Egemen sınıfın bir zor aygıtı, toplumu kendi siyasal-ekonomik çıkarlarına göre dönüştürmesinin ve iktidarını pekiştirmenin, daim kılmanın aracı olan hukuk bugün de AKP iktidarı ve temsilcisi olduğu neo-liberal sömürü düzeni tarafından oldukça etkin bir şekilde işlevlendiriliyor.
Kapitalist devletin dönüşümü sürecinde, sınıflar mücadelesinin kazanımı olan temel haklar birer birer gasp edilirken, var olan hakları korumaya yönelen hareketler dahi, düzene yönelik tehdit olarak algılanıyor ve toplumun tamamını denetim altına almak üzere ceza yasaları, terörle mücadele yasaları, özel yetkili mahkemeler devreye giriyor.
Siyasal iktidarın temsilcilerine karşı yapılan ‘yumurtalı’ bir protesto ‘terör eylemi’ olarak nitelendirilebiliyor. Kıdem tazminatı hakkının kaldırılması, torba yasalar, tutukluluğun süre açısından sınırsız olması, yasadışı telefon dinlemeleri sıradanlaşırken, bu sıradanlaşma, neoliberal hukuk sisteminin bir direniş cephesi örülmediğinde ne kadar hızlı meşrulaşabileceği, kurumsallaşabileceği gerçeğiyle yüzleşmemize neden oluyor.
Bu koşullarda, pek çok avukatın, hukukçunun farklı hak ihlallerine karşı adaletin ve hak mücadelelerinin sesi olabilmek için yürüttüğü ‘savunma’ eyleminin sistemin bütünlüklü saldırısı karşısında güçlendirilmesi ve bütünlüklü kurucu bir direniş çizgisine evriltilmesi gerekiyor.
Bugün, bizlere dayatılan "hukuk"u eleştirerek red etmek, onun karşısına kendi "hukuk"umuzu çıkarmak ve onu meşru kılmak;
Halkın hakları mücadelesinin hukuku"nu; normatif, kurumsal ve eylemsel olarak belirlemek, tariflemek ve onu tek gerçek ve meşru hukuk kılmanın sorumluluğuyla karşı karşıyayız.
Ocak ayında ikincisi gerçekleştirilen "Halkın Hakları Forumu", bu nedenle "halkın hukukçuları"nın düşünsel ve eylemsel katkısını da talep ediyor.
İnsanın ve doğanın haklarını birlikte savunanların buluştuğu foruma tüm hak başlıklarında kendilerini mücadelenin parçası olarak gören hukukçuların katılması "hakların" ve "mücadelenin" hukukunu formüle ederek, bu mücadelenin daha da kurumsallaştırılması ve yükseltilmesine sunacağı katkıyla birlikte hukuk mücadelesinin bundan sonra gelişeceği zeminin oluşumu açısından da anlamlı olacaktır.
Bu çerçevede; bürosunda, adliyede, üniversitede sıkışmadan halkın haklarını savunan, toplumsal hukuk üreten ve halkın parçası olarak mücadele veren tüm hukukçuları 22 Ocak 2011 tarihinde 14 ayrı hak mücadelesi başlığında mücadelenin öznelerinin, mücadelenin içinde olan akademisyen, aydın ve uzmanların da katılacağı atölye çalışmalarına katılım sağlamaya;
Atölye çalışmalarının ardından çalışmaların sonuçlarını değerlendireceğimiz ve hukuk mücadelesinin kuramsal, politik çerçevesini ve pratik ihtiyaçlarını tartışacağımız toplantıda bir araya gelmeye davet ediyoruz.
Hukukçular toplantısı için önerilen tartışma başlıkları;
Halkın Hakları Mücadelesi ve toplumsal hukuk