Haziran İsyanı’ndan 25 Kasım’a; kadın dayanışmasını sokakta büyüteceğiz!

Pt, 25/11/2013 - 17:45
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

Haziran İsyanı’ndan 25 Kasım’a; kadın dayanışmasını sokakta büyüteceğiz!

Biz kadınlar devlet şiddetine,  erkek şiddetine, kadın düşmanlığına, tacize, tecavüze karşı bugün bir kez daha, Taksim’de o ilk kıvılcımın çaktığı günden beri sokaklarda eşitlik ve özgürlük taleplerimizi daha güçlü haykırıyoruz. Haziran isyanı ile AKP iktidarının politikalarına karşı görünür olan öfkemiz, isyan günlerinde artan devlet şiddeti ile büyüdükçe büyüdü.

Kulaklarında “Bu daha başlangıç” sloganı uğuldayan iktidarı isyan sonrası sonbahar korkusu sararken; isyanın en önündeki kadınların bedenini, emeğini, yaşamını denetim almaya yönelik politikalarla hedef almaya devam etti.

Kızlı-erkekli evler, karma eğitim, 4 çocuk, kamuda türban serbestisi gibi tartışmalarla siyaset kadının bedeni üzerinden kurulurken;  kadın bedenini ve emeğini denetlemeye yönelik politikalar kadını anneliğe, eve hapseden kadın istihdam paketinin yasalaştırılması çalışmalarıyla devam ediyor.

Biz kadınlar artan devlet şiddeti, taciz, tecavüz kadın cinayetleri karşısında “ARTIK YETER!” diyoruz. Biz kadınlar hep bir ağızdan “Herkes sussun, kadınlar konuşsun” diyoruz.

Bizler üzerimize gaz bombaları yağarken, TOMA’lar bedenlerimizi hedef alırken kollarımızı hayata açarak direnen; ellerindeki sapanlarla ayrımcılığın, şiddetin olmadığı bir yaşama yüreklerini fırlatan kadınlarız;

Bizler, erkek egemen sistemin bizi hapsetmeye çalıştığı annelik kimliğini politikleştiren, kaybettiğimiz evlatlarımız ve geleceğimiz için meydanları AKP karanlığına bırakmayan Sayfiye Sarısülük, Emsal Atakan, Fahriye Yıldırım, Fadime Ayvalıtaş, Hatice Cömert’iz;

Bizler, gaz,jop, cinsel tacizle “adam” edilmek istenen; TOMA’nın içerisindeki tacize, karakolda, cezaevinde ince aramaya, küfre karşı bağırarak ses veren; devlet şiddetinin karşısında isyanı, dayanışmayı büyüten kadınlarız;

İktidarın savaş politikaları ile payına göç, yoksulluk, taciz, tecavüz düşen ve savaşın karşısında inadına barış diyen Suriyeli, Rojovalı, Antakyalı, Diyarbakırlı, Kürt, Türk, Arap kadınlarız..

Her gün beş kız kardeşimiz öldürülüp, onlarcamız en yakınlarındaki erkekler tarafından şiddete uğrarken; mahkemeler tacizcileri, tecavüzcüleri, katilleri tahrik ve iyi hal indirimleriyle aklarken; soruşturma, yargılama, adli tıp süreçleri ile bir kez daha öldürülüp, bir kez daha tacize, tecavüze uğrarken “ARTIK YETER!” diyen ve ölümüne erkek egemenliğine sırtını dönen, sokakları gülüşleriyle, yaşam umutlarıyla dolduran Zülfü’ler, Meral’leriz…

Bizler Haziran direnişini gökkuşağı renklerine boyadığı gibi, LGBT bireylerin yok sayılmasına, aşağılanmasına, LGBT bireylere yönelik şiddete, LGBT cinayetlerine karşı  sokaklardayız.

Bizler erkek egemenliğinin sermayeyle büyük uyumu sonucu emeği yok sayılan, “kadın istihdam paketi” ile güvencesiz, esnek, ev eksenli çalışmaya; eve, aileye mahkum edilmek istenen, ama işçi direnişlerinde bu geleceğe inadına direnen kadınlarız.

Ve işte Türkiye’nin dört bir yanında meydanlardayız. Devlet şiddeti, erkek şiddeti, sermayenin saldırıları emeğimiz ve bedenlerimizi hedef alırken, biz kadınlar Haziran isyanında büyüttüğümüz isyanın ve dayanışmanın sıcaklığıyla birbirimize daha fazla kenetleniyoruz. Bunca şiddet, ölüm, taciz ve tecavüzün karşısında yaşamın bütün canlılığıyla, eylemimizle, şarkımızla, aşkımızla,  dansımızla direniyoruz.

Haziran isyanında biz kadınlar meydanlarda mücadeleyi büyütme sözü verdik. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü’nde  yan yana geliyoruz. Kadına yönelik  şiddeti durdurana, erkek egemen sistemi yıkana kadar mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz.  Şiddete karşı isyanı ve dayanışmayı büyüteceğiz.

Yaşasın Kadın Dayanışması

Dilşat Aktaş

Halkevleri Kadın Sekreteri