Bundan 2 ay önce duyduk ki bir sabah uyandığımızda yanı başımızda yaşayan komşumuz Zülfü kocası tarafından katledilmiş. Kadın düşmanlığı yaşadığımız mahalleye kadar sirayet etmişti. Bir kadın cinayetine ilk defa bu kadar yakından tanık oluyorduk. Haberi duyunca önce içimizi büyük bir acı kaplamıştı. Ama sonra bizi harekete geçirense öfkemizdi.
Halkevci Kadınlar olarak bu olay karşısında sessiz kalamazdık. Tüm Mamaklı kadınlara çağrı yaparak olayın açığa çıkması için sokağa çıktık, yürüyüş gerçekleştirdik ve ardından Zülfü’nün katledildiği evin orada basın açıklaması yaptık. Orada çığlığımızı duyan kadınlarda bize katıldı. Güçlendiğimizi hissettik. 20 Eylül günü kadınlar olarak birbirimize bir söz verdik: “Bundan sonra bu mahallede kadına el kaldıracak olan 5 kere düşünsün, bu davanın takipçisiyiz!”…
“Bu son olsun” diyerek çıktık yola…
Şiddete ve kadın cinayetlerine karşı; “Ya benimsin ya kara toprağın devri bitti. Kadına yönelik şiddeti, kadın cinayetlerini durduralım” başlığıyla kampanya başlattık. Mahallenin her yerini afişlerle donattık, el ilanları dağıttık, pazar yerlerinde standlar açtık, şiddetin karşısında ne yapacağımızı tartıştığımız toplantılar yaptık. Zülfü’nün ailesine destek ziyaretlerinde bulunduk. Kadın düşmanlığına karşı Zülfü’nün katledildiği evin önünde bulunan Güvendik parkının isminin Zülfü Kadın Yaşam Parkı olarak değiştirilmesi için imza topladık. Kapı kapı topladığımız 1200 imzayı Mamak belediye başkan yardımcısına teslim ettik. Daha önce görüşme talebimize bile sıcak bakmayan, belediye meclis toplantısında “öldürülen her kadının ismini parklara verirsek, bunun önünü alamayız” diyen belediye başkanı, bu kez biz kadınların topladığı imzaları görünce, talebimize cevap vermek zorunda kaldı. Belediye’den parkın isim değişikliğinin meclis gündemine sokulması sözünü aldık.
18 Kasım Pazar günü çok soğuk bir havada Zülfü Kadın Yaşam Parkı’nın açılışını gerçekleştirdik. Üniversiteli Kadın Kolektifi, Filmmor, Kadın Dayanışma Vakfı ve Çankaya Belediyesi Kent Konseyi Kadın Meclisi, sanatçı Feryal Öney'in desteğini aldık. Soğuk havaya rağmen etkinlik boyunca aramızdan ayrılmayan kadınlar aralarında şöyle konuşuyordu: “ne güzel oldu, yalnız değilmişiz…”
Kadın düşmanlığına, erkek şiddetine karşı sokağa
Mamak'ta yaşanan cinayet asla münferit bir olay olarak kabul edilemez. Başbakan, Fatma Şahin ve yargı bu olayda birinci muhataptır. Kadın düşmanlığı Zülfü'yü katlederken; kadınlar yaşamı örmek için bir kez daha sokağı işaret ettiler. Tüm bu süre içinde yapılanlar gösteriyor ki Zülfü’yü yaşatmak tüm kadınlar için; AKP'nin gericiliğine, kadın düşmanlığına karşı koyuşun, mücadelenin bir simgesi haline dönüştürülmenin adımlarıdır. Kadın cinayetlerinin %1400 arttığı, her gün en az 5 kadının öldürüldüğü ülkemizde, Mamak'ta kadınlar AKP'nin adaletine karşı kendi yaşam haklarını savunacak gücün, aralarında kurdukları dayanışma ile mümkün olduğunu gösteriyorlar. Bu yüzdendir ki kadınlar, "Bu son olsun" diyerek harekete geçti!
Bundan önceki kadın cinayetlerine karşı gösterilen duyarlılık; ancak davaların takibi, adliye önlerinde basın açıklamaları gibi desteklerle gerçekleşmişti. Fakat Zülfü'nün cinayeti ile birlikte kadınlar kadın düşmanlığına karşı ilk defa cinayetin gerçekleştiği yerde sokağa çıkarak hesap sordu. Mamaklı kadınların tepkisi adeta bir isyana dönüştü. AKP'nin kadın düşmanlığına karşı kadınların kendi yaşam alanlarında gerçek bir dayanışma ihtiyacı ile yan yana gelmelerini sağladı. Kadınlar Zülfü’ye yapılanları kendine yapılmış olarak gördü. Kadın cinayetlerinin, kadına yönelik şiddetin durdurulması için atılan bu adım AKP karanlığına meydan okuyan kadınların öfkesini bugün yaşamsal bir taleple meydana çıkardı. Bu süreç içerisinde yapılan her bir çalışma mahalledeki tüm kadınların zihnine kazındı. Otobüslerde kadınlar arasında konuşulan bir meseleye dönüştü. “Kol kırılır yen içinde kalır” anlayışı sarsıldı. Kadınlar tanık oldukları şiddet olaylarına dair sessiz kalmamaya başladılar…
Bu süreç kadınların kendi yaşamlarında gerçek birer özneye dönüşmesi için ortaya çıkan olanakları, bizlerin özgürleşmek için ne istediğimizi birlikte ifade edebilmenin yollarını bulmamızı önümüze koyuyor. O nedenle Zülfü Kadın Yaşam Parkı için atılan her adım aynı zamanda bütün kadınların yaşam hakkı için atılan bir adım oldu.
Kadınlar arasında kurulan bu dayanışmayı, 25 Kasım’da meydanlara çıkarak büyütürken,29 Kasım’da Zülfü’yü katleden kocasının yargılanacağı davada Ankara Adliyesi’nde olarak göstereceğiz. Biz o gün adliyede olacağız; çünkü Zülfü’yü katleden kocası AKP’nin adaletiyle yargılanacak. Namus cinayeti kisvesi ile kadın düşmanlarının yanında olan yargıya da, Zülfü’yü katleden kocasına da, Fatma Şahin'e ve Tayyip Erdoğan’a da sözümüzü söyleyeceğiz: yaşam hakkımız ve özgürlüğümüz için iki elimiz yakanızda, bu davanın
takipçisiyiz!
Yaşasın Kadın Dayanışması!
Sıla Uzunpınar
Halkevleri Kadın Çalışmaları Ankara İl Koordinasyon Üyesi