Yargı Reyhanlı Katliamı davasını görmekten kaçıyor. Sorumluların aklanmasına izin vermeyeceğiz!

Per, 08/05/2014 - 18:39
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

Reyhanlı Katliamı’nın üzerinden bir yıla yakın süre geçmiş ve bu süre içerisinde kamuoyu vicdanını tatmin edecek hiçbir somut hukuksal adım atılamamış, bombalamaya ilişkin asıl sorumluların tespiti için en ufak bir çaba sarf edilmemiştir.

Bu pazar, 52 kişinin öldüğü katliamın yıldönümü. Bir yıl içerisinde her defasında AKP iktidarının ve savaş politikalarının katliamdaki rolüne ilişkin yeni bir delil, sorumluluğunu pekiştiren yeni bir veri ortaya çıkıyor.

Ortaya saçılan ses kayıtları, eli kanlı çetelerin beslenmesi ve hatta sınır ötesinden Türkiye’ye yönelik saldırıları organize etmenin ne kadar basit olduğuna ilişkin görüşmeler bir kenara; Türkiye’nin Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı elçisi Tacan Eldem dahi katliamda El-Kaide imzası olduğunu açıklamıştı. Bugün de göstermelik bir yargılama kapsamında dosyanın elden ele gezdirilmesi ile failler ve resmi savaş politikalarının ortaya çıkışını ört bas etme çabası iyiden iyiye görünür hale geliyor.

12.05.2014 tarihinde gerçekleşen patlama sonrasında 12.05.2014 ile 22.08.2014 tarihleri arasında değişik zamanlarda gözaltına alınan 31 kişi arasından toplamda 25 kişiye dava açılmıştır. Bunlardan 5′i savcılıktan serbest bırakılmış, 20′si tutuklanmış ise de sonradan tahliye olanlar ile şu an için tutuklu sayısı 14′tür. Ayrıca dosya kapsamında içlerinde Mihraç Ural’ın da bulunduğu, hiç yakalanamamış 8 firari sanık vardır.

Yargılananlar arasında 27 Mart’ta ortaya çıkan ses kayıtları ile  Suriye’de savaş çıkarmaya yönelik faaliyetleri ve katliamdaki sorumlulukları görünür olan Recep Tayyip Erdoğan, Ahmet Davutoğlu, Hakan Fidan, Feridun Sinirlioğlu ve Yaşar Güler ile katliam hazırlıkları ile ilgili ihbar, teknik ve fiziki takip olmasına rağmen saldırıya göz yumdukları iddianameye dahi yansıyan mülki kadrolar ve kolluk yetkilileri bulunmamaktadır. Katliamın asıl faillerinin tespiti için 28.03.2014 tarihinde Hatay Halkevi adına suç duyurusunda da bulunulmuştu.

Reyhanlı Katliamı davasının ilk duruşması 10.02.2014 günü Adana (TMK ile Özel Yetkili) 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmüştü. Sadece tutuklu sanıkların geldiği duruşmada, sanık avukatlarının dışında hayatını kaybeden 52 kişi ve yüzlerce mağdurdan sadece Oğulcan Tuna’nın ailesi ve avukatları hazır bulunmuştu.

Davanın 10.02.2014 tarihli ilk duruşması itinayla basından uzak tutulmuş, duruşma günü dahi Adana Adliyesi’ne gelen basın mensuplarına duruşma olmadığı bilgisi verilmişti. Yer yok gerekçesi ile az sayıdaki izleyici, basın ve mağdur aile dahi salona alınmamıştır.

Davanın ikinci duruşması 13.05.2014 gününe bırakılmış ise de bu arada Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nin özel yetkilerinin kaldırılması ile dosya Hatay 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmişti. Hatay 1. Ağır Ceza Mahkemesi dosyayı kabul etmiş ve 26.05.2014 tarihine de duruşma günü vererek taraflara tebliğ etmişti.

Katliamın birinci yıldönümü gelirken 30.04.2014 günü verilerek 07.04.2014 tarihinde imzadan çıkan yeni bir karar ile Hatay 1. Ağır Ceza Mahkemesi dosyanın geldiği evreyi nazara alarak tekrar Adana’ya gönderilmesine ve tutuklu 14 sanığın da tutukluluk halinin devamına karar vermiştir.

Dosyada sadece tutuklu sanıkların dinlendiği, mağdurların söz almadığı, tutuksuz sanıkların dahi duruşma salonuna alınmadığı düşünülürse dosyanın belli bir evreye geldiğinden bahsedilemez. Burada amaç dosya üzerinde sorumluluk alamayıp, katliamın iktidar ile bağlantısını açığa çıkartmak endişesi taşıyan mahkemelerin birbirini görevli ve yetkili kılma telaşıdır. Zira, yargılamalarımızdaki olağan bahanenin aksine bu defa gerekçede herhangi bir güvenlik sorunu atfına dahi yer verilememiştir.

Geçmişte nice kontrgerilla ve faili meçhul dosyasında, mevcut iktidarların kan dökme üzerinden yürüyen politikalarının varlığını açığa çıkartma olasılığı olan nice dosyada olduğu gibi, Reyhanlı Katliamı davasında da mahkemeler dosyayı şehir şehir gezdirme ve sorumluluk almama çabası içerisine girmiş gözükmektedir.

1996 doğumlu, lise öğrencisi müvekkilimiz Oğulcan Tuna, katliamda hayatını kaybetmiştir. Bu davayı sadece Oğulcan için değil, AKP’nin savaş politikalarının tüm mağdurları adına takip etmeye devam edeceğiz.

Halkevleri Hukuk Dairesi olarak, yargılamanın katliamın gerçekleştiği yerde, Antakya’da sürmesi gerektiği kanaatindeyiz. Bu hem hukuksal ve hem de mağdurların davaya katılımının sağlanabilmesi için zorunludur.

Bugüne dek Metin Göktepe’den, Seyfullah Turan’a kadar onlarca dava kaçırılmıştır. Sadece bu yıl içinde Ali İsmail Korkmaz’da davayı, Ethem Sarısülük’te faili başka şehirlere kaçıran zihniyetin katilleri aklamasına izin vermeyeceğiz.

Halkevleri Hukuk Dairesi