Gericiliğin, kadın düşmanlığının, piyasacılığın, ABD işbirlikçiliğinin iki yüzüne de mecbur değiliz

Per, 07/08/2014 - 14:58
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

Cumhurbaşkanı’nı halk seçecek yalanlarıyla bizi sandığa çağırıyorlar. En az 20 milletvekilinin imzasıyla cumhurbaşkanlığına aday gösterilebiliyor ve bu halkın cumhurbaşkanını seçmesi oluyor. Onlara göre demokrasi bu! Bu yalana inanmıyoruz. Eğer cumhurbaşkanını halk seçseydi kendi adayını belirleme fırsatı olurdu.

Bir yanda cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturarak diktatörlüğünü onaylatmaya, 10 yılı aşkın zamandır halka karşı işlediği suçların hesabını vermekten kurtulmaya çalışan Tayyip Erdoğan, diğer yanda Tayyip Erdoğan karşısında “tek kurtuluş” olarak gösterilen Ekmeleddin İhsanoğlu.

Biri gerici, liberal, işbirlikçi politikaları sistemi krize sokma pahasına “tek adam” olarak yönetmeyi vaat ediyor; diğeri gerici, liberal, işbirlikçi politikaları sistemi krize sokmadan daha uyumlu ve ılımlı bir şekilde yürütmeyi vaat ediyor.

Bizler halkın vicdanında ve sokakta yenilen diktatörün halka hesap vermekten kurtulamayacağını, hiçbir makamın bu suçları örtemeyeceğini biliyoruz.

Tayyip Erdoğan yıllardır Ortadoğu’da ve özellikle Suriye ve Irak’ta yürüttüğü emperyalizm işbirlikçisi, savaş kışkırtıcısı ve mezhepçi politikalarla on binlerce insanın ölümünden sorumludur. Reyhanlı’da, Cilvegözü’nde patlayan bombalarla ölen insanlarımızın vebalini taşımaktadır. Her türlü desteği verdiği cihatçı çetelerin katliamlarına ortak olmuştur. IŞİD’in büyüyüp bölge halklarının başına bela olmasında AKP iktidarının büyük payı vardır. IŞİD’in kaçırdığı konsolosluk görevlilerine ilişkin haber yapılması bile yasaklanırken AKP’liler bu katliamcı çeteyi eleştirmekten imtina etmektedir.

Tayyip Erdoğan savaş suçlusudur, savaş suçlusundan cumhurbaşkanı olamaz!

Tayyip Erdoğan her sıkıştığında mezhepçilik yaparak kendi kitlesini arkasında tutmaya çalışıyor.

Kendi mezhebi dışındaki bütün inançları dışlıyor, aşağılıyor. Yıllardır Alevilerin eşit yurt taşlık taleplerini görmezden geldi. 3. Köprü’ye Yavuz ismini verdi, cem evlerine “cümbüş evi, ucube” dedi. Cemevi bahçesinde bir yurttaşımızı katleden polisleri “sabırları” nedeniyle övdü. Maden katliamının ardından Soma halkı Alevisiyle Sünnisiyle yas tutarken, “Alevi vatandaşlarımızı sağdan soldan toparlayıp Soma'ya getiriyorlar” dedi.

Ayrımcılık, mezhepçilik yapandan cumhurbaşkanı olamaz!

Kim ne zaman itiraz etse, hakkını arasa karşısında polisi, gazı, TOMA’yı buldu. Haziran İsyanı’nda milyonlar AKP politikalarına karşı ayağa kalktığında AKP polisinin tüm ülke meydanlarında estirdiği terörle 8 genç katledildi, onlarcası sakatlandı, on bine yakın kişi yaralandı. Tayyip Erdoğan ise “polisimiz destan yazdı”, “emri ben verdim” dedi.

Halkına dönük katliam emri verenden cumhurbaşkanı olamaz!

Yaptıkları yolsuzluklar, hırsızlıklar, rüşvet ve talan artık gizlenemiyor. İşçiye insanca yaşayacak bir asgari ücret bile vermemek için kırk takla atanlar, alınterimizden ekmeğimizden çalmış, hamuduyla götürmüşler. Ayakkabı kutularına, kamyonlara sığdıramadıkları milyon dolarların hesabını vermediler. Kurtulmak için devletin bütün olanaklarını kullandılar. “Paraları sıfırla” talimatını unutmadık.

Adı rüşvetle, yolsuzlukla anılandan cumhurbaşkanı olamaz!

