Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı gayri meşrudur

Pt, 11/08/2014 - 23:30
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

BASINA VE KAMUOYUNA

Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanlığı seçimlerini birinci turda kazandı.

Recep Tayyip Erdoğan, Başbakanlıktan sonra Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Cumhurbaşkanı olacak. Başbakanlık yaparken ne yaptıysa kendi iddiasına göre fazlasıyla Cumhurbaşkanlığı makamında yapacak.

Bilinmelidir ki, işlemez hale getirdiği parlamenter siyaset mekanizmalarını artık tamamen devre dışı bırakıp tüm yetkilerin hukuk dahi çiğnenerek tek elde toplandığı bir diktatörlük resmen başlatılıyor. Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakanlık döneminden çok daha fazla; tür temsili mekanizmanın, yargının, hukukun, halkın haklarının hiçe sayılacağı bir döneme giriyoruz. Bu halkın haklarını savunmak için doğrudan örgütlenmelerine, doğrudan eylemine ve direnişlerine daha çok ihtiyaç olacağı bir döneme girdiğimiz anlamına da gelmektedir.    

Erdoğan Cumhurbaşkanlığını nasıl kazandı?

Erdoğan iddia edildiği gibi seçmenlerin yüzde 51,7 sinin değil, yüzde 38’nin oyunu alabilmiştir. Seçmenlerin yüzde 27’si;  yani ondört milyon kişi sandığa gitmemiştir. 30 Mart’ta yani dört ay önce sandığa gidenlerden dokuz milyon kişi bu defa sandığa gitmemiştir. Kısacası 77 milyonun cumhurbaşkanı olduğunu söyleyen Recep Tayyip Erdoğan gerçekte 21 milyonun oyunu almıştır. Geriye kalan 57 milyon ise kendisinden ya korkmakta ya da nefret etmektedir. Çünkü Recep Tayyip Erdoğan kendisine biat edenler dışında herkesten nefret ediyor ve seçim meydanlarında da durmaksızın bu nefretini dile getirdi. Şimdi kalkmış “oy veren vermeyen herkese teşekkür ediyorum” diyor. Bizden de inanmamızı bekliyor. Biz de soruyoruz: Berkin’in annesine de teşekkür ediyor musun? Ethem’in, Ali İsmail’in, Medeni’nin, annelerine teşekkür ediyor musun? Lokumcu’nun adını anacak mısın? Yoksa anneleri yuhalatıp, öldürdüklerin için ‘adı lazım değil’ demeye devam mı edeceksin?

Evet, tekrar edelim soruyu ve cevap verelim; Erdoğan Cumhurbaşkanlığını nasıl kazandı?

Erdoğan demokrasinin, amacına ulaşana kadar binip amacına ulaştığında ineceği bir tren olduğunu söylemişti. Diğer anlatımıyla takiyye yapmanın meşru olduğunu bunun için ‘papaz elbisesi’ dahi giyebileceğini söylemişti ve takiyye yapmaya devam ediyor. Sürekli olarak mezhepçilik yaparak oy toplamaktadır. Mezhepçilik yaparak, toplumda gerici, faşist mezhepçiliği yayarak elde edilen desteği meşru göremeyiz, görmeyeceğiz. Onu meşru gördüğümüzde Hitleri de, Siyonizmi de, İŞİD’in cihatçılığını da meşru görmüş oluruz. Erdoğan yıllardır iktidarını siyaset değil mezhepçilik yaparak koruyor. Mezhepçilik, ırkçılık, faşizm demokrasinin meşru yöntemleri değildir ve bu yolla elde edilen iktidarlar da meşru kabul edilemez ve etmiyoruz.

Recep Tayyip Erdoğan’ın ve ailesinin, akraba ve hısımlarının çevirdikleri dolapları tapelerden bütün Türkiye öğrendi. Buna rağmen ‘çalıyor ama çalışıyor’, ‘çalıyor ama bizden’,  ‘diğerleri çalmıyor mu’ türünden bahanelerle hırsızlıkların, yolsuzlukların kabul görülmesi için başvurulan mezhep temelli kutuplaştırmalar sayesinde seçimleri adeta mezheplerin oylanmasına döndürüyor. Hakkındaki suçlamaların hiçbiri için hesap vermeye yanaşmamış aksine alenileştirerek yapmaya devam edeceğine dair çok sayıda veri göz önünde durmaya devam ediyor.

