AKP iktidarının “ileri demokrasisi” bu kez de Sivas’ta yakılanları anmak isteyenlere saldırıya dönüştü. Sivas’ta Madımak Oteli’nin önünde anma yapmak için çevre illerden gelmek isteyenler kente sokulmadı, otelin önüne yürümek isteyenlere ise polis biber gazı ile saldırdı.
AKP’nin neoliberal gerici düzenini her türlü muhalife, öğrenciye, ilericilere, TEKEL işçisine, Hopa’da derelerine sahip çıkanlara, Kürt halkına, kendisini eleştiren gazeteciye-yazara ve bugün de katliamın yıldönümünde Sivas’ta anma yapmak isteyenlere bir silah olarak çevrildi.
En demokratik hakkın kullanılmasına bile tahammül edemeyen, “tek yol sokak tek yol devrim” sloganından şirazesi kayan AKP, baskı ve zor yöntemlerini yaygınlaştırarak artırıyor, balkonda güzelleme yaparken, sokağa çıkanlar saldırının hedefi oluyor.
Bundan 18 yıl önce bugün, Sivas'ta 35 insanımız, yazarımız, sanatçımız, aydınımız gerici faşistler tarafından, devletin seyirciliğinde yakılarak öldürüldü. Pir Sultan Abdal’ı anma etkinlikleri için Sivas’ta buluşan bu ülkenin onurlu insanları, sanatçıları, aydınları, kaldıkları Madımak Oteli’nde, çevre illerden toplanan gerici-faşistler tarafından, aylar öncesinden hazırlanan provokasyon ortamı içersinde, iktidarın desteğiyle yakıldılar. O gün gerici güruhun katliamına ses çıkarmayan iktidar, bugünün gerici halk düşmanı AKP iktidarına zemin hazırlayanlardı.
Sivas’ta yakanlar, yaktıranlar bu ülkeyi karanlığa mahkum etmek isteyenlerdi. Halk biat etsin isteyenler, hakkını aramasın isteyenler, gericiliği bu toplumu yönetmenin aracı olarak görenlerdi. AKP’nin gerici- faşist iktidarı; kontrgerilla katliamları, darbeler, toplumsal siyasal gericileştirme politikaları üzerine yükselerek kuruldu. Sivas’ın üzerine kuruldu. Gericiliğin, halk ve emek düşmanlığının iktidarı olan AKP, bugün de Sivas’ta yakanların elini tutuyor, sırtını sıvazlıyor.
Sivas yangını hala sürüyor, canlarımız hala yanıyor.
Bu halka, bu ülkeye Sivas karanlığını yaşatanlar, eşit yurttaşlık taleplerini içermeye, görmezden gelmeye çalışanlar, sahte açılım politikalarıyla Alevileri, Kürtleri AKP’lileştirmeye çalışırken, bir yandan da katliamda yitirdiğimiz canları andığımız bugün katliamcıların yargılanmasına zaman aşımı kararı veriyorlar.
“Madımak Oteli müze olsun” taleplerine kulaklarını tıkayarak oteli “bilim ve kültür merkezine” dönüştüren AKP, merkezin anı bölümüne katliamcıların da isimlerini ekleyerek kendisini iktidara taşıyan sürece minnet duygularını sunuyor, vefa borcunu ödüyor. Sivas’ın AKP’den milletvekili aday adayı olan Valisi Ali Kolat, Madımak Oteli’nin önündeki anma etkinliğini yasaklayarak, gerici-faşist AKP iktidarının bürokratı olduğunu ispatlıyor.
Katliamı unutmuyoruz, her yılın 2 Temmuz’unda canlarımızı anıyor, aynı zamanda haykırıyoruz: Bu halk ne kendini yakanları ne buna göz yumanları unutmaz. Yakanları da, yaktıranları da, seyredenleri de unutmayacağız, hesap soracağız.
Sivas’taki yangın ne ilkti ne de son oldu. Halk, her başını kaldırdığında faili meçhullerle, katliamlarla, baskıyla, zorla karşılaştı ama direnmekten vazgeçmediler.
Bugün Sivas katliamında yitirdiklerimizi anıyoruz. Acıları hala yüreğimizde. Ancak sadece anmıyor, söz veriyoruz.
Bizler gerici, faşist katliamların ancak halkın örgütlü gücüyle aydınlatılabileceğini, engellenebileceğini biliyoruz. Bu topraklarda bütün halkların eşit haklara sahip olduğu kardeşçe, insanca yaşadığımız günleri hep birlikte kuracağız.
Oya Ersoy
Halkevleri Genel Sekreteri