, yaşlıların sağlığı hiçe sayılarak mahalle savaş alanına çevrilmektedir.
BDP İl ve İlçe Yöneticileri’nin Bursa Emniyet Müdürlüğü’yle yaptıkları görüşmeler sonucunda emniyet birimleri mahallede önlem alacaklarını, herhangi bir grubun toplanmasına izin vermeyeceklerini bildirmişlerdir. Ancak ırkçı grup, her iki gün de polisin gözetiminde toplanmış ve polisin himayesinde ve desteğiyle mahalleliye saldırmıştır. Daha şimdiden bir vatandaşın yaşanan olaylarda yaralanmasının ardından yaşamını yitirdiği haberi gelmiştir. Emniyet güçleri bir Türk-Kürt düşmanlığı ve beraberinde bir iç savaş yaratmak için var gücüyle çabalamaktadır. Bursa Valiliği’nin ve Emniyeti'nin bu tutumu devam ettiği sürece yeni Maraşlar, Sivaslar oluşması an meselesidir. Bölgede yaşanan ve yaşanması muhtemel her türlü olaydan, başta Tayyip Erdoğan liderliğindeki AKP iktidarı ve kamu güvenliğini sağlamak bir yana halkın güvenliğini tehdit eden grupları himayesine alan Bursa Valiliği ve Bursa Emniyeti sorumludur.
Ülkemizde ve mahallelerimizde var edilmeye çalışılan Kürt-Türk düşmanlığının önüne geçmek, Kürt halkının meşru taleplerinin kabul edilmesini sağlamak ve bu topraklarda kardeşliğin ülkesini yeniden var etmek için biz Halkevciler üzerimize ne düşüyorsa dün olduğu gibi bugün de yapmaya hazırız. Evlerine, işyerlerine mahallelerine sahip çıkan, meşru talepleri için mücadele eden Kürt halkının yanındayız. Polis-faşist işbirliğiyle yürütülmeye çalışılan bu ırkçı saldırılara karşı mücadele etmek konusunda bu ülkenin faşizme karşı mücadele tarihinde örgütümüz Halkevleri’nin yeri dün neresiyse bu gün de orasıdır.
Basına ve Kamuoyuna Duyurulur.
Suna ACAR
Yıldırım Halkevi Başkanı