Dört tane bakanı yolsuzluktan istifa etmesine rağmen bir türlü yargılanamıyor. Roboski katliamının emrini kendisinin verdiği ortaya çıktı, örtbas etti. Reyhanlı katliamını silahlandırdığı çeteler yaptıklarını üstlenmelerine rağmen kendisi örtbas etti. Desteklediği, silahlandırdığı, para yardımı yaptığı IŞİD gibi cihatçı katliamcılar 49 Dışişleri çalışanını adım adım rehin alırken seyretti ve iki aydır ölüm riski altında bekliyorlar, bir istifa dahi yok. Suriye’nin iç savaşına benzin taşıdı ve kan gölüne çevirdi. Şimdi sadece Türkiye’de sayıları bir milyonu aşan mülteciler büyük bir insanlık dramı yaşıyor. İsrail ile gizli kirli ticaret çevirmekten dolayı Filistinlilere dönük katliama, ta Latin Amerika’daki ülkeler İsraille ilişki keserek tepki verirken yatıp kalkıp dincilik-mezhepçilik yapan kendileri sessiz kalıyor.

Bu listeyi sayfalarca uzatmak mümkünken böyle bir cumhurbaşkanını meşru görmemiz mümkün değildir.

Değerli basın mensupları,

Bir çift sözümüz de Ekmeleddin projesinin sahiplerinedir. Sol seçmenin de AKP seçmeni gibi size kayıtsız şartsız biat edeceğini sanıyordunuz, yanıldınız. Halka hiç danışmadan icat ettiğiniz siyasi taktiklerinizi biz sol, sosyalist, ilerici kesimlerin ve örgütlerin desteklememesinden dolayı da suçlama yapıyorsunuz. Kendi suçunuzu kabul etmek yerine solu suçlamanız komiktir, acıklıdır. Bize sormadan belirlediğiniz siyaseti bizim desteklememizi beklemeniz samimi değildir. Bizler dün olduğu gibi bugün de neoliberalizme, gericiliğe, mezhepçiliğe faşizme karşı mücadele edeceğiz. Recep Tayyip Erdoğan’ı durdurmak adına sol kitleleri ikide bir sağcılığı, gericiliği, dinciliğiyle nam yapanlara oy vermeye zorlamak da meşru değildir ve sandıktan cevabını almıştır. Umarız, bundan sonra yüzlerini sola dönmeyi akıl eder ve solla işbirliği yapmaya denerler.

Recep Tayyip Erdoğan’a sesleniyoruz. Sen cumhurbaşkanlığı seçimin kazandın diye sana biat etmeyeceğiz. Sen cumhurbaşkanlığı seçimini kazandın diye: Aleviler, Sünni olmayacak. Sen cumhurbaşkanlığı seçimini kazandın diye Kürtler Türk; işçiler köle, Ermeniler çirkin, okullar medrese, kadınlar köle, hırsızlar meşru, katiller kahraman kısacası herkes AKP’li olmayacak. Her yer AVM, beton, santral kısacası senin hısım akrabalarının çiftliği olmayacak. Halkın hakları mücadelesi, Gezi’de olduğu gibi, Amasya’da olduğu gibi, Tuzluçayır’da, Hatay Armutlu’da, ODTÜ’de, İstanbul Kuzey Ormanlarında olduğu gibi; taşeronlaştırma ve kölece çalıştırmaya karşı olduğu gibi, İşçilerin insanca çalışma için sürdürdüğü direnişlerde olduğu gibi; derelerin başlarında olduğu gibi, bütün halkın eşitlik, saygı, adalet mücadelesi olarak sürecek.

Samut Karabulut

Halkevleri Genel Başkan Yardımcısı