AKP güvencesiz, taşeron, kölece çalışmayı koşullarını yaygınlaştırmak için elinden geleni yaptı. Taşeron işçi sayısı milyonları buldu. AKP iktidarında sürekli artan iş kazalarında yılda en az bin işçi yaşamını yitiriyor. 2014’te yalnızca ilk 6 ayda bin işçi öldü. En son Soma’da yüzlerce insanımız kölece çalışma koşulları, sermayenin doymak bilmeyen kar hırsı yüzünden katledildi. AKP katliamın üzerini örtmek için çok uğraştı. Yetmezmiş gibi Tayyip Erdoğan isyan eden acılı işçi yakınını tokatladı, müsteşarı bir başka işçi yakınını tekmeledi.

İşçi katliamlarının sorumlusundan, işçi düşmanından cumhurbaşkanı olmaz!

AKP yıllardır “barış süreci, açılım” diyerek Kürt sorununu çözme vaadi verdi. Oyalamayla hamasetle geçen bu yıllarda yine binlerce gencimiz yaşamını yitirdi. Sorunun çözümüne dönük somut adımlar atılmadı. Silahsız insanlar Roboski’de üzerine bomba yağdırılarak, Lice’de üzerlerine kurşun sıkılarak katledildi. Erdoğan sorumluları soruşturmadı, cezalandırmadı, aksine teşekkür etti. Şimdi AKP ülke içinde çatışmaların azalmasıyla övünürken, AKP eliyle semiren cihatçı çeteler sınırın hemen yanında Urfalı, Mardinli yurttaşlarımızın akrabalarını, komşularını katlediyor. AKP ülkemizde son 12 yılda binlerce insanımızın hayatını kaybettiği savaşın sürdürücüsüdür. Tayyip Erdoğan halkların eşitliğini, kardeşliğini istememekte; onun iktidarı kandan beslenmektedir!

Halkların kardeşliğini, barışı savunmayandan cumhurbaşkanı olamaz!

Kadın düşmanı politikalarla AKP, kadınların emeğine, bedenine, yaşamına göz dikiyor. AKP döneminde her gün 5 kadın erkekler tarafından öldürülüyor; ama devlet tek bir önlem almıyor. Kadınlara şiddet uygulayanlar, tacizciler, tecavüzcüler yargı eliyle ödüllendiriliyor. 4+4+4 yasasıyla kız çocukları evlenmeye zorlanıyor. AKP kadınları aileye hapis, sermayeye köle etmeye çalışıyor. Tayyip Erdoğan her gün meydanlarda kadınları hedef alıyor. Bir çıkıyor kürtaj yasağını savunuyor, bir çıkıyor kızlı-erkekli kalınamaz diyor, bir çıkıyor “Kadın-erkek eşitliğine inanmıyorum” diyor.

Kadınların emeğine, bedenine, özgürlüğüne, yaşamına kastedenden cumhurbaşkanı olamaz!

Yıllardır eğitim, sağlık, barınma gibi en temel haklarımızı AKP iktidarı gasp etti. Ülkemizin yer altı ve yer üstü kaynaklarını sermayeye peşkeş çekti. Kindar nesiller özelemiyle, çocuk işçiliği, çocuk gelinleri artıran 4+4+4 eğitim modelini baskıyla uygulamaya koydular.

Haklarımızı gasp edenden cumhurbaşkanı olamaz!

Tayyip Erdoğan’ın karşısına “tek kurtuluş” gibi çıkartılan ama daha birkaç yıl öncesine kadar Erdoğan’ın çizdiği yolda yürüyen Ekmeleddin İhsanoğlu da halklarımızın cumhurbaşkanı olamaz. İhsanoğlu TÜSİAD’dan cemaate, ABD’den Suudi Arabistan’a birçok çıkar ağının adayıdır, ancak halkın adayı değildir. O yalnızca Erdoğan’ın yolunda sistemle daha uyumlu bir şekilde ilerlemeyi vaat etmektedir. Erdoğan’a itirazı esastan değil usuldendir. “Halkın ve Hakk’ın desteğiyle Özal seçildi, büyük devrimler gerçekleştirdi. Milletin bu cevabı bu kez de gelecek” diyen, Adnan Menderes’i öven, Erdoğan’la dindarlık ve 28 Şubat mağduriyeti yarıştıran; işçilerin, kadınların, Alevilerin, Kürtlerin, gençliğin, LGBTİ bireylerin haklarından bihaber olan İhsanoğlu emekten, eşitlikten yana olanların adayı olamaz .

Bizler gericiliğin, kadın düşmanlığının, ABD işbirlikçiliğinin, piyasacılığın iki yüzüne de mecbur değiliz. Bizim kent meydanlarından, parklarından, sokaklarından geçen başka bir seçeneğimiz var. Söz, yetki, karar hakkını halkın ellerine aldığı, baskıcı iktidara karşı eşit, özgür bir ülke mücadelemizi sürdüreceğiz.