300’den fazla canımızı yitirmemizle sonuçlanan Soma’daki işçi katliamı bize bir kez daha çırılçıplak kuşatıldığımız güvencesizliği, yoksulluğu sermayenin iktidarının yaşamlarımız pahasına yükseldiğini gösterdi.
Soma, “kaza, kader, ihmal” değil katliam; İnsanca yaşam hakkımızı istiyoruz!
Yaşamlarımızın anlamı yoktu sermaye ve iktidarı AKP için. Vardiya kaybı olmasın diye erkekler yüzer yüzer madene gönderilirken güvenlik önlemleri almaya gerek yoktu, önlemler pahallı işçi hayatları ucuzdu. Nasıl olsa kadınlar en az “üç çocuk doğurmakla” yeni işçiler yetiştirmekle yükümlüydü. Yeraltındaki can pazarı, yer üstünde de ev, çocuk, yaşlı hasta bakımını sürdürmekle yükümlü kadınların yaşamlarında devam ediyordu. Yerin altında ve üstünde yaşamlarımız aynı güvencesizlikle kuşatılmışken katliam bu güvencesizliği görünür kıldı.
Yüzlerce kardeşimizi katliamda kaybetmişken kömür tozlarının arasında yaşamlarını devam ettirmeye çalışan, geleceğe ilişkin hiçbir güvenceleri olmayan kadınlar, yaslarının isyana dönüşmesinden korkan iktidarın tekmeli, tokatlı, TOMA’lı zorbalığı ile karşılaştı. Somalılar, kadınlar, bu zorbalık ve yaşananların kader olduğunu kabullendirmek üzere bölgeye gönderilen din adamları ve yardım kuruluşları ile koskoca bir bilinmezliğe ve yoksunluğa sürüklenmek isteniyor.
Yaşamları ipotek altına alınmış yüzlerce aile ve o yüzlerce ailenin ev işçileri, yaşam emekçisi kadınları her şeye rağmen mahkûm edildikleri bu karanlık geleceğe isyanlarını haykırıyor. Soma’da cenazelerini bekleyen, sağ çıkabileceğini umdukları yakınlarını görmek için geceyi sabah eyleyen kadınların ağıtları, isyanı, tıpkı Roboski’de, Reyhanlı’da, Van’da olduğu gibi bu toprakların yabancı olmadığı bir seda olarak yankılanıyor.
Katliamlar, güvencesizlik kaderimiz değil, biliyoruz. Ülkenin dört bir yanından ellerimizi insanca bir yaşamı kurmak üzere birleştiriyoruz.
Soma için kızkardeşlik köprüsü kuruyoruz
Biz kadınlar insan hayatının devlet için, patronlar için hiçbir kıymetinin olmadığını bizzat kendi yaşamlarımızdan biliyoruz. Her yıl onlarca kadın tarlalara taşındıkları kamyon kasalarında katlediliyor. Ev temizlemek üzere çıkılan camların tozu kadar kıymeti olmuyor temizlikçi kadınların. Güvencesizlik, sigortasız çalışma kaderimiz gibi gösteriliyor hatta bu işler bir lütuf gibi sunuluyor. Her gün 5 kadın öldürülürken katilleri aklayan yargının, işçi cinayetlerinden patronları aklayan yargı olduğunu biliyoruz. Devletin yurttaşları için yaşam güvencesi, bir koruma kalkanı olmadığını, hem başımıza gelen doğal afetlerden hem de devletin bizzat kendisinin neden olduğu katliamlardan biliyoruz.
Güvencesizliğin, katliamların kaderimiz olmadığını biliyoruz ve acıyı ve isyanı en yoğun biçimde hissettiğimiz bugünlerde insanca bir yaşamı kendi ellerimizle kurmak üzere Somalı kadınlarla kızkardeşlik köprüsü kuruyoruz.
Herkes için yaşam hakkı, güvenceli gelecek istiyoruz. İktidarda olan ve emek sömürüsüne devam eden katiller, örgütlü suç şebekesi yargılanmadan, yeni katliamların habercisi taşeron çalıştırma yasaklanmadan, kasalarını ölen canların kanıyla dolduran özel şirketler madenlerden el çektirilmeden yaralarımız sarılmayacak, acımız dinmeyecek.
Soma’nın geleceğini AKP’ye teslim etmeyeceğiz! Geleceğimizi biz kendi ellerimizle kuracağız
Soma madenlerinden çıkan ölülerimizin hesabını sorarken, iktidarın bizi dilenci yerine koymasına izin vermeyeceğiz. Nasıl ki her gün toprağa verdiğimiz cinayete kurban giden kız kardeşlerimizin kaderi “fıtrat”ta gizli değilse, ölen yüzlerce can da aynı fıtrata kurban gitmedi. Katliamların üstünün fıtrat, kader yalanlarıyla örtülmesine izin vermeyeceğiz. Hakkımız olan güvenceli yaşam ve güvenceli iş isteyecek, bunun için mücadele edeceğiz.
Türkiye’nin her yerinden acısını öfkeye dönüştürmüş tüm kadınlarla Somalı kadınlar arasında kızkardeşlik köprüsünü hep birlikte kuracağız. Patronların, kadına yönelik şiddetin, ölümün ve zulmün iktidarı AKP’yi yıkacağız.
Dayanışma için birleştirdiğimiz ellerimiz, kar hırsı için yüzlerce insanın kanına girenlerin, bu taşeron ve güvencesizlik sisteminin devamını sağlayanların yakasına yapışacak. Gericilerin, gözünü para hırsı bürümüş halk düşmanlarının hesap verdiği, kimsenin kimseye kulluk etmediği, kadınların ve erkeklerin eşit bir biçimde yaşadığı bir düzeni birlikte kuracağız.
Dilşat Aktaş
Halkevleri Kadın Sekreteri