Türkiye’de uygulanan politikalarla sosyal devletin tasfiyesi ve yerine güvencesizliğin inşa edilmesi süreci, basın-yayın alanında da kendini gösteriyor.
Bu hal içinde basın-yayın emekçileri, editöryal süreçlerden uzaklaştırıldığı gibi kölelik koşullarında çalıştırılıyor ve çalışma ilişkilerinin hukuksuzlaştırıldığı bir düzene mahkum ediliyor. Sendikal örgütlenmenin tasfiye edildiği, her türlü mesleki dayanışmanın değersizleştirildiği, çalışanların birbirine adeta düşmanlaştırıldığı, kurum ve alan haberciliğinin yerine havuz ve yaşam haberciliğinin yerleştirildiği, angaryanın işin parçası haline getirildiği koşullar altında ezilen basın emekçileri, her an işten atılma tehdidiyle de karşı karşıya kalıyor.
Son olarak basın-yayın işkolunda bir süredir devam eden çalkalanma, yine basın emekçilerinin işten atılmasıyla sonuçlandı. Sabah-Atv ve Habertürk kurumlarında onlarca çalışan işten çıkarıldı. Kısa süre içinde çok daha fazla sayıda basın emekçisinin işsiz kalması bekleniyor.
Sermaye politikalarının bedeli dün olduğu gibi bugün de emekçilere ödetiliyor. Çalık grubuna bağlı Sabah-Atv’nin geçen yıl sürdürülen grevde tescillenmiş olan emekçi düşmanlığı, yeni işten atmalarla katmerlenmiş bulunuyor. Milyon dolarlık ihaleleri bir bir alan Ciner grubu da “ekonomik tedbirlerini” çalışanları işten atarak alıyor.
Medya patronlarınca her fırsatta uygulanan işten çıkarmalar, aynı zamanda basının, gerici-neoliberal AKP iktidarının başat hegemonya aracı haline getirilmesine de hizmet ediyor.
Ülkemizde AKP eliyle uygulanan emek düşmanı politikalarla çalışma hayatı güvencesizleştiriliyor. Hukuk, yaşamdaki karşılığından uzaklaştırılarak gerici-neoliberal politikaların altyapısı haline getiriliyor. Basın-yayın alanında görülen bu gelişmeler de böylesi bir tablonun parçaları halinde yaşanıyor.
TRT’de Sürgün Saldırısı Devam Ediyor
Diğer yanda kamu yararına yönelik yayın yapması gereken ve bütçesi halk tarafından oluşturulan TRT, Anadolu Ajansı gibi kuruluşlarda gerici kadrolaşma hızla sürerken bu kurumlar AKP’nin açık propaganda aracı haline getiriliyor. Bu yapı içinde Haber-Sen Yönetim Kurulu üyesi TRT muhabiri Osman Köse, TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin eliyle sürgün ediliyor.
TRT’yi halk karşıtı-gerici çevrelerin politik ve ticari rant alanı haline getiren iktidar; kurumlarını savunan emekçilere ve sendikacılara karşı da hukuksuz uygulamalarını sürdürüyor. Haber-Sen üye ve yöneticileri; kurumdaki yolsuzluk, özelleştirme ve kadrolaşmaları deşifre ettikleri, talanı belgeleriyle ortaya çıkardıkları için TRT yönetiminin hedefi haline geliyor. Köse’nin sürgün edilmesi de TRT yönetiminin emekçilere saldırısının son halkasını oluşturuyor.
Bütün bu yaşananlara karşı, Halkevleri İletişim Hakkı Atölyesi olarak, işten atılan, sürgüne gönderilen, emek sömürüsünün en vahşi yöntemleri altında çalışan tüm basın-yayın emekçilerinin yanında olduğumuzu, başta hukuki destek olmak üzere her türlü dayanışmayı göstereceğimizi belirtiyoruz.
İşten atılmalara karşı çalışma hakkı mücadelesini; basındaki tüm sermaye politikalarına ve bu politikaların her alandaki yansımalarına karşı iletişim hakkı mücadelesini sonuna kadar savunacağımızı ve ortaya konacak her türlü çabanın içinde olacağımızı da bir kez daha dile getiriyoruz.
Halkevleri İletişim Hakkı Atölyesi