Krizin faturasını emekçilere kesen, pirinçle, bulgurla, makarnayla, beyaz eşyayla halkı kandırabileceğini zanneden AKP, seçimlerde ciddi oranda oy kaybetti. Doğusundan batısına halk, zannettikleri kadar cahil olmadığını, tehditle, sahte vaatlere, oy vermeyeceğini gösterdi. AKP, Kürt illerinde ve işçi kentlerinde yoğun bir düşüş yaşadı.
Halk ikiyüzlü politikalara aldanmadı.
Hem krizin sorumlusu olacaksın, hem de “benim sorumluluğum yok” diyeceksin, kredi kartıyla yaşamaya mecbur bıraktığın insanlar için dürüst değiller diyeceksin.
Suya elektriğe, doğalgaza, ulaşıma fahiş zamlar yapacaksın, sonra seçim zamanı göstermelik indirimler yapacaksın.
Hem “biz sosyal devleti savunuyoruz” diyeceksin, hem de halkı dilenci yerine koyacaksın, sadaka dağıtacaksın, eğitim, sağlık hakkını gasp edeceksin.
Seçim zamanı insanlara “mağdur etmeden kentsel dönüşüm” sözü vereceksin, ama insanların evlerini başlarına yıkacağını seçimlerden hemen sonra ilan edeceksin.
Hem “kadrolaşmıyorum, her vatandaşa eşit mesafedeyim” diyeceksin, hem de valileri, kaymakamları bile partili gibi çalıştıracaksın, pirinç, bulgur, buzdolabı dağıttıracaksın.
Kürtlere hem “ya sev ya terk et” diyeceksin, hem de Kütçe kanal açarak onları kandırmaya çalışacaksın.
Hem halkçı geçineceksin, hem de çiftçiyi, işçiyi azarlayacaksın.
Hem ABD’nin, AB’nin, IMF’nin sözünden bir an olsun çıkmayacaksın, hem de gidip Davos’ta poz atacak, aslan kesileceksin.
Hem İsrail’le anlaşmalar yapacak, ülke topraklarında İsrail’in katil pilotlarını eğitmesine izin vereceksin, hem de sahte gözyaşı dökeceksin.
Hem demokrasiden bahsedeceksin, konu türban olunca insan hakları savunucusu olacaksın, hem de gittiğin yerlerde halkı saçma sapan nedenlerle gözaltına aldıracaksın, 1 Mayıs’larda işçiye dayak attıracaksın.
Hem mazlum olacaksın, hem de zalim.
Bu ikiyüzlü politikalar AKP’nin sandıkta aklanmamasına sebep oldu. Kürt illeri, işçi havzaları ve kentsel dönüşüm bölgeleri gibi, emekçilerin somut sermaye saldırılarıyla karşı karşıya bulunduğu bölgelerde sadakacılık da, tehditler de sökmedi. Ancak görülmektedir ki; halkın tepkileri kendi çıkarlarına hitap eden seçenekler bulunmadığında milliyetçi ve gerici kanallara akabiliyor. Tökezleyen AKP’ye gerçek alternatifi ise iş, barınma, su, enerji, eğitim, sağlık gibi temel hakları etrafında birleşen halk yaratabilir.
Aklamayanlar Haklamak için 1 Mayıs’ta Alanlara Çıkıyor
Eğitim, sağlık, ulaşım, barınma gibi temel haklarımıza sahip çıkıyoruz. AKP bir yandan bizi yoksullaştırıp, temel haklarımızı ticarileştirirken, diğer yandan toplumu bu politikalara biat eden tebaa haline getirmeye çalışıyor. Bizler AKP’nin toplumu gericileştirmeye çalışmasına karşı mücadele ediyoruz.
AKP’yi aklamadık, haklayacak olan da biziz.
Önümüzdeki günlerde krizin yükü omuzlarımıza daha da binecek. Binlercemiz daha işten atılacak. Ancak kendi haklarımıza sahip çıkarsak krizin yükünü bizim üzerimize yıkamazlar.
Rica etmiyoruz, şart koşuyoruz. Krize karşı taleplerimiz olmazsa olmaz şartlarımızdır.
Bu 1 Mayıs’ta “Halkın Şartlarını” karşılarına dikmek için alanları dolduracağız. 1 Mayıs’ta bütün ülkenin meydanlarını, emekçiler şartlarını haykırmak için dolduracak.
Halkın hakları, halkın şartları için;
İŞTEN ÇIKARMALAR YASAKLANSIN
YAPILAN TÜM ZAMLAR GERİ ALINSIN
KREDİ KARTI VE KREDİ BORÇ FAİZLERİ SİLİNSİN
EĞİTİM, SAĞLIK, BARINMA, ULAŞIM, SU GİBİ TEMEL HİZMETLER İHTİYAÇLAR ÖLÇÜSÜNDE PARASIZ OLSUN
demek için HAYDİ 1 MAYIS’a!